Herkes ne olup bittiğini görüyor, duyuyor. Geçenlerde ünlü bir gazetecimiz de ‘Aynı şeyleri yazmaktan bıktık. Ama, toplumda bir duyarlılık, bir tepki yok. Artık insanın da eli yazmaya varmıyor’ demişti. Amatör bir ruhla da olsa biz de canımızdan çok sevdiğimiz ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için taşıdığımız endişeleri dile getirmeye çalışıyoruz. Ancak, durum pek değişmiyor.
Nedeni insanların taşıdıkları korku. Yazarsam beni hakaretten tutuklarlar. Gösteriye, protesto eylemine katılırsam hapse atarlar falan filan…
Çok şükür hemen her gün aklı başında bir insanı çıldırtacak olay etrafımızda cereyan ediyor. Ama bizde tık yok. Kime? Kimler sorumlu ise onlara.
Örneğin bugün 30 Mayıs 2016. Sırf bugünki basından televizyonlardan izlediğim birkaç durumu anlatayım. Kuşkusuz bunlar hepimizin gözleri önünde oluyor.
Berkin Elvan. Hani şu 15 yaşında 16 kilo ağırlığı ile hayata veda eden çocuk. Basında bununla ilgili bir tek Pelin Batu’nun tepkisini gördüm. Güya bir mizah dergisi. Bu kadar suçsuz günahsız ve hayatının henüz baharında kara toprağa giren bu masum yavruyu mizah konusu yaparak terörist muamelesi yapabiliyor. Herhalde mizah, espri anlayışlarında da ayrıştık.
Bu sabahın iç açıcı haberlerinden birisi daha: İki gazeteci. Karşılarında askerler dizilmiş, onları denetliyor. Yeter yeter yeter!...Çıldıracağım. Benim değerlerimle daha fazla alay etmeyin. Kimdir bu dünkü çocuk gazeteciler? Bu yetkiyi nereden almışlar? Ne olur birisi bunu açıklasın.
Televizyon Obama’nın veda konuşmalarından birisini gösteriyor. Büyük bir salon. Hıncahınç dolu. Obama alkışlanıyor. Herkse ayakta, ama durun ayakta olmayan, oturduğu yerden alkışlayanlar da var. Kimler bunlar? Yüksek yargı mensupları ve askerler.
Bir sonraki haber bizi gösteriyor. Birileri çay topluyor. Yandaştaylar da elpençe divan. Onlar da çay topluyor. Olmaz kardeşim olmaz. Bak ben kimseye hakaret etmiyorum ama benim değerlerimle bu denli alay edenlere isyan ediyorum. Suçlu muyum? E…gelin tutuklayın bari.
Daha söyleyecek çok şey var. Anayasa’ya, laikliğe inanmadığını açıkça beyan eden Meclis Başkanımız halen işine devam ediyor. Dün 19 Mayıs’ları kutlamamak için hasta olanlar, kıyı köşe kaçanlar, fetih kutlamalarında boy gösteriyor. Hani gösterin o da sonuçta bizim. Kendinizi Atatürk’le kıyaslamanıza artık istemesek de alıştık (Hiç tepki göstermediğimize göre, hukuk tabiriyle zımnen kabul) Ama durun biraz Fatih’in kişiliğinden ve hayatından ne kadar örnek alıyor ve kendinizi kıyaslıyorsunuz bilemem.! 21 yaşında 6 dil biliyor. Zamanına göre teknolojiyi öğrenmiş ve anlamış. Ne olur!... fazla sahiplenmeyin. Hani diyorsunuz ya Fatih sadece sizin %50’nin değil, biz %50’nin de gurur kaynağı ve değeri.
*
Bugün yazımı bir öyküyle bitireyim istedim:
Ördek ile kaz aynı mekanlarda otluyor; yakın yerlere yumurta yapıyorlarmış. Ördek bakmış ki, kazın yumurtası büyük. Neredeyse kendi yumurtasının iki katı. O da demiş, ben de 24 saatte bir yumurta yapıyoruz. Bundan sonra ne yapıp yapacağım ben de kaz gibi büyük yumurtlayacağım.
Çok yayılmış, çok dinlenmiş ama hepsi nafile. Derken bir gün gelmiş zavallı ördek kaz gibi yumurtlayacağım derken …………..dağıtmış.