Demek ki, ihlas kalbi selimin ürünüdür. İhlas temiz bir kalpte yetişen cennet meyvesidir.
-İhlas bal, riya zehirdir. Bala zehir katma.
-İhlas niyetin kalpten hayata yansımasıdır.
-Riya kalbi öldürür, ihlas kalbi diriltir.
-İhlasla yapılan işin ispata gereği yoktur.
-İhlasla yürütülen davada şahit ihlastır.
-Güzel amellerimiz az olsa da devamlı ve samimi olmalıdır.
-İhlaslı yapılan ameller, harbe giren mücahitin zırhıdır. Onu korur.
Makalenin başından beri anlatılan olaylar ayet ve hadislerle izaha çalıştığımız hususlar ihlasın, samimiyetin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Allah kimseyi riyakar yapmasın. Allah kimseyi ihlas ve samimiyetten ayırmasın.
HASED: ASIRLIK ÇINAR AĞAÇLARINI İÇTEN İÇE KEMİREN KURT GİBİ, HEM SAHİBİNİ, HEM DE MUHATABINI YIKAN BİR KÖTÜ HUYDUR
İslami ve insani açıdan insanlara fert ve toplum olarak en büyük zararlar veren, huzur ve emniyetin baş düşmanı olan hased (çekememezlik, istemezlik) konusunu Mevlana hazretlerinin verdiği örneklerle ve özellikle de Kur’an ve hadislerin ışığında açıklamaya çalışalım.
İnsanları dini-manevi konularda aydınlatan, adına emri bil maruf ve vehyi anilmünker denilen (yani kişileri kötülüklerden çekindirmek, iyiliklere sevk etmek) irşad yapanlarda bir temel kural vardır. Allah’a hamd ve şükür. Hz. Muhammed S.A.V.me salatü selamdan sonra önce ayet, sonra hadisi şerifler başlık yapılarak konuşmalara devam edilir. Çünkü dünyada bugün en sağlam kurallar ayetlerdir. Sebebi kaynağı ilahidir. Vahye dayanır. Bugüne kadar 1500 senedir Kur’an’ın bir noktası bile değiştirilmemiş ve kıyamete kadar değişmeyecek ve değiştirilemeyecektir. Onun koruyucusu Hz. Allah’tır. Şimdi kısa bir açıklamadan sonra, Mevlana’nın penceresinden hased olayına bakıp dönelim.
Cenab-ı Hak, kullarını yaratmış, onları birçok kabiliyetlerle donatmış, mutlu olsunlar ve ebedi hayat saadetini kazansınlar diyerek de ferdi ve toplumsal bakımdan uyulması gereken hukuki, ahlaki, sosyal, ekonomi ve ahlaki kurallar koymuştur. İnsanların mutluluğu, huzuru bu kurallara uymaları ile sağlanmaktadır. Kuralların ihlali, huzurun ve sükunun yok olmasına ızdırapların doğmasına neden olmaktadır. Kişilere ve topluma musallat olan ahlaki hastalıklardan birisi de haset’tir. Öyle ise bunu iyi bilmemiz gerekir. Bilinmeyen tehlikeden nasıl korunulacaktır? Öyle ise, hased nedir, genel anlamı ile hased başkalarına verilen ve kendinde bulunmayan nimeti, makamı, mevkiyi, evladı, devleti, gençliği, sıhhati, afiyeti, mutluluğun başkasında bulunmasına razı olmayan, bu nimetlerin elinde bulunanlardan yok olmasını isteyen ve aşırı hasetçilerin bu nimetlerin yok olması için çalışan çekememezlik hastalığına tutulmalarıdır.
Dinimizde şiddetle reddedilmiş ve hased ve hasedçiler kınanmıştır. Hasetçilerin hasedinden Allah’ın korunmasına sığınmamız ayetlerde istenmiştir.
Nisa Suresi, 32. ayetinde, “Allah’ın sizleri birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkalarında olup da sizde olmayanlar) hasetle arzu etmeyin. Herkesin kendine göre bir nasibi vardır. (Başkasına hased etmeyin) Allah’tan isteyin. Şüphesiz ki, Allah her şeyi bilmektedir.
SÜRECEK