DÜNYA SEBEPLER DÜNYASIDIR, İNSANA
DÜŞEN SEBEPLERE SARILIP ÇALIŞMAKTIR

Şimdi bunun örneklerini sunalım. Hz. Mevlana, Mesnevi’sinin 10832-10888.bölümlerinde, R.SAV.in şu olayını anlatıyor.
Bir kölenin çölde Hz. Muhammed SAV.le buluşması. Kölenin su kabından suyu alıp R.SAV.in çoğaltması ve simsiyah kölenin bembeyaz, beyaz adam olması mucizesi...
R.SAV. efendimiz, sanıyorum ufak harp, Seriyyeden dönerlerken, kızgın ve sıcak bir çölde susuzluktan ölmek üzere olan bir kervana rastladılar. Kırbelerinde (su tulumu, su kabı) damla su kalmamıştı. Vakıa R.SAV.in yanında bulunan belki binlerce sahabinin de abdest alacak ve içecek suları kalmamıştı. Çöldeki kervanın ve ashabının susuzluğunu gören Hz. Muhammed SAV, develere baktı, susuzluktan dilleri sarkmış, insanlar bayılmış, “Allah dünyadaki bütün canlıların şefkat ve merhametini Hz. Muhammed’in ulu Allah’ın kendisine verdiği şefkat ve merhametinden onlara taksim etmiştir. Tavuk civcivini, inek danasını, koyun kuzusunu, ana evladını, Hz. Muhammed’in şefkatinden kendisine düşen taksimi nisbetinde sever, karışır. Yani canlıların bütün şefkat ve merhametinin toplamı R.SAV.in merhametinin yüzde biri kadardır. Bu veya buna benzer bir hadisi şerif vardır. Bu kadar büyük bir acıma hissine sahip olan Hz. Muhammed SAV.’in yolda kalmış susuzluktan ölmek üzere olan kervana çare olamaması düşünülmez. İşte bu durumda, R.SAV. sahabiden birkaç kişiyi yanına çağırıyor ve onlara “Şu tepenin arkasında bir köle ve bir tulum su var. O suyu efendisine götürüyor. Onu devesiyle birlikte bana getirin” buyuruyor.
Sahabiler (R.SAV.in dostlarına sahabi denir) kum tepesinin arkasına vardılar. Orada R.SAV.in dediği gibi bir deve üzerinde siyah bir köle, devede su tulumu yüklü, kabilesine, efendisine su götürüyor. Kölenin yanına vardılar. R.SAV.den söz ettiler. Fakat Resulüllahı bilemediği için onlara iltifat etmedi ve dinlemedi. Sahabiler R.SAV.i çok anlattılarsa da köle dinlemedi ve ben onun yanına bir karış bile gitmem diye diretti. Ama gücü yetmedi. Köleyi devesini çeke çeke R.SAV.in yanına kafilesine getirdiler. Köle haykırıyor, sahibinin kendisini cezalandıracağından korkuyordu. R.SAV. köleye şefkatle yaklaştı. Kölenin tulumunu eline aldı. Herkes gelsin, kırbelerini doldursun. Su ihtiyacını gidersin dedi. Yüzlerce insan - hayvan suyu içtiler. Kaplarını doldurdular. Cehenneme dönen çöl sanki cennet olmuştu. Kervandakiler de ihtiyaçlarını giderdiler.
Hz. Mevlana diyor ki; Kölenin tulumu bir perdedir, o kadar su ili Allah’ın fazlından kerem, cömertlik denizinden semadan akıyordu. İhtimal ki siyah köle gözünü göğe dikmiş, suyun gökten akışını görüyor ve ona bakıyordu. R.SAV. ashabına (Mevlana’nın dilinden) suyun asıl sahibinin Allah olduğunu, su yerden göğe buhar olarak çıkar, rahmet olarak toprağa döner. Bunun asıl kaynağı Allah’tır diyordu. Burada tulum sebeptir. Asıl sebep (müsebbibül esbab) sebeplerin sebebi Hz. Allah cc.hazretleridir.
Bakara Suresinde 60. ayette Hz. Musa’ya ümmeti olan Yahudileri, İsraillileri sulamak için mucize olarak kayadan suyun çıkarıldığını 12 pınar çeşmenin aktığını bildiriyor. Bu dünya sebepler dünyası olduğundan, sebebe sarılmak esastır. Herkes peygamber olamaz. Ama herkes sebebine sarılabilir. Onun için insana önemli olan mucizeler değil sebeplere sarılmak çalışmaktır.
R.SAV.in bu büyük su mucizesini gören halk son derece memnun ve mutlu oldular. Gönülleri de imanla doldu. Şek ve şüphe zail oldu.
SÜRECEK