Bu kadar öğütten sonra isteğinden vazgeçmeyen kişi, Hz. Musa’ya “Hiç olmazsa kapımda bulunan köpek ve kanatlıların tavuk ve horozların olsun lisanını öğretiver” dedi. Hz. Musa, “Peki, Allah’ın rahmeti ve himmeti ile sana köpeğinin ve horozunun dili öğretilecektir” dedi. Adam sevinerek evine koştu. Yolda giderken fırınların, lokantaların önlerindeki köpeklerin konuşmalarını anlamaya başladı. Bazen gülüyor, bazen de üzülüyordu. Kimi köpek, fırıncıya, aşçıya dua ederken, bazıları da beddua ediyorlar, aralarında konuşuyorlardı. Bu lisanı anlamasından dolayı çok seviniyor, yolda adamın bu acayip (gülme ve üzülme) hallerini görenler de ona gülüyor, kafayı sıyırmış diyorlardı.
Ertesi sabah, sabah kahvaltısı yapıldı. Hizmetçi sofradaki ekmek ve yemek kırıntılarını kümesin önündeki yere boşalttı, silkti. Adam da evin eşiğinde bakalım ne konuşacaklar diye dinliyordu. Sofradan düşen ekmek parçalarını tavuklar kapıştı ve horoza da bir parça düştü. Köpek buna içerledi, o parça ekmeği ben yemeliyim diye horoza çıkıştı. Son bir buğday tanesi, bir ot parçası yiyebilirsin ama ben ne yiyeyim. Benim hakkımı kaptın diye homurdandı. Horoz köpeğe dedi ki, Köpek kardeş, sen üzülme sabret bu ekmek kırıntıları seni doyurmaz.
Allah sana seni doyuracak başka bir rızık verecek. Ev sahibinin atı sakatlanacak, ev sahibi onu kesecek ve sizin önünüze serecek. Atın ölümü size bir bayram edeceksiniz diyor. Ev sahibi bu konuşmaları dinliyor ve sabahleyin ata birşey olmadan itina ile pazara çekti ve ilk müşteriye sattı. Güya zarardan kurtuldu. (Not: Kusurlu ve hasta bir hayvanı sağlam diye satmak haramdır) Horoz köpeğe karşı yalancı çıktı, utandı, sarardı kızardı. Ev sahibi işi gücü bıraktı devamlı horoz ve köpeğin konuşmalarını dinleyerek gününü geçiriyordu.
Bir müddet sonra sofra bezine ekmek ve yemek kırıntılarını koyup bir sabah yine tavukların önüne döktü. Tavuklar ve horoz ekmek ve yemek kırıntılarını hemen yeyip bitirdiler. Köpek, ey aldatıcı horoz, Allah’ın resulü “Allah bizi sabah namazına kaldırsın diye horozu yarattı” buyurmuş. Sen ise bu övgüye layık değilsin, sen yalancısın deyip açtı ağzını yumdu gözünü. Horoz köpeğe, köpek kardeş ben yalan söylemedim. Ağanın atı başka yerde sakatlandı. Sağ. Ağa onu sakatlanmadan önce sattı. Satmasaydı ben doğru olacaktım. Yarın katırı hastalanacak muhtemel ki ölecek. Onun eti ile bayram edersin. Ev sahibi ağa, bunu duydu ve katırı da götürdü sattı. Böylece Hz. Musa’nın öğrettiği ilmi kötüye kullanıyordu. Güya zarardan kurtuldu.
Aradan bir müddet geçti. Yine bir sabah horoz köpeğe bu sefer ağanın kölesi ölecek. Onun anısına ağa yemek verecek. İkramlar yapacak dedi.
Ağa köleyi de götürdü sattı. Kendi kendine iyi ki bunların dillerini bellemişim diye avunuyordu. Geçici olarak kölenin zararından da kurtuldu.
Ertesi gün köpek horoza bundan gayri sana asla inanmayacağım. İnsanların yalanı yalancısı meşhurdur ama hayvanların böylesine yalancısını görmedim dedi.
Aslında horoz yalan söylemiyor. Ağanın kendi lisanlarını bildiğini bilmediğinden olacağı açık konuşuyor. Onu da ev sahibi duyuyor ve güya zararı önlüyor.
Hadisi şerifte, “Sakın horoza sövmeyin, o insanları müminleri namaza kaldırır” buyurmuştur.
SÜRECEK