Ebu Hüreyre (R.A.)'dan rivayet edildiğine göre, bir adam Peygamber Efendimiz'e gelerek; "Ya Rasulallah, halk içinde iyi muamele yapmama en ziyade layık olan kimdir?” diye sordu. Rasulü Ekrem: “Annendir” buyurdu. “Sonra kim gelir?” diye sordu: “Baban” cevabını verdi.(1)
Bu hadis-i şeriften açıkça anlaşılmaktadır ki, ana ve baba, en fazla hürmet gösterilecek iki muhterem varlıktır. Hiç kimse, ana-baba hakkını tam manasıyla yerine getirdiğini iddia edemez. Bu hususta yine Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur. "Hiçbir evlat babasının hakkını layıkı ile ödeyemez. Hatta baba başkasının kölesi olup da onu satın alarak azad etmiş olsa bile"(2)
Cenab-ı Hakk bir ayet-i kerimede: "Allah yalnız kendisine ibadet etmenizi ve ana-babaya iyilik etmeyi buyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı ‘öf’ bile demeyesin, onları azarlamayasın, ikisine de hep tatlı söz söyleyesin."(3) diye buyururken, bu ilâhi tavsiyeye kulak vermeyen nice gafillerin mevcudiyetine şahit olmaktayız. Bir yanda ana-babasına olmadık hakareti reva görenler, öbür yanda bu iki velinimetini aç bırakarak mahkeme kapılarında nafaka temini için süründürenler. Evet, maalesef bu gibi hadiseler, bizim cemiyetimizde, bizim içimizde cereyan etmektedir. Halbuki Cenab-ı Hakk anne-babamıza karşı, "Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse sen de onlara merhamet et’ de” (4) ayeti mucibince davranmamızı emretmiyor mu? Rasulüllah (S.A.S) Efendimiz de "Ana ve babalarının ihtiyarlık zamanlarında bunlardan birine ve ya her ikisine yetişip de (bunlara layık oldukları hürmette bulunmadıklarından dolayı) cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürünsün (yani öyle evlada ya zıklar olsun.)(5) hadisi şerifi ile dikkatimizi çekmiyor mu?
Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerden kat'iyyetle anlıyoruz ki, her halükârda ana ve babamıza iyi muamelede bulunmakla memuruz. Ancak, bir evlat, ana ve babası tarafından Allah'a şirk koşmaya zorlandığı zaman bu teklifi reddeder. Bu hususa işaret eden ayet-i kerimede Cenab-ı Hakk şöyle buyurur: "Eğer ana-baban, hakkında bilgin olmadığı şeyi, bana ortak koşman için seninle tartışıp ağırlıklarını koyarlarsa (bu hususta) sakın onlara itaat etme-, dünya işlerinde onlarla güzel geçin; bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır. O zaman, yaptıklarınızı size bildiririm."(6)
Şu ayet-i kerimeye de dikkatinizi çekerim! Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Allah'a kulluk edin, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin. Allah kendini beğenip öğünenleri sevmez."(7)
İnsanoğlu şu hususu iyice düşünmelidir; kendisi hayatının ilk yıllarında mahlukatın en acizlerinden biridir. Devamlı olarak himayeye muhtaçtır. Anne kucağından daha şefkat dolu sığınılacak bir yer düşünülebilir mi? O anne ki, evladı için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Zaman zaman uykusuz kalmış, zaman olmuş aç kalmış, zaman olmuş yavrusunun hayatını kurtarmak için kendi hayatını feda etmiştir. Annenin evlat üzerindeki hukuku mevzuunda ne söylense azdır. Anne ve baba haklarına işaret eden bir Ayet-i Kerimede Yüce Allah şöyle buyurur: "Biz insana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü annesi O'nu nice sıkıntılara katlanarak karnında taşımıştı Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (işte bunun için) önce bana sonra da ana-babana şükret" diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak Banadır."(8)
Tavsiyeleriyle daima bize hayat veren Peygamber Efendimizin şu hadis-i şeriflerine de dikkat edelim. Rasulüllah (S.A.S.) Efendimiz buyuruyor ki; "Büyük günahlar: Allah'a şirk koşmak, ana ve babaya asi olmak, haksız yere adam öldürmek, yalan yere yemin etmektir."(9) Yine Peygamberimiz, diğer bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: "Sakın babalarınızdan yüz çevirmeyiniz. Her kim babasından yüz çevirirse (aile nimetine) nankörlük etmiş olur.(10)
Bu dünyada herkes er geç yaptığının karşılığını görecektir. Bir evlat anne ve babasına nasıl muamele ederse, kendisi de evlatlarından onu görecektir. Yarının gençleri ve daha sonra aile reisleri olacak olan bugünün çocuklarını, İslam'ın nurlu yolunda iyi bir şekilde terbiye edelim ve dilimizden şu ilahi duayı da eksik etmeyelim: "Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, anamı, babamı ve bütün mü'minleri bağışla."
1. Riyazü's Salihin, 1/275.
2. Riyazü's Salihin, 1/273.
3. El-İsra 23.
4. El-isra 24.
5. Riyazü's Salihin, 1/276.
6. Lokman Suresi 15.
7. En-Nisa. 36.
8. Lokman ,14.
9. Riyazü's Salihin, 12/271.
10. Tecrid-i Sarih Tere 12/271.
11. İbrahim, 41.