SOKMAK YILANIN HUYU OLDUĞU GİBİ, KÖTÜ
AHLAKLI, MAYASI BOZUK İNSAN DA BÖYLEDİR

Bana bak oğlum, hadisi şerifi eksik okudun. “İtteki şerre men ahbabte minelleim” Yani kötü kabiliyetli (mayası bozuk, ahlaksız) insanlara iyilik yaparsan, ondan kötülük görürsün. Yoksa iyi insana iyilik yaparsan iyilik görürsün. Çünkü ayette, “iyiliğin karşılığı yine iyiliktir” buyuruluyor, diye beni uyarmıştı.
“Karnını doyurduğun yılanın seni sokması, sana düşmanlığından değildir. Sokmak onun huyudur. Kötü ahlaklı insan da böyledir. Ne yaparsan yap yaranamazsın. Ama şu da kesindir, yapılan kötülük kim olursa olsun mutlaka ama mutlaka kesin bir gün yapanın ayağına dolanır. Bu işler bir yerde de nasip ve kısmet işidir de. Hidayet yoksa, inayet yoksa insanın çabası fayda vermiyor. Her çalışan zengin olamaz, ama çalışmadan da elde edilemez.
Şimdi, Mevlana hazretlerinin Mesnevi 9. cilt, beyit 8788 ile 8801 arası beyitlerinde R.SAV.in uçsuz bucaksız hoşgörü örneğini göreceğiz.
R.SAV.in Mekke’den Medine’ye hicretinde iki yerli kabile var, bir de Yahudiler. Evs ve Hazreç kabileleri. Kabile reisleri. Bunlar her sene birisi Medine’yi Vali olarak idare ederlermiş. R.SAV.in hicretinde yöneticilik sırası bin kadar taraftarı olan Abdullah İbni Selül’e gelmiş. Fakat Medine halkı İslam’a girince bu düzen bozulmuş ve R.SAV. İslami esaslara göre yönetime geçmiş. İbni Selül aslında Müslüman olmadığı halde Müslüman olmuş gibi davranıyor. Hakiki münafık idi. Malumdur ki, insanlar inanç bakımından 1-Mümin inananlar, 2-Kafir ve müşrikler, inanmayanlar, 3-Münafıklar, kalbinde nifak olan iki yüzlü inanmış gibi görünen ama inanmayan, yani lisanen evet, kalben hayır. Müslümanların yanında Müslüman, Yahudilerin yanında Yahudi, yani aslı ol. Durum bu iken ayette “Fitne, nifak, katilden daha kötüdür” ayeti bunu anlatır. Ama İslam zahire, görünene göre hüküm verir. Adam ben Müslümanım diyorsa, Müslümanca muameleye tabidir. Kalbine göre değil. İşte İbni Selül baş münafık Bakara suresinin başındaki ayetler, bu adamı anlatır. Onun nasıl nifak ve fitne sahibi olduğundan söz eder. Devamlı R.SAV.in karşısına gizlice engeller çıkarır, fitneler kaynatır. R.SAV. bunu bilir ama durumu açığa vurmaz. Her defasında onu affeder, bağışlar. Fakat bu münafığın bir imanlı oğlu vardır. Adı Hübab. Peygamber aşığı, iman abidesidir. R.SAV.e aşıktır. Efendimiz de onu çok sever. Oğlunun hatırına babasının münafıklığını bildiği halde ileride iyi olur. İmanını kuvvetlendirir ümidiyle ve R.SAV.in ona gösterdiği hoşgörüsünü ifadeye çalışalım.
Birinci ihaneti; Hicretin 5. yılında şaban ayında Mekke ile Medine arasında Kudeyt denilen yerde Beni Mustalik adında bir kabile vardır. Bu kabilenin reisi Haris B. Ebi Zirar adındaki reisi, kendine göre bir güç toplayıp Medine’yi ele geçirmek ister. Durumu haber alan R.SAV. bin kişilik bir kuvvetle bu kabilenin üzerine gönderir. İki kuvvet karşılaşınca, Beni Mustalıktan on kişi yere serilince diğerleri dağılır ve kadın erkek 700 kişi esir ediler. 5000 koyun, 10 bin deve harp ganimeti ele geçirilir. İşte bu harbe İbni Selül ve adamları sırf ganimet elde etmek için katılırlar. Bunlar halis Müslüman olmadıklarından her an itiraz ve isyana yönelik hareketler yaparlar.
Bu arada Hz. Ömer’in hizmetinde bulunan Cehcahi Gıfari adındaki muhacir, Sinan B. Ferde adındaki bir ensari Medine’ye kuyudan su çekme işinde iken muhacir olan ensariye veya İbni Selül’ün adamına sinirlenip bir tokat atar. Bunlar kavgaya tutuşurlar. Her iki kişi taraftarlarını yardıma çağırırlar. Durumu haber alan Hz. Muhammed SAV. Efendimiz olaya el koyar ve ortalığı yatıştırır.
SÜRECEK