Felaket... Öfkeleniyor... O sırada kalfa da dükkana geliyor. Ustaya yaranmak için, “Ustam dün yararlı bir satış yaptım. Eski semeri iki misline kervana sattım” deyiveriyor.
Usta küplere biniyor. “Onun içinde bizim yıllardır biriktirdiğimiz emeğin karşılığı vardı. Niçin sattın?” diyor. Ama nafile. Dükkanın sahibi kervanın peşine düşüyor. Haftalar, aylar geziyor ama kervanı bulamıyor. Bitkin, zayıf bir halde şehrine eli boş dönüyor. “Eh, nasipten çıkmış” diye teselli arıyor. Aradan bir sene geçiyor. Kervancının yolu yine aynı şehre uğruyor. Yine yeniden bir eşek semeri almak için eski semeri aldığı dükkana uğruyor. Dükkan sahibi kervandaki eşeğin üzerindeki semeri tanıyor. Kervancıbaşı, “Bu semeri geçen sene sizden almıştık. Şimdi bunu al, yenisini ver” diyor. Dükkancı koşup semeri eşeğin sırtından alıyor. Hemen semeri delip içine bakıyor. Altınları kese ile duruyor. Seviniyor. Bu durumu seyreden kervancıbaşı, ermiş bir kişi, şu beyiti okuyor;
“Sana gezmek ne gerekir Semerkant’ı Buhara’yı
Varsa taksim olan erzak bulur arayı arayı.”
Helal mal su gibidir. Yük olmaz. Zayi olmaz. Buhar olur, bulut olur. Gerisin geri yağmur olur, su olur, geri döner. Helal mal da mıknatıs gibidir. Sahibini kendine çeker, zayi olmaz, diyor.
Şimdi araya böyle ilginç bir anekdot ekledikten sonra gelelim esas konumuz olan haset mevzusuna...
Peki, insanlar neden haset ederler. Büyük muctehit İmam-ı Maverdi ve İmam-ı Gazali eserlerinde hasetin sebeplerini şöyle sıralıyorlar.
1.Hasetçinin haset ettiği kişiye karşı bir husustan dolayı kin ve buğuzu vardır. Hasetle bu, düşmanlığa dönüşür. En tehlikeli haset şekli budur. Haset edilenin hiçbir kabahati olmadığı halde, o nimetin onun elinden alınması için mücadele kapısı açar hasetçi. Bunun sonu zulümdür. Sonu virandır. R.SAV.e beslenen hasetler bu cinslerdendir. Allah ayetinde, “Ey habibim onlar senin peygamber olduğunu, analarını, babalarını (ve ebnaüküm) evlatlarını bildikleri gibi biliyorlar. Ama hasetlerinden ötürü ters davranıyorlar. (İn temsesküm hasenetün tesühüm) Size bir nimet (iyilik) verilince üzülürler. (ve intusibküm seyyietün yefrahübiha) Size bir zarar isabet ederse sevinirler ki, bu belaya sevinmedir. İşte bu hasettir.” buyuruyor.
Bakara suresi 109. ayette ise “Ehli kitaptan çoğu (Hıristiyan ve Yahudiler) hakikat kendilerince apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki haset ve kıskançlıklarından dolayı sizi imanınızdan döndürüp küfre düşürmek isterler. Allah herşeye kadirdir” buyurmuştur. Peygamberlik niçin zayıf, yetim birisine geldi. Bize gelmeliydi. Biz güçlüyüz, diyorlardı ki, bu şeytani aklın mantığıdır.
Hasetin ikinci sebebi: Hasetçinin başkalarında gördüğü nimetin, faziletin, üstünlüğün sadece kendisinde olmasını, başkalarında olmamasını ister. Hatta bende olmayan kimsede olmasın ister. Böyle bir iç ruh hastalığıdır. Bunu örnekleyen bir olay Hz. Musa zamanında olmuştur. Hz. Musa A.S. Cenab-ı Hak’la binbir kelam için konuşmaya giderken Tur Dağı yolunda birisine rastlar. Adam Hz. Musa’ya rica eder, “Rabbime selam söyle ya Musa, bana bir inek lütfetsin ona hamdedeyim, şükredeyim” der. Hz. Musa yüce Allah’a adamın selamını ve arzusunu iletir. Ya Musa söyle o kuluma komşusunun bir ineği var. komşusuna bir inek, ona da iki inek vereyim. İkisininki de ikişer olsun buyuruyor. Hz. Musa geri dönüşünde, adama uğrar. Durumu anlatarak komşusunun ineğine haset etmeyi bıraksın, komşusunun bir ineğini iki yapayım, ona da (sana da) bir değil iki inek vereyim, buyurdu der.
Hasetçi, komşumun bir ineğine dayanamıyorum ben, ikisine nasıl dayanayım, ona da vermesin bana da vermesin, der. Haset ateşi adamın ruhunu sarmış. Tek başkasında olmasın da ben de istemem diyebiliyor. Haset böyle bir dert...
SÜRECEK