Bugün, insanlığın ahlaken bozulması, hukuken çökmesi, hak ve adaletin yaşantımızdan silinmesi, özellikle de müslüman toplumların kardeşliğinin düşmanlığa dönüşmesinin ana sebebi, ferdi ve toplumsal çözülmenin köklü neden, insanlardaki vicdanlarda Allah korkusunun olmayışındandır. İnsanların çoğunun sorumsuz, haksız ve ahlak dışı davranışlarının kaynağı yine insanlarda Allah saygısının, Allah sevgisinin yani Allah korkusunun azlığı veya hiç yokluğundandır.

Çünkü, hiç kimse (afedersiniz) kusacağı yemeği yemez, kendisini zehirleyecek içecekleri içmez. Öyle değil mi? İşte bunun gibi insanlar özellikle de müslümanlar, inananlar, işledikleri günahların, hataların, Allah ve kul haklarını gasbetmelerinin, zulümlerin bir gün gelip kendilerinden sorulacağı, işlenen haksızlıkların suçların en ağır bir şekilde cezalarının verileceğine yürekten inansalar, bu günahları işlerler mi, bu haksızlıkları yaparlar mı, Allah’ın yasak ettiği haramlara bulaşırlar mı? Allah rızasının, Allah korkusunun kalplerden silinmesi, selin önündeki bentlerin yıkılınca, sellerin her şeyi silip süpürdüğü gibi kötülüklerin önündeki en büyük engel olan kalplerdeki Allah korkusu yok olunca insanlar hiçbir günahı işlemekte hiç bir haksızlığa düşmekte bir beis görmez ki, işte o zaman dünyada huzur namına hiçbir şey kalmaz. Dünyanın kanununu çıkarsan suçluları yüz kere ölüme mahkum etseler bir yararı olmaz. Çünkü her konunun bir boşluğu ve ondan kurtulmanın bir yolu olabilir. Ancak, hiçbir şey ulu Allah’ın nazarından, ilminden, bilgisinden kaçamaz. Onun için Allah korkusu insanları kötülüklerden koruyan ilahi bir zırh, toplumsal bir sigortadır.

Allah korkusu nedir?

Hiç kimsenin olmadığı yerlerde harama el uzattığımız bir anda bizleri o kötülükten koruyan içimizden bir iman sesi, ey hoca, kimse görmüyorsa Allah’ta mı görmüyor, görüyor. Kameraya alıyor. Elin, kolun, dilin, derin, saç tellerin bile sana şahitlik yapacak. Dünya ateşinden 70 derece daha yakıcı olan cehennemin korkunuç ateşine atılacak, şimdi zevkle işlediğin bu günahın cezasını çok acı, çok şiddetli bir şekilde çekeceksin diyerek bizi uyaran ilahi duygu, ilahi koruyucuya Allah sevgisi, Allah sevgisi, Allah saygısı, en sağlam imanın göstergesi olan Allah korkusu denr. Ölçü budur.

Kur’an’da Hadid suresi 4. ayette, mealen, o yüce Allah ki, (sizi her an gözetliyor) yere ineni, yere gireni, yerden çıkanı, göğe çıkanı, gökten ineni hep görüyor. Nerede olursanız olunuz (isterseniz yerin dibinde, isterseniz göğün en derinliğinde yüksekliğinde olursanız olunuz, Allah sizlerin bütün hareketlerini görüyor, biliyor, buyurulmuştur.

Yürekten inanan bir mümin bu durumda nasıl haksızlık yapar, nasıl sorumsuzca günah işler, harama el uzatır mı? Hayır.

Hz. Muhammed SAV.e Cebrail A.S. gelior. Resulüllaha, sahabenin huzurunda insan suretinde sorular soruyor. İmanla, ahiretle, dünya ile ilgili sorduğu suallere kendisi cevap veriyor. En sonunda ya Muhammed SAV. ihsan nedir diyor ve sorusuna kendisi cevap veriyor. İhsan Allah’a inandığın gibi, Allah seni görüyor gibi davranmandır. Allah ve ku hakkından korunmandır. Zira sen Allah’ı göremiyorsan da o ulu Allah seni bir an bile yalnız bırakmadan yanında seni görüyor, buyurdular. Sonra R.SAV. efendimiz ashabına bu gelen Cebrail’di. Size dininizi öğretmek, davranışlarınızın nasıl olacağını bildirmek için geldiler, diye buyurmuştur.

Sahabyi kiram tam bu anlayışla yaşamışlardır. Bizler inandığımız gibi Allah korkusu yaşayabilirsek caddelerde kurt kuzu ile beraber yürürlerdi. Bir kimse Allah korkusu yoksa herkesin sırtına bir polis, jandarma bekçi sarsan yine onu kötülük işlemekten alıkoyamazsınız. Onun için Allah korkusu, Allah zırhıdır.

Herkes bu zırha bürünmeli ve bütün şaytani işlerden korunmalıdır. Çünkü Allah bize şah damarımızdan daha yakındır bizi gözlüyor ve izliyor.

Allah korkulu insanların sayıları toplumlarda çoğalırsa o topulmlarda huzur, güven, emniyet, barış ve mutluluk olur. Ne zaman kötüler iyilere üstünlük sağlarlarsa o zaman toplumda Allah korkusu yok demektir ki, toplum fertlerini birbirlerine bağlayan bağlar kopar. Allah’a isyanla tüketilen ömürler dünyada huzur bulamazlar. Bu paslı ömürleri, paslı demiri ateşin temizlediği gibi ancak cehennem ateşi temizler. (Tabiki tevbe ve pişmanlık kapısı her zaman açıktır.)

Allah’a kul olanın, R.SAV.e hakiki ümmet olan müminin önüne ulu Allah bütün nimetlerini serer. Ama şükür ister. Kur’an’da birçok ayet bunu bildirmektedir. “Ulu Allah gökte, yerde ve ikisinin arasında ne varsa hepsini sizin için yarattı ve sizin emrinize verdi. Sakın onları Allah’a isyan yolunda kullanmayın. Unutmayın ki, her nimetin bir külfeti vardır, her sorunun bir cevabı vardır ve nerede olursanız olunuz, Alah sizinle beraberdir, sizi gözetliyor, unutmayınız.Allah kendisinden korkan ve ona isyan etmeyen, bu imanla ahirete göçen müminlere bir değil iki cennet verecektir. Bu büyük ihsanın ilahi nimetin yüceliğini kavrayınız ve ona kavuşmanın gayreti içinde olunuz.

Allah’ın rahmeti, bereketi, af ve mağfireti üzerinize ve üzerimize olsun. Cuma’nız mübarek olsun, eviniz huzurla dolsun, kalbiniz nur olsun. Amin.