KİŞİ SEVDİĞİNİN YANINDA CENNETTE GİBİDİR,
SEVMEDİĞİNİN YANINDA İSE CEHENNEMDE GİBİ

Bir insanın diğer bir insana ilgi ve hayranlık duyması, onu sevmesi gayet normaldir. Ama önemli olan, sevginin dozudur. Fanatiklik, hastalığa dönüşmemelidir.
Her sevginin bir sınırı, bir derecesi vardır. Bir odanın normal sıcaklığı 25-30 dereceyi geçer, 40 derece olursa, klimaya ihtiyaç olur. O odada oturulmaz. Aynen sevgi de böyledir. Sevginin ve sevgilinin sıralanışı ölçülü olmalıdır. Örneğin, başta Allah sevgisi, sonra peygamber sevgisi, ana-baba sevgisi, karı-koca-yar-yaren sevgisi vs. devam eder. Fakat bunların da sınırları vardır. Hiçbirinin sevgisi diğerinin yerine ikame edilemez, yerine konulamaz. Hepsinin vasfı, derecesi aynı değildir. Çünkü, sevgide ileri gidilir. Sevginin dozu iyi ayarlanmazsa, aşırılığa kaçılırsa sapıklık doğar.
Hristiyanlar Hz. İsa’yı (Allah’ın oğlu) Allah gibi severler. Yani onu Allah kabul ederler ki, o zaman Hz. İsa A.S. Allah mıdır, kul mudur, peygamber midir, nedir? İşte sapıklık budur. Ama müslümanlar, Hz. Muhammed’i Allah için severler “Yuhıbbünnehüm lihubbillah” Hıristiyanlar ise Kur’an’ın ifadesi ile “Yuhıbbunehüm Kehubbillah” Allah gibi severler. İşte burada dinden çıkıyorlar.
Allah insana İsa suretinde göründü diyerek Allah’a insanlık, İsa A.S.e ise Allahlık vasfı verdiklerinden dinlerini temelden yıkmışlardır. Görüldüğü gibi en güzel bir duygu olan sevgi, aşırılık nedeni ile ne hale dönüşüyor.
Demek ki, bütün işlerde olduğu gibi, sevgide de orta yolun tutulması gerekir. Yoksa gerçeği kaybederiz.
Aşırı sevgilerin birisi de aşırı dünya sevgisidir. Elbette ki mal-mülk, saltanat kazanmak, servet sahibi olmak Allah’ın emridir. Ama niçin? İnsanlar için, insanlara faydalı olmak için…Hiç kimseye faydası dokunmayan yığıntının hırs ve tamahı, aşırı mal sevgisi cimrinin ilahı olur ki bu haramdır, zindandır, karanlıktır.
Sporda, sanatta, cinsellikte, makam ve mevki hırsı, aşırı sevgiler işi tapma noktasına taşımak, bir konsere, bir ayine dönüşürse, bu insanın yaratılışındaki inanma arzusuna dönüşebilir ki, bu sapıklıktır. İnsanın sevdiğini elinden alırsan dünyası yıkılır. Kendini yok edebilir. Onun için sevgide ve nefrette aşırılıklardan kaçınmalıdır. Ne demişler, dostuna olan sevgini frenle, bir gün düşman olabilirsin. Düşmanlığını sertleştirme. Bir gün dost olman zahmeti doğabilir. Hiç kimseyi kimsenin yerine koyma, herkes yerinde dursun. Anan anandır, ana gibi sev. Hanımını, eşini eşin gibi sev. Eşin eşindir. Anan anandır. Biri diğeri değildir ve olamazlar da. Sevgiyi putlaştırmamalıdır
Güzel dinimiz her konuda olduğu gibi sevgi konusunda da sınırları çizmiş, izlenecek yolu göstermiştir.
“En yüce sevgi, sevdiğini Allah için sevmek, sevmediğini Allah rızası için sevmemektir.” Allah’ın rızası işte bu sevgiyi ister. Dostunu seven insan, dostunun dostunu da sever. Sevmeyen insan dostunun düşmanını da sevmez. Kişi sevdiğinin yanında cennette gibidir. Sevmediğinin yanında cehennemde gibidir, sıkılır. Örneğin, vatanımızı severiz. Bu vatana ihanet edenleri, vatan ve millet düşmanlarını sevmeyiz. Vatanını sevmeyen canını verip şehit olur mu? İşte bu vatan sevgisidir.
Sevginin en güzeli sevgiye sebep olan vatanın ortadan kalkması ile devam eden sevgidir.
Bir kimse bir kimseyi güzelliği için seviyorsa, güzellik ortadan kalkınca sönen sevgi sevgi değildir.
Bir kimse bir kimseyi malından, mevkiinden dolayı seviyorsa, o mal, o mülk elden gidince o sevgi bitiyorsa, bu sahtekarlıktır. Bu sevgi değil, düşmanlıktır. Bunlar ibret alanadır, görene ve bilenedir.
SÜRECEK