Vakıa Musa’nın annesi denileni yaptı. Çocuğu emzirdi, sardı, sarmaladı, Nil’e bıraktı. Orada da arama memurları evi aradılar, ama boş. Aslında şikayet üzerine gelmişlerdi. Allah’ın korumasındakilere kim zarar verebilir?
Nil Nehri Firavun’un sarayının önnüden geçiyordu. Çocuk sepetin veya sandığın içinde sarayın önüne geldi. Bu arada Musa’nın çocuğun annesi kendi kız kardeşine Nil’e atılan çocuğumu takip et bakalım, kim bulacak diye takip ettirmişti ki, bu ayette şöyle geçiyor.
KASAS Ayetler 8-13. Firavun’un sarayı Nil’in kıyısında idi. Sandukanın içinde Nil’de gelen çocuk sarayın önünden geçerken Firavun’un adamları on ubulup aldılar. Çünkü Firavun erkek çocuklarını öldürüyordu. Bu çocuk ta ileride kendilerine bir üzüntü ve düşman olacaktı. Doğrusu Firavun veziri Haman günahkarlardı. Firavun4un hanımı (Asiye annemiz, çocukları olmuyordu. Kendisi Kur’an’da övülmüş ve cennetlik kılanan bir hatundur) Firavun’a çocuğu gösterdi. Ah ne güzel çocuk benim ve senin için gözümüzün nuru olur. Onu öldürmeyelim. Bize ne yapabilir, elimizde dedi. Böylece bir çocuk sahibi oluruz. Musa’nın anası olayı kızkardeşine izletmiş, çocuğun Firavun’un eline geçtiğini öğrenince endişelenmiştir. Fakat biz ona sabır verdik. Sonra Firavun küçük Musa’yı öldürmekten vazgeçip evlatları gibi büyütmeye karar verdiler. Fakat burada çocuk çok ağlıyordu. Çünkü açtı. Hiçbir sütü emmiyordu. Musa’nın kızkardeşi olayı izliyordu. Çocuğu ölen bir hanım var, onu getirelim, çocuğa süt anası olsun dedi. Daha önceden gelen hanımların sütünü emmeyen küçük Musa, annesinin sütünü emmeye başladı ve Musa’ya esas annesi süt anası oldu. Zaten Nil’e onu atarken ulu Allah Musa’nn annesine onu sana geri iade edeceğiz demişti ve böylece onu annesine geri verdik. Allah’ın vaiadi asla geri kalmaz. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
(Kasas suresi 8-9-10-11-12-13. ayetler) Yüzbinlerce çocuğu öldüren Firavun’a ulu Allah küçük Musa’yı sevdirmişti. Fakat gördüğü diğer erkek çocukları acımasızca öldürüyordu. Bu masumların kanı elbette yerde kalmayacaktır. Ama herşey zamanı ve zemini içerisinde zuhur eder, olur.
Mevlana hazretleri söz buraya gelmiti. Şunu söylüyor:
Ey insan, insanın nefsi Firavun gibidir. Zevke ve safaya doymaz. Seni dünyada ve ahiretti mahvü perişan ederek zerrece merhamet etmez. Nefsin acamacı seni Allah’tan ve haktan uzaklaştırmaktır. Firavun da öyle yapıyor. Demek oluyor ki, herkesin içinde bir Firavun vardır. İnsan kendini bundan korumalıdır.
Hz. Mevlana, Hz. Musa’nın Firavun’un sarayında bilindiği şekliyle yetiştirildiğini beyan ediyor. Hz. Musa, Firavun ve iman eden karısı Hz. Asiye’nin serüvenlerini daha sonra da müneccimlerin ve o asrın en geçerli sanatı sihir ve sanatkarı sihirbazlarla Hz. Musa’nın mucizelerini sayıp döküyor. Ben bunlardan bazılarını kısaca arzetmek istiyorum.
Mesela; Hz. Musa 3-4 yaşlarına değince, Firavun onu sevmek istediğinde onun sakallarını yolar, yüzünü çırmalardı. Bu hal devam ediyordu. Müneccimler bu durumu değerlendiriyor. Sizin tahtınızı yıkacak bu çocuktur diyorlardı. Hz. Asiye (Firavun’un karısı) bu çocuktur, bilerek yapmıyor diye Musa’yı savunuyordu. Olayın gerçeğini açığa çıkarmak için 3-4 yaşındaki çocuğu sınava tabi tuuyorlar. Bir etpsiye altın, diğer tepsiye de ateş koru koyup Musa’nın önüne tutuyorlar. Eğer altını alırsa bilerek yapıyor, öldürelim, yok ateş korunu alırsa çocukluğundan yapıyor diyelim, demişler ve aynısını yapıyorlar.
SÜRECEK