51 yıl önce, ilk “soykırım” olarak nitelenen 1915 Ermeni olayı, Uruguay parlamentosunda gerçekleşti. 51 yıl sonra da Alman parlamentosu benzer karar aldı.
Uruguay, öğrenciliğimizde 1950 yılının dünya futbol şampiyonu olmuştu.
Hakkında başka bilgi olmayan bir ülke, ama Almanya üç milyondan fazla insanımızın yaşadığı, büyük bir kısmının aynı zamanda Alman vatandaşı pasaportu taşıdığı, Türklerin dünyada en çok işyerine sahip olduğu ülke. Yani dostumuz olan ülke.
Buna rağmen aleyhimize böyle karar alınabiliyor.
Neden?
Şimdi Uruguay’ı biraz tanıyalım da “neden?” sorumuzun yanıtını arayalım.
Uruguay, Brezilya ile Arjantin arasında, Atlas okyanusuna kıyısı olan 3 milyon 400 bin nüfuslu küçük bir ülke.
20 yaşında kaplumbağa vos-vosa binen fakir cumhurbaşkanları var. Ama cumhurbaşkanı da ulusun kendisi de mutlu.
Şimdi esas ayrıntıya geliyoruz; bu ülkede 20 bin Ermeni yaşıyor.
Lobilerini oluşturmuşlar. Parlamentoda istedikleri kararı aldırıyorlar.
Bir daha yazalım…
Lobilerini oluşturmuşlar; parlamentoda istedikleri kararı aldırmışlar.
Biz ne yapmışız?...
Almanya’da üç milyonu geçkin bir kalabalıkla; ticari-sınai işyerleri de kurmuşuz, Alman parlamentosunda milletvekillerimiz de olmuş, ama ülkemiz için çalışıp fayda sağlayacak lobimiz olmamış.
Demek ki; lobi, lobi, lobi…
Bu işi öğrenmemiz gerekiyor.
*
Almanya’nın kararından sonra, genel olarak aldığımız tavrı hiç beğenmiyorum.
78 milyonluk, gelişmiş bir ülkenin elit tavrına hiç benzemiyor.
İşi mahalle kavgasına dönüştürüyoruz.
AK parti milletvekili Metin Külünk, Almanya’nın 1900’ların başında Namibya’daki yerli halka yönelik yaptığı katliamı “soykırım” olarak tanımak için yasa tasarısı hazırlamış…
Metin beye önerim şudur; O tasarıyı hemen yırt!..
• Almanlar bu kararı neden almışlar?
• Bundan sonra çözüm için ne yapmak gerekiyor?
Bunlar için çalışma yap!..
“Tencere dibin kara, seninki benden kara!” demek gerginlik yaratmaktan başka işe yaramaz.
En güzel güler sizlerin olsun.