Mahmud denilen fili hazırladılar ve Kabe’yi yık emri ile ileri sürdüler. Fakat fil yattığı yerden kalkmıyordu. Fili dövüyorlar, kan içinde bırakıyorlar ama fil kımıldamıyordu bile. Yönünü Yemen’e çevirdiler, kalkıp yürüdü. Hatta koşuyordu. Mekke’ye çevirince yıkılıyor, sanki bacaklarında derman kesiliyordu. Çünkü ona yaratanı Allah emir veriyordu.
Mevlit yazarı “ol dedi bir kere var oldu cihan, olma derse mahvolur ol dem heman” Allah kün ol derse feyekün oluverir. (Yasin son ayet) Fillerden ümidini kesen Ebrehe, ordusuna muhatap ordu olmayan Allah’ın evini yıkmak üzere hücum emri verdi. Gerçekten Kabe’yi yıkmak isteyen Ebrehe’nin kalbini en iyi bilen, Keşşafül Kulü – kalplerin kaşifi olan ulu Allah korkunç bulutların içinden kırlangıç büyüklüğünde gagalarında ve pençelerinde cehennemde pişirilmiş nohut büyüklüğünde kızgın (toprak taş-tuğla cinsi) taşları ordunun üzerine atmaya başladılar. Taşlar askerlerin beyninden girip ayaklarından çıkıyor, isabet edenler anında yanarak ölüyorlardı.
Kısa süre içinde koskoca ordu Kur’an’ın tabiri ile Me’kül: Yenmiş ekin tarlasına döndü. Ebrehe de kaçanlar arasındaydı. Neye uğradığını bilemediler.
Hiç kimse Allah’a karşı koyamaz. Bir insanın hasmı Allah olursa dünya dostu olsa nafiledir. Bir insan dostu Allah olursa düşmanı olsa nafiledir. Allah ihmal etmez, unutmaz. İmhal eder, mühlet verir.
İşte Mevlana hazretleri fillerden (5 ton ağırlığında) ordun olsa zulme karışmışsan, sivrisineğe gücün yetmez. Görmez misin koskoca Nemrudu bir topal sivrisinek beynine girerek helak etti. Kur’an ve tarih zulümlerin sonunun helak olduğu olaylarla doludur. Heyhat ibret alan yok mu diye soruyor hazreti Mevlana.
Ebrehe’nin sonunu merak edenleriniz vardır. Kuşların attığı yanmış taşlar etleri dağıtıp düşürüyordu. Buna sarı bir hastalık diyenler de vardır. Ebrehe’ye de isabet eden bir taş onun bedenini çürüttü. Yemen’de, Sana’da etleri dökülerek can verdi. Ebrehe’nin ordusu için de Kabe’yi yıkmak kasdı ile gelenlerden buna cüret edenlerin hepsi sürünerek ölmüşlerdir. Hatta hazreti Ayşe R. Annemizi ifadesi, “fil vakasına iştirak eden çok yaşlı iki adamı gördüm, kötürüm vaziyette Mekke sokaklarında dilenerek, sürünerek öldüler” demiştir.
Ve yine file Kabe’ye yıkmak için hareket etmeyen file işkence eden adamlardır. Çok feci şekilde çile çekerek ölmüşlerdir. Ahiretteki azapları hariç, bu olay gün ışığı kadar aydın açık bir olaydır. Yüce Allah’ın “Velellahi cünüdüssema vadeveları” ulu Allah’ın yerde ve gökte askerleri vardır (meleklerden) netice Allah’ın muradı esastır” (Yasin suresinden son ayet, innema emrühü iza erade şeyen en yegülelehükün feyekün. Yasin 82)
Mevlana hazretleri bu fil olayını hatırlatarak diyor ki:
Yerde bir aciz, kim olursa olsun, inanan-inanmayan ah ederse, yetiş. Ya rab derse gökte melekler ağlar. Allah meleklerinin ağlamasına dayanamaz. O zalimden ahdini alır. Öcünü bırakmaz. Hiç kimsenin zulmü yanına kalmaz. Misal gereği; Ak dağda haksız yere koyunun canına giren kurdun intikamını karadağda gölgede yatarken alır. (Şeyh Sadi Şirazi)
Fil vakası hk. da geniş bilgi: Hak dini Kur’an dili (9. cilt, 6098 – 6050) bakınız.
İbret almış olarak hoşçakalınız.
SÜRECEK