Kıssadan Hisse kitaplarında; “haksızlık yapanın zulmü asla haksızın yanına kalmaz”ı ifade eden birçok olaylar vardır. Bunlardan birisi de şudur:
Bir gün Hz. Musa A.S. dış görünüşü itibariyle haksızlık gibi görünen, ancak, aslında kişinin daha önceden işlediği bir suçun cezası olarak tecelli eden bir olaya şahit olur. Yüce Allah’tan bu işin hikmetini sorar. Yüce Allah cc. hikmetini Hz. Musa’ya göstermek için dört yolun kavşağında bulunan çeşmenin karşısındaki bir ağaçta saklanarak orada cereyan edecek olayı izlemesini emreder. Hz. Musa ağaçların arasına saklanır ve geleni gideni izlemeye başlar. Derken bir ara tozu dumana katan bir atlı çeşmenin başına gelir. Çeşmeden su içer. İstirahat eder. O sırada ağacın dalına astığı için altın dolu kemeri unutarak atına binip oradan uzaklaşır. Hemen onun gidişi ile bir delikanlı gelir çeşmenin başına. Çeşmede elini yüzünü yıkar. Bir önceki adamın bıraktığı içinde altın dolu kemeri görür, atına binip hızla oradan ayrılır. Biraz önce gelip istirahat eden, yani kemerini orada unutan kişi telaşla geri gelir. Sağı solu araştırır. Yani unuttuğu kemerini arar. Ama nafile, bulamaz. Çünkü ondan sonra çeşmeye gelen atlı delikanlı alıp gitmiştir. Bu arada ağacın dibinde bir ihtiyar görür. Kemeri onun aldığını sanarak “Burada ben biraz önce bir kemer unutmuşum. Onu sen almış olmalısın. Çünkü ben hemen döndüm. Burada senden başka kimse yok. Kemeri nereye sakladıysan çabuk çıkar” der. Bir şeyden haberi olmayan ihtiyar, kemeri görmediğini, çünkü gözlerinin âmâ olduğunu söyler. Kemeri unutan kişi, ihtiyara “Ben tam bu senin dibinde durduğun ağacın yanında kemerimi unuttum. Sen aldın, ver. Yoksa başını uçururum” dese de boş. Neticede hırsından gözü dönen kemerci âmâ adamı öldürür. Bu sefer yaptığı işin felaketini anlar ve kimse görmeden oradan ayrılayım der, atına atlar ve oradan uzaklaşır. İşlediği suç kemerin acısını unutturmuştur.
Bu gelişen olayları dikkatle ve ibretle saklandığı ağacın dalından izleyen Hz. Musa, A.S. yarab bu olaylardaki hikmet nedir diye düşünüyordu. Adili mutlak olan Hz. Allah cc. “Ya Musa, insanlar böyledir. Hasedinin gerçek yüzünü (tabiri caizse kamera arkasını) göremezler. Bu olayın içinde hakiki adalet vardır. Dinle ya Musa, parasını çeşme başında unutan adam vaktiyle yanında uzun zamandır çalıştırdığı bir fakire hakkını vermemek için onu işinden kovmuş. Adam, adamın zulmünden kurtulmak için yıllarca çalıştığı, emeğini alamadan oradan ayrılmıştı. O kemeri bulan delikanlı, parasını alamadığı fakirin oğludur. Kemeri çeşmede buldu ve bu nedir, kimindir demeden aldı kaçtı. Aslında o kemeri bulan delikanlı o fakirin oğludur. Vaktiyle babasını çalıştırıp onun ücretini vermeyen, o kemerin sahibidir. Yani delikanlı babasının alamadığı hakkını miras olarak aldı. Suçsuz yere kemeri aldı zannı ile öldürülen âmâ ihtiyara gelince... Vaktiyle zalim bir adamdı. Astığı astık, kestiği kestik birisiydi. Eşkıyalığı sırasında kendisini öldüren kemerin asıl sahibinin babasını öldürmüştü. Hatta eşkiyalığı sırasında gözlerini kaybetmişti. Mazlumun kanı yerde kalmadı. Gaddar bir zalimi öldürdü. Çünkü görünür sebep unuttuğu kemerini o âmâ ihtiyarın aldığını zannederek öldürmesi idi. Aslında babasını haksız yere zulmederek öldüren bir kişiyi öldürmüş, ama bunun böyle olduğundan habersiz. Yani hak yerde kalmaz. Bir gün adalet mutlaka tecelli eder. Bu olay Hz. Musa zamanında onun şeriatı kuraları içinde değerlendirilmelidir. Bu olay İslam şeriatında zuhur etse, bunun adalet tecellisi böyle görünmez. Çünkü bu olay işin aslını bilerek yapılmış bir olay değildir. Hikmete mebn (adaletin tecellisini simgeleyen bir kurgudur. Aslında merak edenler için sureyi kehifte Hz. Musa ile Hızır A.S.in çok ilginç bir olay vardır. Oradan Kur’an’dan okumalıdırlar. Kısaca özetlersek faydalı olur sanıyorum. Detayı Kelif Suresindedir. (60-82. ayetler arası)
SÜRECEK