Hz. Musa’yı Firavun’la bir olup yok edip Mısır’ın idaresini ele almak için tuzaklar kuruyor. Hz. Musa AS.i yok etmek istiyor. Fakat Hz. Musa’nın arkasında muazzam bir inanmış topulluklar en önemlisi Allah’ın resulü, hak davanın savunucusu, mazlumun dostu, zalimin hasmı, Allah’ın has kulu, nefis ve şeytanın amansız kovucusu, yani ulu Alah’ın nebisi. Bu durumda hiç kimse ulu Allah teala ile mücadele edemez, edememiştir ve edemeyecektir. Dünya tarihi, İslam tarihi peygamberler tarihi bunun bize intikal eden canlı örnekleridir. Bunun farkında olan kurtulur. Aksi olanlar hüsrandadır.
“Hz. Musa’nın şeriatından zekat binde bir idi. Zekat farz olunca, Hz. Musa Karun’a her bin altında bir altın zekat vermesi gerektiğini söyledi. Tebliğ etti. Karun bunun çok olduğunu bahane ederek itiraz etti. Halkın karşısına çıkıp Musa şimdi de sizin mallarınıza göz dikti. Ona zekat vermeyiniz demeye başladı. Bundan da bir isyan çıkartamadı. Tefsirlerde anlatıldığına göre (Mesnevi 10. cilt 727 sh) bir gün bir kadına iki torba altın verip Hz. Musa vaaz ederken Musa’nın zinadan söz ettiği bir vaazında Musa benimle zina etti diyeceksin diye anlaştı. Hz. Musa vaaz esnasında (zarureti olmadan) hırsızlık edenin eli kesilir, zina eden bekar ise yüz deynek vurulur, evli ise recmdir dedi. O sırada cemaatin arasında bulunan Karun ayağa kalktı. Eğer zina eden sen olsanda mı diye sordu. Hz. Musa, evet ben de olsam cezam ölümdür dedi. O zaman Karun Hz. Musa’ya (iftiraen) sen felanca kadınla zina etmişsin, isnadında bulundu. Hz. Musa, maazallah Allah korusun o nasil iştir ki Allah’ın nebisi böyle birşeyi nasıl yapar. Allah’tan kork, iftira etme, kimse o kadın getirin itiraf etsin dedi. Hz. Musa kadına beni sizlere hak peygamber olarak gönderen, denizlerde yol açan Allah için doğru söyle deyince kadının bacaklarının bağı çözüldü, dili açıldı. Karun’un mührü ile mühürlenmiş iki torba kese altına beni sana iftira etmemi söyledi. Keseleri getirdiler. Karun’un mührü ile mühürlü olduğu anlaşıldı.
Hz. Musa o kadar ahalinin huzurunda secdeye kapandı. Karun hainini Allah’a şikayet etti. Allah Musa’ya eman verdi. Yere emret onu ve malını yutsun dedi. Hz. Musa cemaate benim yanıma gelmek isteyen gelsin. Karun’un yanına gitmek isteyen ona gitsin dedi. İki kişi Karun’un yanında kaldı. Gerici binlercesi Hz. Musa’nın yanına gittiler ve Hz. Musa yarabbi Karun’u da (Hz. Musa onun malına tamah etti de Karun’u yere yutturdu demesinler diye Karun’un malını da yer yutsun dedi ve arz yarıldı. Karun’u da, malını da, hazinelerini de yer yuttu. Bu olaylar Karun ve Musa olayı Kasas Suresi 76-82. ayetlerde anlatılmaktadır. Ayetlerin sonu şöyledir; “Nihayet biz onu da sarayını da yere batırıverdik. Artık Allah’a karşı kendisine yardım edecek kimsesi yoktur. (zaten edemezler) Dün onun saltanatına imrenip biz de böyle yaşasak diyenler bugün iyi ki öyle olmamışız diye sevindiler. Hakikat şudur ki, kafirler, zalimler asla felah bulmazlar” Kasas ayet 83.
Şimdi Hz. Musa ve Karun olayının neticesi budur. Netice insanın dünya ve ahiret felaketini hazırlayan, mal, mülk, makam, mevkii, ne olursa olsun hepsi boştur. Hatta insan için felakettir. Allah’tan hayırlısını istemeli, ulu Allah da kullarına ne verirse hayırlısını vermelidir. Bakıldığında nimet gibi görülen ama kötüye kullanılması sonucu insanın felaketini hazırlayan nimete nimet denmez, zulmet denir.
SÜRECEK