Madde madde yazacağım:

1. Çorum, bu bölgenin “dişiyle- tırnağıyla” sanayileşme hamlesini başlatmış tek kentidir.

2. Seçmen kaydırmaları nedeniyle 263 bine gerilemiş olsa da, gerçekte 275 bin civarındaki nüfusuyla, bölgesel liman ve ticaret merkezi Samsun’dan sonra bölgenin en büyük kentidir.

3.Hitit uygarlığının başkenti olması yanında, zengin halk kültürü birikimiyle de, bölgenin “kültür-sanat merkezi” olma potansiyeline sahiptir.

4. İnsanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşması Kadeş’in tarafı Hititler’in mirasçısı olarak, dünyada “barış kenti” unvanını en fazla hak eden kentlerden biridir.

5. Makina imalat sektörü, dünya çapında tanınır, bilinir ve tercih edilir hale gelmiştir. Ahlatcı Holding’in Çorumluların yüzünü ağartan büyümesiyle de, Çorum’un ihracatı (külçe altın hariç) 1 milyar dolara yaklaşmıştır.

6. Çorum, girişimci ruhu, yatırım iklimi, sanayi altyapısı ile bölgesel sanayileşmenin ve kalkınmanın lokomotifi olma şansına sahiptir. Önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gerçeğin altını çizmişlerdir.

7. Merhum Özal’dan beri, bölgesel kalkınmanın formülü, “Çorum üretim üssü, Samsun Limanı dünyaya açılma kapısı” olarak devletin raflarında ve bizim belleklerimizde durmaktadır.

8. Altyapısı olmayan yerlerde sanayileşmeyi zorlayarak ülke ekonomisine katkı sağlamış olmazsınız. Kaynak israfı olasılığı çok daha güçlüdür. Bunun yerine, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da belirttikleri gibi, kendi iç dinamikleriyle sanayileşmeyi başlatmış Çorum’u destekler, Gaziantep, Kayseri, Kocaeli gibi bölgesel bir sanayi merkezi haline getirirseniz, tüm bölgenin kalkınmasına zemin hazırlamış olursunuz.

9. Çorumluların asırlık rüyası “demiryolu”nun işte bu nedenlerle, bölgeye hayat vermesi için çabuklaştırılması, “etüt-proje” aşamasından bir an önce “inşaat” aşamasına geçilmesi gerekir.

10. Havalimanı olmadan “sanayi kenti” olunamaz. Nokta. Havalimanı konusunda Çorum’un hakkı yenmektedir. Öne sürülen bir takım gerekçeler, kriterler, “minareye kılıf uydurma” çabasından başka bir şey değildir.

11. Bir milyar dolar civarında ihracatı olup da, havalimanına sahip olmayan başka bir kent var mıdır? Türkiye’nin en ileri teknolojiye sahip, dünyanın sayılı altın rafinerilerinden birini kendi öz evlâdı eliyle kurmuş olan Çorum, milyarlarca dolarlık altın işleme şansını, havalimanı olmadan nasıl sağlıklı ve verimli şekilde kullanacaktır?

12. Çorum’un turizm potansiyeli doğru biçimde değerlendirildiği zaman, yıllık 1 milyon turist hiç de hayal değildir. Alın size artı olarak “bacasız sanayi”…Bu çapta bir turizm hareketi, havalimanını gerektirmez mi?

13. Daha bir çok ayrıntıyı daha yazabilirim, ama artık sadede geleyim. Çorum ne çekmişse, Ankara’nın “üvey evlat” muamelesinden çekmiştir bir. İkincisi, fitne, fesat ve hasetten çekmiştir. Herkesin kendine göre ahkâm kesmesinden çekmiştir.

14. Komşu Yozgat’ın öteden beri güçlü siyasetçiler çıkardığını, bu sayede isteklerini elde etmekte zorlanmadığını hep yazmışımdır. Bu anlamda Yozgatlılara takdir duygularımı hep ifade etmişimdir. Komşu Yozgat’tan söz ettiğim her yazımda, kıskanmadığımı, imrendiğimi belirtmiş, Çorum’un da hakkını istediğimi söylemişimdir.

15. Asla Yozgat’la Çorum’un arasını açmaya çalışmıyorum, yalnızca Çorum’un haklarını savunuyorum. Bunun, “bölgesel kalkınma” anlamında Yozgat’ın da yararına olduğunu biliyorum.

16. Çorum, Ankara’da güçlü biçimde temsil edilemiyor. Çorum’un lobisi yok. STK’lar, hemşehri buluşmalarının veya küçük çaplı dayanışmaların ötesine geçemiyor. Aslında gerçek olan şu: Çorum içeride birlik-beraberliğini, güçlü biçimde dayanışmasını sağlayabilmiş değil ki, aynı şeyi dışarıda yapabilsin. “Çorum ortak paydası” da, “Çorum sevdası” da laftan öte geçmiyor.

17. İktidar partisinin yeni İl Başkanı Yusuf Ahlatcı, “sıradışı” bir politikacı profili çiziyor. Gerçek manada derdi, tasası Çorum. Şu yazdıklarımın tümünde değilse bile çoğunda benimle aynı duyguları paylaştığından eminim. Dolayısıyla, kendisine güveniyorum.

18. Yazılarımı sürekli takip eden okurlarım, şu yazdıklarımı belki 40 kez okudular. Okurlarımı bıktırma, usandırma pahasına, Çorum’un gerçeklerini tekrar tekrar yazıyorum. Doğrusu, iyi niyetinden kuşku duymadığım bazı hemşehrilerimin bile beni anlamamakta neden bu kadar ısrar ettiklerini anlamakta güçlük çekiyorum.

19. Daha önce de yazdım; Çorum’un büyümesini, nitelikli göç almış 500 bin nüfuslu bir “büyük kent” olmasını, “marka kent” kimliğini kazanmasını, ekonomik, sosyal, kültürel her alanda çıtasını yükseltmesini ve her bir Çorumlu’nun refah düzeyinin artmasını istiyorsak, “küçük olsun benim olsun” tarzındaki bencillikleri, kıskançlıkları, kaprisleri aşmak, ortak hedefler etrafında samimi olarak toplanmak zorundayız.