Yani Muhammed Ali... Yani "kölelik ismim" dediği Cassius Mancellus Clay Jr.
17 Ocak 1942'de Amerika'nın ırkçılığı yüksek olan Kentucky eyaletinin Louisville kentinde doğdu, 3 Haziran 2016 Cuma günü öldü.
Babası sokak lambalarını boyayan bir boyacı, annesi temizlik yapan bir işçi idi...
Afro-Amerikan kimlikli bu büyük boksörün cenazesi, olağanüstü bir sevgi seliyle 10 Haziran 2016 Cuma günü, çiçeklerle ve "Ali, Ali, Ali..." çığlıkları eşliğinde görkemli bir törenle kaldırıldı.
Peki, ne idi Muhammed Ali'ye gösterilen bu sevgi? Neden bu "Ali, Ali..." çığlıkları? Ve de neden bu olağanüstü görkem?
***
-Çünkü o, Afrika'dan köle olarak getirilen siyah Müslümanların, Kunta Kinte'lerin beyaz efendilere indirilen yumruğu olmuştu.
-Çünkü o, Martin Luther King'in, Malcolm X'in hayatlarıyla verdikleri kavgayı, Nelson Mandela'nın 25 yıl cezaevinde yatarak verdiği kavgayı, yani siyah ırkın özgürlük kavgasını boks ringlerinde yumruklarıyla vermişti.
Evet, boks dünyasının büyük sporcuları da siyah idi. Ama onlar yalnız bir boksör idi, yalnız bir sporcu idi. Oysaki o, yani Muhammed Ali bir boksör olmanın ötesinde bir boyun eğmemenin, bir başkaldırının ete kemiğe bürünmüş ifadesi idi.
-Onun her yumruğu, teninin rengi ile siyahların, dininin rengiyle Müslümanların yumruğu olmuştu.
-Onun her yumruğu, teninin ve dininin rengiyle Amerika'daki siyah Müslümanların haykıran vicdanı olmuştu.
***
Ve o, Vietnam savaşına gitmeyi reddetmişti.
"Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım" demişti.
"Hiçbir Vietnamlı yolda yürürken arkamdan 'Pis Zenci' diye bağırmadı!" demişti.
"Evimden 10 bin mil ötede, beyaz efendilerin dünya hakimiyeti devam etsin diye bir başka yoksul ulusun katledilmesine, yakılmasına destek vermeyeceğim" demişti.
Bunun için 5 yıl hapis cezası 10 bin dolar para cezası almıştı. Ve 1967'de bunun için lisansı ve pasaportu elinden alınmıştı.
Ama o beyaz efendilere boyun eğmemişti.
İşte o, bu nedenle dünya halklarının gönül sevgisini kazanmıştı.
***
Ve o, yani Muhammed Ali:
12 Yaşında boksla tanışmış, 18 yaşında iken 1960'ta Roma'da Dünya hafif sıklet boks şampiyonu olmuştu.
Amerika'da gittiği bir lokantada, "burada siyahlara servis yapılmıyor" denilince aldığı altın madalyasını Ohio Nehri'ne atmıştı.
1964 yılında 22 yaşındayken, Dünya ağır sıklet boks şampiyonu olmuş, bu zaferden sonra İslam dinini kabul etmiş ve Muhammed Ali adını almıştı.
Dünya şampiyonluğunda; 61 maçta 56 galibiyet, 5 mağlubiyet almış, her maçı sabahlara kadar izlenmiş, kazanması için adeta dualar edilmişti.
1964, 1974, 1978 yıllarında olmak üzere dünya ağır sıklet boks şampiyonluğunu 3 kez kazanmış, bu unvanı rakipleri karşısında 19 kez korumuştu.
***
Ve de öyle ki:
-O, artık kendinden öte bir kimlik olmuştu.
-O, mazlum coğrafyaların moral kaynağı olmuştu.
-Ve de o, İslam dünyasının gözünde ve gönlünde sanki bir Ebû Müslim, Türk halkının gözünde ve gönlünde sanki bir Battal Gazi idi.
-Ve mazlum ulusların gönlünde günümüzün bir Spartaküs'ü, sanki bir Herkül'ü idi.
***
İşte bugün, özellikle ondan faydalanmak isteyen siyasi liderler bilmeli ki:
-Onun yumrukları ırkçılığa, ayrımcılığa karşı vurulan bir darbe idi.
-Onun attığı her yumruk; ötekileştirilmiş, aşağılanmış, ezilmiş kimliklerin adalet, eşitlik ve özgürlük isteyen sesiydi.
Ve daha da önemlisi, o bir Müslümandı ama Müslümanlıktan beslenen biri değildi.