Bu akşam içimde hüzün var,
Gözümde canlandı anılar,
Ağlamak istiyorum, haykırmak istiyorum,
Bu akşam içimde hüzün var,
Anılar, anılar… / Şimdi gözümde canlandılar,
Anılar, anılar… / Beni bu akşam ağlattılar…
(Makam = Kürdi, Söz= Ahmet Selçuk İlkan, Beste:Coşkun Sabah)
Beni anılar dünyasına sürükleyen bu şarkıyı çok severim.
1978 yılında Antalya lisesinin önünde ayakkabı boyayan Garip (Mardin’li) adlı çocuğu ilkokula yazdırarak yüksek tahsil yapmasına vesile olmuştum. 1995 yılında Garip’le Antalya lisesinin önünde karşılaştık. İki tane deri mamulleri satan dükkanı ve bir deri atölyesi varmış. Yanında 20 kişi çalışıyormuş. Garip’in, “hocam siz yalnız beni değil tüm sülalemizi kurtardınız” diyerek elimi öpmesini hiç unutamam.
1979 yılında öğretmenlikten ayrılarak Mobil’e girmiş ve Batman’a gitmiştim.
1980 yılında makam arabamla Türkiye turuna çıkmıştık. Arabamın bagajında Mobil Genel Satış Müdürü rahmetli Osman Kerman’a götürmek üzere aldığım 2 kilo kaçak kahve var. Zigana geçidinde arabalar çevrilmiş, jandarmalar bagajları didik didik ederek kaçak mal arıyorlar. Bizim bagaja yönelen Jandarma Zikri Yanık, “merhaba hocam” diyerek elimi öpünce dünyalar bizim olmuştu.
“24 Kasım Öğretmenler Günü” vesileyle Çorum lisesinden Matematik öğretmenim Metin Aşkın’ı, Edebiyat öğretmenim Bengü Can Topaloğlu’nu arayarak selam, sevgi ve saygılarımı ilettim. Beni de Serik ve Antalya liselerinden pek çok öğrencim arayarak selam ve saygılarını ilettiler.
1963 yılında Çorum lisesinden mezun olduğumuz 60 arkadaşımızla 50 yıl sonra
25 Mayıs 2013 Cumartesi günü Çorum lisesinde buluşarak hasret gidermiştik.
Aradan geçen koskoca 50 yılda, gençlikten, orta yaşlılığa, orta yaşlılıktan ihtiyarlığa dönüşmüş dedeler ve nineler olarak karşılaşmış ve hasretle kucaklaşmıştık.
Şair Murathan Mungan şu sözleri sanki bizler için söylemişti.
Bilmem ki ; Karşılaşsak bile hatırlayabilecek miyiz birbirimizi yeniden?
İkimiz de artık, bir başkasıyken….
Fransız yazar Fontenelle’ye doksanında bir hanım, “ölüm bizi unuttu” der demez, doksan beşlik yazar, hemen parmağını dudağına götürüp, “sus” işareti yapmış. “Ya, bir de anımsarsa!” diye korkusundan…
Cenap Şehabettin, “ Hatıralar, kocayan dimağların koltuk değneğidir.” der. Hatıralarımız, yaşlandıkça zenginleşen, bizlere mutluluk veren en hayati sermayemizdir.
Yahya Kemal Beyatlı üstadım ne güzel söylemiş;
Bir merhaleden güneşle derya görünür.
Bir merhaleden her iki dünya görünür.
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki, sürer,
Geçmiş, gelecek cümlesi rüya görünür…
Bizler artık ömrün hazan mevsimini yaşayan ihtiyar gençler olarak hayata tutunmaya çalışıyoruz.
27 Kasım tarihli Çorum Haber’de okuduğum şu güzel haber içimi ısıttı.
Atık yağların çevreye verdiği zararları engellemek için geliştirdiği ve fikir babalığını yaptığı Bitkisel Atık Yağ Toplama Makinesi (BAYTOM) ile ülke çapında tanınan Kimya Öğretmeni Erol Tonga, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Ankara’da düzenlenen etkinliklerde Çorum’u temsil etmiş.
Ben de Kimya öğretmeni Erol Tonga hocamı yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.