Hani eskiden çok tekrarlardık, geri kalmışlığımızı vurgulamak ve dile getirmek için:

“Eller aya, biz yaya…”

Neyse ki ay konusunu sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği müjde ile halletmek üzereyiz…

Evelallah 2023’de o iş tamam;

“İki yıl sonra Ay’a çıkıyoruz” dedi sayın Erdoğan…

Yağlarımız eridi…(!)

Ekonomik darboğazda kıvranan fakir-fukara “Ay” sonunu nasıl getireceğim” diye karalar bağlarken, Ay’a çıkılacağını duyunca ne düşündü bilemem.

Sadece tahmin edebilirim;

“Bu iş sandıkta biter…” diye içinden geçirebilir mi?

Geçirmiyorsa “Pes” derim…

* * *

İktidar partisi ve Saray danışmanları tekelindeki tüm TV kanalları, hemen her gece düzenlenen açık oturumlarla halkımızı aydınlatıyorlar.(!)

Sağ olsunlar ki iktidarı savunanların hem savunma malzemeleri azaldı, hem de yüzleri eskidi…

Belli savunucular, belli gerekçeler.

Belli ki onlar da güç durumdalar.

Neticede yüzleri eskidi, yağdanlıklardaki yağ eridi gitti.

Benim en çok dikkatimi çeken ve aylardır yazmak için fırsat kolladığım, TV ekranlarında iktidarı göklere çıkaran Profesörlerin isimleri ve savunma tarzları…

Aynı isimler…

Aynı profesörler..

“İlyas Topsakal, Burhanettin Duran, Yaşar Hacısalihoğlu (üstelik rektör) Mehmet Şahin, Mesut Hakkı Cısın, Ahmet Kasım Han, Osman Müftüoğlu, Doç. Dr. Basri Yalçın. Vs.”

Bu hocalarımız, gündüzleri üniversitelerinde neler yaparlar?

Rektör ve dekan olanlar, eğitim alanında nelerle meşgul olurlar.

Hangi zaman ders verir, hangi zaman makale veya kitap yazarlar?

Kaç eserleri vardır?

Bıraktık eserleri, dünyanın hangi ünlü bilim dergilerinde makaleleri yayınlanmıştır?

Bu hocalarımızın yabancı yayın organlarında, bilimsel dergilerde kaç makaleleri alıntılanmış, hangileri tartışılmıştır?

Bilemem…

Tek bildiğim iktidarı “yağlama-yıkama” konusunda oldukça mahirler…

Saray’ın seçici kurul danışmanları, bu arkadaşlardan çok memnun olmalıdırlar ki, yeni isimleri ortaya çıkarma yerine bunları yeterli bulmaktadırlar.

İktidara “gaz vermek” kolay da, sayın Erdoğan gidince yer bulmak o kadar da kolay olmayacak gibi…

Keşke “Men dakka-dukka” uygulaması tarihe karışsaydı…

* * *

PKK hainlerinin, Gara’daki operasyon sırasında on üç değerli insanımızı, can evladımızı şehit etmeleri yıllarca tartışılacak.

Unutulmayacak da…

Bir şey daha unutulmayacak…

Sanal alemde, kim yazdı, hangi ruh haliyle yazdı bilemem.

Bir ananın feryadı, akıllardan hiç silinmeyecek gibi…

“CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDA DİYORSUNUZ YA…

ÇEKİN AYAKLARIMIN ALTINDAN CENNETİ…

BEN EVLADIMI İSTİYORUM…

SADECE EVLADIMI”.