ZULÜM VE HAKSIZLIĞIN CEZASI ÖDENİR DE¸
NEYİN KARŞILIĞI OLDUĞU BİLİNMEYEBİLİR

Mevlana hazretlerinin ilginç tespitleri var:
Haram ve rüşvet yiyenlerin ana sütü gibi insanların genlerine geçtiğini ve bir gün yavrusunu yiyenleri yok eden fil gibi yenilen haram ve rüşvetlerin bir kurt gibi ağacın yenilip yıkıldığı gibi kişileri ve toplumları yok ettiğini 7798-7899 beyitleri arasında anlatıyor ve “Ey halkın kanını içen zalim, bu yoldan çekil ki o mazlumların kanı senden intikam almasın” Beyit 7787
“Halkın, mazlumun malı onların kanı gibidir. Başkasının malını haksızlıkla yemek, onun kanını dökmektir. Kan dökenin kanı dökülür.” Beyit 7788
“Ey rüşvet yiyen sen fil yavrusu yiyorsun. Fil senin ağzındaki koku ile seni tanır ve yok eder. İntikamını alır.”
“Ev yıkanın hanesi viran olur.”
“Rüşvet kokusu fil yavrusunun kokusuna benzer. Filin hışmına uğrarsın.” Beyit 7888
Allah’ın veli kulunun nasihatini dinlemeyip sabırla tahammül etmeyip fil yavrusunun etine tamah edenler, kolay yoldan haramdan elde edenlerin bedenleri ana file yem olur. Mazlumun ahı yerde kalmaz. Ama zaman alır.
Mevlana hazretlerine göre, insanların en gafil oldukları işlerden birisi de, işlenen zulüm, haksızlık ve gayri meşru muzır işlerin sanıldığı gibi kaybolup gitmediğidir. Maddi ve manevi olarak kayda geçiliyor. Bunlar ayet ve hadislerle açık seçik belirtiliyor. Müsbet hukuk yakalarsa cezasını verir. Manevi hukuk ise asla ihmal etmez. İmhal, mühlet verir, eder.
Esas ilginç olan şudur. İnsanların yapıları, şekilleri, ciltleri, cisimleri, parmak izleri ayrı ayrıdır. Sesleri de öyle imiş. Asla sesler yok olmazlar. Şimdi fen ve teknoloji havada uçuşan sesleri birbirinden ayırıp belirlemeye çalışıyorlar. Baksana, sesler ve resimler anında naklediliyor. Bunlar mucize ve kerametlerin kanıtı niteliğindedir. Havada uçuşan sesler ve resimler, birbirine benzemiyor ve birbirine karışmıyorsa, kıyamette de dünyada çıkmasa bile -belki çıkacak- ahirette ortaya çıkacağına göre, suç ve kusurların yok olması mümkün değildir. Demek ki, iyilik de, kötülük de yok olmuyor.
Mevlana hazretlerinin beyanına göre, işlenen bilhassa zulüm ve haksızlıklar, yere dökülen kanlar; mazlumların ahı lanet halkası şeklinde havada dolaşır, dolaşır. Bir gün zalimin boynuna geçer. Akdağda suçsuz yere kurdun boğup attığı koyunun ahını Allah Karadağda ayağına kurulan tuzağa yakalanarak öder. Bu bela bana nereden geldi diye düşünüp durur. Demez ki, ben bu suçu şurada işledim, cezasını burada çekiyorum…
İnsanoğlu işte böyle gafildir. Demek ki suç cezasız kalmaz. Suçun gizli kalması, cezadan kurtulma anlamına gelmez. Maddenin yok olmadığı bir halden diğer hale döndüğü gibi, suçlar da asla yok olmaz, iyilikler de öyle. İyilikler iyilikle geri döner. Kötülükler de ceza olarak geri döner. Sahibini vurur.
SÜRECEK