ARİFLER SOFRASINDAN LOKMALAR

Arif: Genel anlamı ile bilgin, bilgili, anlayışlı, ileri görüşlü,
Alimin: Bilgilerin ötesinde bilgiye sahip olan,
Arifi Billah: Allah dostu -evliyadan-, Allah’ın velisi, sevgilisi.
Bu yazımızda çeşitli konuları içeren büyük insanlar tarafından (alimler-arifler) söylenmiş söz ve fikirleri size yorumları ile aktaracağız.
1.Sofrada elini, mecliste dilini, velinin, arifin yanında kalbini temiz tut. Mahcup olmazsın.
2.Arifle alim iki dost, birbirini uzun zaman görememişler? Sonra bir araya gelmişler. Alim arife “İki gözüm çok uzak düştün” demiş. Arif de “Dostum bazı iki gözün kabul ettikten sonra arada uzaklık-yakınlık mı var aramızda. Göz daima bedenle beraberdir. Ben de senin gözünsem beraberiz” demiş.
3.Dünyada inanmayan bir kimse yoktur. Herkes birşeye inanıyor. Öyle veya böyle, herkesin inandığı bir inancı vardır. Gördüğümüz kadarıyla yanlış olmakla beraber, bir ateist –inançsız- biri dahi olsa, inançsızlık ta bir inanmadır, derler. Demek ki insan anasından inanma ihtiyacı ile doğar. Zaten R.SAV. “Her doğan İslam kişi İslam fıtratı-yaratılışı ile doğar. Sonradan ana-babasının, içinde bulunduğu toplumun inancına sahip olur veya gerçeği bulup aslı olan İslam’a girer” buyurmak suretiyle, bu gerçeği ifade etmiştir.
Allah katında gerçek din İslam’dır. Bunun dışındaki dinler ya batıl veya aslı bozulmuş olan dinlerdir. Genellikle ateist dediğimiz hiçbir dine inanmayanlar, kainatı, tabiatı esas alıp herşeyin tabiat tarafından yapıldığını ve geçici değil ebedi olduğunu savunurlar. Ama bunun hiçbir savunulacak tarafı yoktur. Tamamen nefis ve şeytanın uydurmasıdır. Dünya zevklerini esas alırlar ki, dünyada hiçbir zevk ve sefanın devamı yoktur. Devamlı yapamazsın, devamlı oturamazsın, devamlı uyuyamaz ve devamlı çalışamazsın. Kısa süreli neticesi olsa da devamı yoktur. Devamı olmayan olaylardan oluşan bir dünya nasıl devamlı olur. Herşeyi tabiat yapıyor diyenlere şaşmamak mümkün değildir. O nasıl tabiattır ki, bir derya yapmış. Tuzlu mu tuzlu, içilmesi mümkün değildir. Peki bir derya yapar, bir katresi tuzdan ağıza alınmaz. O nasıl tabiattır ki, deryada yaşayan balıklar yapar da o balıklar tuzlu suda yetişir ve yaşar da onu tuzlamadan yiyemezsin.
Bunu ancak Hz. Allah yapabilir. Tabiatı yöneten insandır. İnsanı yaratan da ulu Allah’tır.
Güç, kuvvet, enerji gibi hareket etme özelliği olan hususlar, kendilerini harekete geçiren başka bir güce muhtaçtır.
Sıfat: Zata muhtaçtır. Tarihte inkarı mümkün olmayan binlerce yıldır ortadaki gerçekler vardır. Musul civarında yaşayan ve bir hata neticesi denizde balığın karnına düşen Yunus AS.nin balığın karnında yaşatıp öldürmeden kurtaran kim? Bütün imkanlara sahip şiddetli Firavun’u bir asa ile mağlup ettiren kim? Hz. İsa’yı babasız yaratan, onu beşikte konuşturan yüce varlık kim? Kainatın efendisi Hz. Muhammed SAV.i Miraçta huzura alan kim? Yüce Allah’tır.
4.Pehlülü Bir Dane’ye sormuşlar. Sana deli diyorlar, doğru mudur, ne dersin? O mübarek de, ben sana bir söz söyleyim de kararını sen ver demiş ve şu sözü söylemiş: “Allah için ağlayan çok güler, dünya için ağlayan hiç gülmez.”
Mevlana hazretleri de; insanların aklına ve haline şaşarım. Doğdukları zaman gülerler, öldükleri zaman ağlarlar. Halbuki doğdukları zaman ömür boyu çile ve sıkıntı var, öldüklerinde Şeb’i Aruz –zifaf- kavuşma gecesi, Allah’a ulaşma gecesidir (Tabii, iman ve güzel ameli varsa). Hiçbir gece karanlığı yoktur ki, sabahı güneş olmasın. Onun için alnı ak, gönlü pak olanın bahtı açıktır.
SÜRECEK