Sizin namınızı, şan ve şöhretinizi bin kilometreden duyduk, yüreğimiz oynadı, diyen elçiye, “Allah’tan ümidini kesme, biz de Allah’tan ancak kafirler ümit keser” diyerek elçinin korkudan yaralanan yüreğini tamir ve teskin etti. Sonra elçiye (Hz. Ömer’in 6 lisan bildiği ve bunlardan birisinin de Rumca olduğu bilinir) derin ilahi hikmetlerden bilgiler sunmaya başladı.
R.SAV.in nuru Muhammed’in tecellilerinden söz etti. Allah’ın yüceliği, birliği, peygamberleri ve velilerinin makamlarını anlattı. Sofilikte hal, makam nedir izah etti.
Yahudilerin ve Hıristiyanların hatta bütün insanların merakları hemen hemen aynıdır. Ruh, rızık, ecel, kader, ahiret alemi gibi konulardır ki, Yahudi alimleri tarafından R.SAV.e sorulan sorulardır. Bu suallere Tevrat’ta, İncil’de ne cevap verilmişse, Kur’an’daki cevap ta aynıdır.
Elçi, Hz. Ömer R.A.na ruhla ilgili sorular sormuş olmalı ki, Hz. Ömer elçiye ruhla ilgili bilgiler sunuyor. Ruhun mahiyeti ile ilgili bize fazla bir bilgi verilmemiştir. R.SAV.’e hitaben, “Ey resulüm, sana ruhtan soruyorlar, ruhun mahiyeti aslı Allah’ın emrindedir. Size ruhla ilgili çok az bilgi verildi” buyuruyor. Buna rağmen nereden geldiği, nereye gideceği, ölümsüzlüğü, bedenden ayrıldıktan (ölümden sonra) tekrar bedene döneceği, azabın ve hazzın cesetle beraber ruhun da duyduğu gibi konular bilinmekte, yani bildirilmektedir. İşte Hz. Ömer, Rum elçisine ruhun menzilleri ve ruhun seferleri, berzan-ruhlar aleminden nasıl insanlara geldiğini, saf olduğunu, insanın bedeninde kirlendiğini, İslam’ın yüceliğini ve özellikle tasavvufla temizlendiğini uzun uzun anlatmıştır.
Ruhun ışık cisminden latif bir yaratık olduğu, madde gibi yer tutmadığı, akıcılığı, mesela ışığın saniyede 300 bin km. hız aldığı düşünülürse, ruhun hareket hızının da bu oranda belki daha fazla olduğunu Ledün ilmi-fizik ötesi, derüni iç dünya bilgilerini elçiye anlattı.
Ruhla ilgili İslam itikadı şudur ki, Ruh latif, yer kaplamayan, canlılara can kabiliyeti veren yaratıktır. Bütün ruhlar ezeli ervanda yaratılmış, arşı alada -berzan alemi- ruhlar aleminde bulunmaktadır. Ruhun kendini gösterebilmesi için bedene, bedenin hareket kabiliyeti canlılar suretini alabilmesi için de ruha ihtiyaç vardır. Her canlının bir ruhu vardır. Bazılarının düşündüğü gibi canlı öldükten sonra o bedenin ruhu yeniden başka bir bedene, insan veya hayvan olarak tekrar dünyaya gelmez. Böyle olsaydı, yaratılışından kıyamete kadar yüzlerce bedene girmiş olması gerekirdi ki, bu İslam itikadı ile bağdaşmaz. Buna “reankarnasyon” denmektedir. İslam’da yeri yoktur. İnsanlar öldükten sonra, müminin ruhu serbest kalır. Asıl makamı olan berzan alemi ile dünya arasında dolaşır. Ruhlar da birbiri ile tanışır. Hadisi şeriflerde bildirildiğine göre, ölüm anında bedeni terk eden ruh, sual-cevap için tekrar bedene geri döner, sonra kafirlerin ruhları tevkif edilir, müminlerin ruhları serbest kalır. Kur’an’da firavunla ilgili bir ayette: “Ennarü yuğrazüne aleyha ğuduvven ve aşiyya” sabah ve akşam firavuna cehennemdeki gösterilecek kıyamete kadar azap edilecektir buyuruluyor.
Hz. Ömer R.A. Rum elçisine ruhla ilgili ve diğer suallerini hikmet dolu bilgilerle açıkladı ve gördü ki, elçi ağyar-yabancı suretinde yar dost imiş. Yani elçinin ruhunu okuyor ve onun kalbini görüyordu ki, elçi için o yabancı değil, yarimiş diyor. Fakat, elçi kalbindeki şüpheleri tamamen silip atmak pek bir kalbe iman doldurmak için ruhla ilgili suallerinde ısrar ediyordu. Ve diyordu ki, Ey emirel mü’minin nasıl oldu da görünmeyen ele avuca sığmayan latif bir cisim olan ruh kuşun kafese girdiği gibi bedene girdi.
Hz. Ömer dedi ki: Allah ruha emretti. Çünkü, ruhu da Allah yarattı. “İzaerade şeyen en yegüle lehü kim feyekün” Ulu Allah birşeyin olmasını murat ederse, ona -küh ol- der o da –feyekün- oluverir.
Mevlidin müellifi Süleyman Çelebi ne diyor:
“Ol dedi bir kerre var oldu cihan
olma derse mahvolur ol dem heman
O kadar. Ey elçi bak örneklere de, düşün ve ibret al:
“Akik yani hakik dediğimizde ondan kıymetli olan mücevherat-taş olmak itibariyle kaldırım taşından farkı yoktur. Fakat Allah’ın iradesi yerin altında onları ilahi imalat ile kıymetlendirir. İnsanlara baksana, hepsi aynı suretti ama akılları fikirleri, işlevleri, bilgileri vs. eşit mi? Bunu yapan kim?
SÜRECEK