Ebrehe’nin kendisinin Allah’ın gazabına uğrayıp helak olmasından sonra ulu Allah bu yapıyı da helak etti. Hatta bu yapının yıkıntılarından birşeyler almak isteyen insanlar bir belaya uğradılar. Lanetli bir yer oldu. Yılanlar, çıyanlar yuvası oldu. Sonra gelen İbni Rebi adlı Yemen valisi, bu lanetli yapıyı tamamen yıkıp yerini temizledi. Heyhal, Allah neye kadir değil. Yüce Allah’ın bu kudretini görmemekten daha büyük bir ahmaklık omaz.” Hak dini Kur’an dili (9.cilt sh 6103)
Şimdi Ebrehe’nin yaptırdığı bu kilisenin-yapının durumunu anlattıktan sonra gelelim Ebrehe’nin kabeyi yıkmak için Mekke üzerine yürümesine...
Arabistan’daki Araplar Kabe’ye nazire olarak yapılan bu binayı ziyarete geliyorlar, büyüleniyorlardı. Kabe ise dış görünüşü ile basit bir karemsi bir bina idi. Ama Hz. Adem’den beri varlığını Allah’ın himayesi ile sürdürüyordu. Arştaki Beytül Mağmur’un yerdeki hizasına yapılmış Allah’ın en kutsal evi idi. Kabe’yi ziyaret edenler Allah’ın kutsal misafirleridirler.
Ebrehe, fillerden kurulu muazzam ordusu ile Kabe’yi yıkmak üzere Mekke üzerine yürüdü. Yoluna çıkan kabile kuvvetlerini ezdi geçti ve Taif’e kadar geldi (Taif Mekke’ye 100 km) kılavuzlar eşliğinde Mekke’ye 3 fersah, 3 deniz mili Mekke civarı mugammes denilen yer. Rigal adında bir kılavuz Ebrehe’yi buraya getirmişti. Adam burada öldü. Mezarını Mekkeliler taşladılar. O zaman Mekke’nin hakimi büyüğü R.SAV.in nesli pakı olan dedesi Abdulmuttalib’ti.
Mekke halkına Mekke’yi terk ettirdi. Hepsi dağlara çekildiler. Mekke boşaltıldı. Mekkeliler hayvanlarını da Mekke dışına çıkardılar. Ebrehe’nin hayvanlarını da Mekke dışına çıkardılar. Ebrehe’nin askerleri Mekkelilerin hayvanlarını gasbetti. Bu arada Abdulmuttalib’in de birkaç yüz (200-300 gibi... Hamdi Yazır hazretleri 200 diyor) devesini de gaspettiler.
Bu sırada Ebrehe Mekke’ye bir elçi göndererek kimsenin canına kıymayacağını, maksadının Kabe’yi yıkıp yok etmek olduğunu bildirdi.
Abdulmuttalib Mekke’nin reisi olarak Ebrehe’nin yanına gitti. Mekke halkına Kabe’nin sahibinin Allah olduğunu, kendilerinin bu orduya karşı koyacak güçleri olmadığını, ulu Allah’ın mabedini koruyacağını söyledi, çünkü onun sahibi Allah’tır dedi ve Ebrehe’nin çadırına bu mesajı götürdü.
Kureyş’in reisi geliyor dediler. Ebrehe Abdulmuttalib’i hürmetle karşıladı. Sanıyorum, Kabe’nin yıkılmaması için ricaya, yavarmaya geldin dedi Ebrehe. Yaşlı Nurani bir ihtiyar olan Abdulmuttalib’i görünce gönlüne bir yumuşama geldi. Bana yalvarırsa Kabe’yi yıkmayım diye düşünüyordu. Fakat olay öyle olmadı. Ebrehe, Abdulmuttalib’e gelişinin ebebini sordu. O da ben buraya Kabe’yi yıkmayın diye yalvarmaya gelmedim. Kabe’nin sahibi Hz. Ulu Allah’tır. Hz. Adem’den beri bu Kabe, Allah’ın korumasındadır. Onun sahibi odur. İsterse Kabesini korur. Ben 200 kadar devemi gasbettiniz, onu istemeye geldim, deyince, Ebrehe öfkelendi.
Abdulmuttalib’i himmetsizlikle itham etti ve Kabe’yi yıkmak için harekete geçti. Abdulmuttalib boşa emek çekme. Allah beytini koruyacaktır dedi. Ebrehe koruyamaz dedi. Abdulmuttalib görelim mevla neyler. Neylerse güzel eyler dedi. Develerini teslim alıp gitti ve yarabbi evini sana emanet ediyorum. Herkes evini korur, sen de evini koru ulu Allah’ım diyerek dua etti.
Ebrehe’nin ordusunda koskoca bir fil vardı, daima önde giderdi. Bir binayı yıkacak güçte idi. Eğitilmiş filler vardı orduda. Öncü filin adı Mahmud idi. Abdulmuttalib Kabe’nin halkasına yapışıp dua etti ve dağa çekildi. SÜRECEK