YÜCE ALLAH’IN MERHAMET OKYANUSU
İLE ANA YÜREĞİNDEKİ SEVGİ DAMLACIĞI

Yüce Allah merhameti okyanus. İnsanlara ve canlılara bu verilen rahmet ve merhamet bir damladır. Bu bir damlanın da yüzde 99’u R.SAV.e, damlaların yüzde 1’i de diğer canlılara verilmiştir. Bu damlanın yüzde 1’inin çoğu da analık vasfı taşıyanlara verilmiştir.
R.SAV. efendimiz işte bir tavuk civcivini denizden bir damlanın yüzde 1’inin kendisine verilen şefkat ve merhameti ile korur ve sever.
R.SAV. bir harp dönüşü harpte esir alınan ve kucağındaki bebeğini kaybeden bir esire hanım görmüş. Feryadı gökleri deliyor. Acısı yürekleri yakıyor. Kucağından bebeğini almışlar. Çocuğunun acısı ile saçını başını yoluyor. Olaya muttali olan Allah resulü SAV. hadiseye el koyuyor ve bu kadının çocuğunun derhal bulunup anasına verilmesini emrediyor. Çocuk bulunup annesine veriliyor. Ana şefkatini, ana merhametini sergileyen bir manzara. Ananın çocuğu kucağına alıp ona sarılması, sel gibi gözyaşlarını akıtışı, R.SAV.i ve sahabileri de ağlatıyor. İşte o zaman R.SAV. konuya başlık yaptığımız hadisini irat buyuruyor. Bir ana ki yüce Allah’ın merhametinden canlılara verilen bir damladan kendisine taksimden düşeni ile evladını nasıl bağrına basıyor görüyorsunuz.
“Bir zerre merhametin sahibi ana evladına böyle sarılırsa, şefkat ve merhametine hudut çizilmeyen ulu Allah kulunu yakar mı?” buyuruyor ve iman ehli olanların cehennemde kalmayacağını, müminler için cehennemin bir istasyon gibi uğranılıp geçilecek bir yer olduğunu bildiriyor.
Hz. Kur’an’da da bu husus açıkça bildiriliyor. Şöyle ki;
Bakara Suresi 23 ve 24. ayetler ki, “Eğer kulumuz Hz. Muhammet S.AV.e indirdiklerimizden (Kur’an’dan) bir şüpheniz varsa, haydi onun bir benzerini, hatta bir suresini getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz ve Allah’tan başka herkes bir araya gelse, yardımlaşsa, böyle bir kitabı vücuda getiremezsiniz. Bunu asla yapamazsınız ve yapamayacaksınız. Yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennemden sakının ki, o cehennem, sırf kafirler, inançsızlar için hazırlanmıştır. Cennet te sırf müminler, inananlar için hazırlanmıştır.”
Bu inanç, (Amentüde sayılan Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine, öldükten sonra dirilmeye, hesap ve kitaba, Allah’tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed SAV.in son peygamber olduğuna) inanmaktır.
İşte bundan yoksun olarak ölenlere kafir (gerçeği inkar edenler) denir ki cehennem bunlar için yaratılmıştır. Ali İmran ayet 10 ve 112, cennet ise müminler içindir. Rabbinizin bağışına ve müminler –takva sahipleri- için hazırlanmış olan genişliği yerle gök arası kadar olan bir kişiye verilecek cennetin geniş olan cennete koşun. Onun için yarış edin. Ali İmran ayet 133 ve aynı mealde, hadid suresi 21. ayette de aynı ifadeler vardır.
Şimdi bu ayetleri anlatmamın sebebi Allah’ın rahmetinin sonsuzluğu ve inanan mümin kullarını herhangi bir sebeple affedip bağışlayacağını ve cennetine koyacağını beyan içindir. Elbette ki burada en önemli husus kul haklarıdır. Bu da müminlerin işledikleri hayırlarla karşılanacaktır. Yani, esas olan sarsılmaz, yıkılmaz, kale gibi sağlam imandır. Şimdi yüce Allah’ın bu sonsuz rahmetinin ayetlerle tezahürünü anlattıktan sonra ana yüreğinden fışkıran merhamete bir iki misal verelim.
SÜRECEK