Bu akşam içimde hüzün var, / Gözümde canlandı anılar,
Ağlamak istiyorum, haykırmak istiyorum, / Bu akşam içimde hüzün var…
Anılar, anılar, şimdi gözümde canlandılar / Anılar, anılar, beni bu akşam ağlattılar…

*
Sözleri Ahmet Selçuk İlhan’a, bestesi Coşkun Sabah’a ait bu Kürdi şarkıyı çok severim.

Anılar beni hep başka âlemlere sürükler...

1966 yılında İstanbul’da Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde okurken, Çorum lisesinden arkadaşlarım, Adnan Çırakoğlu, Arif Damar, rahmetli Orhan Akel’le beraber Fatih’te bir evde kalırdık.

1966 Mart ayında İstanbul Üniversitesi Klasik Türk Müziği Korosu ve Üniversite Folklor ekibiyle beraber yaklaşık 60 kişi 2 otobüsle Anadolu turnesine çıkacaktık.

Mart ayı soğuk olduğu için seyahat öncesi öğrenci kredimin yarısı olan 125 liraya Fatih’te bir mağazadan bordo renkli kırçıllı nefis bir kazak almıştım. Otobüse binince korodan bir arkadaşımın karısı, “Mehmet kazağını bana verir misin?” dedi. Ben de verdim.

Kadın 16 günlük gezi boyunca kazağı bana geri vermedi. Ben de aptal gibi kısa kollu gömlekle üşüyerek seyahatimi tamamlamak zorunda kalmıştım. Kadın gezi sonunda kazağı vermeye kalkınca “Çok beğendiniz sanırım, kazak size hediyem olsun arkadaş” dedim. Utandı mı bilmem!

Daha sonra meşhur bir ses sanatçısı olan arkadaşım Antalya’ya konsere gelince, sordum. “O hanımla hâlâ evli misiniz oğlum ?” dedim. “Hayır, boşandık.” dedi.

“Zaten gezi boyunca senin kazağı geri vermediği için çok tartışmıştık” dedi.

İlk durağımız olan Adana Sağır ve Dilsizler okulunda bir gece kaldık. Çocukların bize ilgisi müthişti. Sabah folklor ekibine giderek, “Arkadaşlar bu çocuklara davul ve zurnayla bir halay çekelim. Bakalım davul sesini duyacaklar mı?” dedim. Etrafımıza toplanan çocuklar davul sesini duyunca kulaklarını tutarak havalara sıçradılar ve müthiş bir sevinç gösterisi yaptılar. Hepimiz çok duygulandık. Bütün çocuklar halay sonrası çok mutlu oldular. Halay sonrası folklorculara ve bizlere sarılarak gözyaşlarıyla bizleri uğurladılar.

Adana’dan portakal çiçeklerinin nefis kokuları eşliğinde Mersin öğretmen okuluna geçtik. Geceyi Mersin Öğretmen okulunda geçirdik. Sabah sevgili şefimiz Süheyla Altmışdört yönetiminde klasik koromuzla Mersin’lilere nefis bir konser verdik.

Konseri “Mersin, Mersin, güzel Mersin” adlı şarkıyla sonlandırdık.

Daha sonra Mersin’de Kanlı Divane, Cennet, Cehennem ve Kız kalesi adlı ören yerlerini gezdik. Oradan İskenderun’a geçtik. İskenderun’da Deniz Eğitim birliğinde kaldık. Orada askerliğini yapan Beşiktaş futbol takımından arkadaşım Yusuf Tunaoğlu ile karşılaştık, hasret giderdik. Akşam İskenderun Muhabere okulunda konser verdik. Konser sırasında mikrofon arıza yapınca korodan ağabeyimiz Abdullah Beceren (Şimdi KKB uzmanı)

“Türk Silahlı Kuvvetlerinin muhabere bölüğünde mikrofon arızası bizleri çok şaşırttı, özür dileriz” deyince ortalık buz kesti ve okul komutanı General konseri terk etmişti.

16 günlük gezi boyunca çok şey öğrendik. Folklor ekibimizin “Kıskanç” adlı oyununa hayran olmuştuk. Korodaki arkadaşlarımızı da yakinen tanıma fırsatı bulmuştuk.

*

21 Aralık Cumartesi günü Çorum lisesi 1963 mezunları olarak Kadıköy Saray muhallebicisinde toplandık. Toplantıya, e.savcı Hüseyin Eyüpoğlu, e.bürokrat Abdullah Bükülmez, e. noter Hüseyin Kadayıfçı, e. akademisyen Cengiz Erdoğan, e. banka müdürü Tuncay Erzurumlu katıldı. Metin Muci rahatsızlığı nedeniyle gelemedi. Maalesef, çağrılı diğer arkadaşlarımızdan ses seda çıkmadı. Toplantıda Çorum’dan Adnan Çırakoğlu, Ankara’dan Arif Damar ve İzmir’den Uğur Alaybeyoğlu ile görüştük, Necla (Eralp) hanıma selamlarımızı ilettik. Bu tür toplantılar bana yaşama sevinci ve hayata tutunma arzusu veriyor. Demek ki, bazı arkadaşlar farklı düşünüyor.

*

Çorum Haber, Türkiye’de 1056 yerel gazete içinde satış bakımından 6. olmuş. Her zaman Çorum’un çıkarlarını koruyarak aydınlık bir gelecek içinde “Büyük Çorum” hedefine yürüyüşümüzde sevgili Genel Yayın Yönetmenimiz Mehmet Yolyapar üstadımıza destek olmalıyız.

*

BAADDİN FIKRALARI

1-Biz Türk’lere özgü ikna şekli, “Ölümü gör”…

2-150 kiloluk kadın basküle çıkınca, baskül, “Lutfen, teker, teker çıkın” demiş.

3-Huyum kurusun diye balkona astım. Yağmur yağdı, yine kurumadı.

4-Hastanede filmimi çektiler. Doktor’a, “Hangi kanalda oynayacak?” dedim. Oksijen tüpüyle kovaladı beni.

5-Şiddet gören kadınlar için kadın sığınma evleri yapılacağına, şiddet uygulayan erkekler için hayvan barınakları yapılsa daha iyi olur.