DİNLEYEN VE İZLEYEN, ANCAK KENDİ
AKLI VE ANLAYIŞI NİSPETİNDE ANLAR

R.SAV. de “Hikmet (bilgi, ilim, sanat) müminin yitiğidir. Nerede ve kimde bulursa alsın. Onu almaya hakkı vardır.” buyuruyor.
Burada hikmet derin ilim anlamındadır. Hz. Mevlana da “Hikmetler Allah’ın ordularıdır, askerleridirler. Allah onlarla müminlerin ruhlarını kuvvetlendirir. Müritlerin gönüllerini ferahlandırır” diyor.
İlimlerini artırır, bilgisizliklerini giderir. Adaletlerini zulüm karanlığından korur ve arıtır. Hikmet sadece bilmek değil, bildiğini reva etmek, yaşamaktır. Hikmetin en yücesini peygamberler bilir ve söyler. Biz hikmetin ilmi açıklamasını değil, pratikteki anlamını ifadeye çalışıyoruz.
Bakara Suresi 129. ayette, Hz. İbrahim için yüce Allah onlara kitap ve hikmeti öğretecek bir peygamber gönderir diye dua ederdi. Yine Cuma Suresinde R.SAV. için, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen odur. (Ulu Allah’tır) buyurmuştur.
Demek ki, hikmet, ilim-bilgiden daha ileri bir şeydir. Muhakkak ki, yazılar, anlatımlar, hatta görüntüler ayna gibidir. Herkes orada kendini görmek ister ve görür. Yani her okuyucu, dinleyici ve seyredici kendi aklı, anlayışı nisbetinde anlar, dinler ve alacağı kadarını alır. Herşey çalışmakla elde edildiği gibi, hikmet de gayretle elde edilir.
R.SAV. “Dünyayı isteyen de ahireti isteyen de çalışsın. Çünkü Allah insanın çalışmasından başkası yoktur buyuruyor” demiştir. Bu çalışmalarda insan gücü, cehdi ve gayreti nisbetinde olacaktır. Pire ile deve aynı güçte değildir. Deve çaydan geçerken ayakları ıslanır, pire ise derede kendini okyanusta sanır. Çünkü güçler eşit değildir.
Burada hikmetten söz etmemizin maksadı, Mevlana’nın Mesnevi’si hikmet dolu. Rumuzlarla ifade edilen telmih (bir olaya işaret etme) şeklinde yazılmıştır. Örneğin, şiirin içinde fil vakasını ifade eden telmih bir kelime geçer. R.SAV. dünyaya gelmeden Kabe’yi yıkmak için gelen fil ordusu bulunan Ebre’den haberi olmayan o beytin manasını bilemez ve Mesnevi’de böyle yüzlerce olaya işaret eden beyitler vardır. Tabiri caizse binbir çeşit mal satan bir mağazada çalışanın bütün çeşitleri bilmesi iyi satışın ve ticaretin şartı ise Mesnevi açıklayan ve okuyanın da bu vakaları bilmesi onu derin bilgi ve hikmet sahibi yapar. Bu ise mübhemi gizliyi açıklamak, anlaşılır kılmak olduğundan zor iştir.
Mesnevi’nin şerhi 20 cilt, 7000 küsur sahife. Dört kere okuduğum halde, 5 ve 6. kez tekrarı ile ancak bu kadar ifade edebiliyorum. Bunu anlatmaktaki maksadım işin güçlüğünü açıklarken kusurların olacağını da itiraf ederek özür beyan ediyorum.
Herşey Allah’ın yardımıyladır. İyi niyetli herkese Allah yardımını esirgemeyecektir. İnayet Allah’tandır.
FİL YAVRUSUNU YİYENLERİN AKİBETİNE DAİRDİR
Mevlana hazretlerinin bazı hayvanları huy ve tabiatlarını, insanlarla olan münasebetlerini konu aldığı hikayeleri vardır. Böylece hikmetli olaylardan ders alınmasını amaçlıyor. Genel anlamda Mesnevi’deki anlatılan olaylar, hikayeler, ayetler ve hadislerle insanın baş düşmanı olan nefsin tuzaklarından asil olan, temiz olan ruhu kurtarmak. Dolayısıyle de insanın dünya ve ahiret saadetini temin etmek üzerine kurulmuştur. Her konuyu bu ana temele dayandırır ve açıkladıkları için fil yavrusunu yiyen insanların akıbetini anlattırdığı hikayede bu amaç düşünülmüştür.
SÜRECEK