1. Vergi Borçlarında Sorumluluk:

6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde kanuni temsilcilerin sorumlulukları düzenlenmiştir. Uygulamada "kanuni temsilciler" ifadesi; tüzel kişilerin, küçüklerin ve kısıtlıların kanuni temsilcilerini, tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenleri, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye'deki mümessillerini kapsamaktadır.

6183 sayılı Kanun’un amme borçlusu saydığı kanuni temsilcilerin kimler olduğu ve sorumluluklarının şekli Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuata göre belirlenmektedir.

Tüzel kişiliği haiz kuruluşlar için ayrıca Ticaret Siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmelerinde ve bu sözleşmelerde aynı usulle yapılan değişikliklerde tayin edilen kanuni temsilciler, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi ile amme alacağının ödenmesinden de sorumlu tutulmuşlardır. Ayrıca kanuni temsilcilerin sorumluluğuna ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde de aynı içerikte hükümler yer almaktadır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 365. maddesinde “Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre Türk Ticaret Kanunu gereğince anonim şirketin kanuni temsilcisi idare meclisi, bir diğer ifade ile yönetim kuruludur.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim hakkı ile temsil yetkisi birbirinden ayrılmıştır. Anılan Kanun’un 370. maddesi uyarınca şirketin temsil yetkisi esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır. Bu kapsamda;

a) Öncelikle şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulu üyelerinden birinin veya birden fazlasının şirketi temsile yetkili kılınıp kılınmadığı,

b) Şirketi temsile yetkili üye esas sözleşmede belirlenmemiş ise sözleşmede yönetim kurulu veya genel kurula, yönetim kurulu üyesi olması şartıyla murahhas üyeleri veya şirkette pay sahibi olmayan sorumlu müdürleri temsilci olarak belirleme konusunda yetki verilip verilmediği,

c) Esas sözleşmede temsilci belirleme konusunda yetkisi bulunan organ tarafından bu yetki çerçevesinde temsil salahiyetinin; yönetim kurulu üyelerinden biri veya birkaçına ya da yönetim kurulu üyelerinden en az biri ile birlikte şirketin sorumlu müdürü veya müdürlerine devredilip devredilmediği,

hususlarının belirlenmesi gerekmektedir.

Buna göre, amme alacağının anonim şirketin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili yoluna gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin ve ticaret sicili kayıtlarının tetkik olunması, temsil salahiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin murahhas üye veya üyeler ile müdür olarak üçüncü kişilere bırakıldığının anlaşılması halinde amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması gerekmektedir.

Şirket esas sözleşmesinde bu şekilde bir görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmaması halinde ise yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları bulunmaktadır.

Amme borçlusunun birden fazla kanuni temsilcisi bulunduğu takdirde, ilgili kanunlara göre kanuni temsilcilerin sorumluluk şekline bakılmakta ve müşterek ve müteselsil sorumlu olanlar hakkında tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tamamı için her birine ayrı ayrı ödeme emri düzenlenmek suretiyle takibe geçilmektedir.

Vergi idaresi, yeterli şartların oluştuğu kanaatine varırsa amme alacağının korunması amacıyla teminat isteme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümlerinin amme borçlusunun yanı sıra amme borçlusu sayılan kanuni temsilciler hakkında da uygulanması yoluna gidebilmektedir.

Kanuni temsilciler hakkında sürdürülecek takip işlemlerinde, kanuni temsilci sıfatı olmayan şahıslar hakkında takip yapılması yasal olarak mümkün değildir.

2. SGK Borçlarında Sorumluluk:

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun “Primlerin Ödenmesi” başlıklı 88. maddesinde; “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51, 102 ve 106. maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.” denilmiştir. Yine aynı maddede "Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun’da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen yasa hükümlerine dayanarak Sosyal Güvenlik Kurumu, anonim şirketlerin ödenmemiş prim borçları için tüm yönetim kurulu üyelerine ödeme emri göndermekte ve yönetim kurulu üyelerinin tamamını borçtan sorumlu tutmaktadır.

Ancak konuyla ilgili Yargıtay kararlarında, anonim şirketlerin ödenmemiş prim borçlarından, ancak şirkette SGK ile ilgili iş ve işlemleri yapmaya yetkili olan veya muhasebe ve finansman ile ilgili konularda yetkili kılınmış kanuni temsilcilerin sorumlu olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu itibarla şirketin SGK ile ilgili işlerinden sorumlu olmayan, muhasebe veya finansmanla ilgili temsil yetkisi bulunmayan yönetim kurulu üyeleri, şirketin ödenmemiş prim borçları için SGK’dan kendilerine ödeme emri geldiğinde, ödeme emrine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde iş mahkemelerinde dava açmaları halinde ödeme emrine konu olan borçlardan sorumlu tutulmayacaklardır.