AKP iktidar olduğu ilk dönemlerde pek çok açılım yaptı, en başta Alevi ve Kürt açılımı gibi. Fakat hiç birinde de samimi olmadığı için, hepsi de fiyasko ile sonuçlandı.

Hatta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de “Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını biz çözeriz” demesi üzerine o dönem de açılım cephesi sözde, iyiden iyiye büyümüş gözüküyordu. Geçen zaman gösterdi ki AKP iktidarı Alevilerin kazanılmış haklarına göz dikmesin de, açılımı kendinde kalsın demek zorunda kalmıştık. Gerçekte de cumhuriyet rejiminin laiklik ilkesi gereği ülkeye en büyük yararı dinsel özgürlüklerdir.

Örneğin laik anlayış gereği okullarda din dersi özgürlüğü vardı, 12 Eylül diktatörlüğü, din derslerini zorunlu olarak dayattı. Sözde 12 Eylül rejiminin “uygulamalarına karşı” olduğunu söyleyen AKP iktidarı zorunlu din dersi okutulmasının kaldırılması için en ufak çaba göstermedi. Üstelik de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına karşılık…Bazı Alevi aileler 12 Eylül’ün faşizan uygulamalarına karşı tüm davaları kazandılar. Türkiye bu davalara karşı milyonlarca lira tazminat ödüyor, 12 Eylül yasalarına el sürmüyor.

Önümüzde ülkemizde genel seçimler var. AKP Genel Başkanı, AKP’li Cumhurbaşkanı, Sayın Kılıçdaroğlu’nun olası Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı, şimdilik işi garantiye almaya, Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği üzerinden bir politika yürütmeye çalışıyor. Daha açığı Türkiye siyaseti, ortaçağın karanlık siyasetinin sarmalında, debelenip duruyor. Aslında daha önce de az söz söylemedi. Sanıyor ki Alevi olmak bir özür. Aleviliği işleyerek, seçim kazanma ham hayalleri peşinde. Ne var ki ülkemiz insanı, büyük çoğunlukla bu ilkel düşünceyi aşalı çok oldu. Araştırmalara göre halkın yüzde 86’sı seçeceği kişinin etnik kimliğine bakmayacağını söylüyor.

Bakalım AKP Genel Başkanı, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini kaç defa gündeme getirmiş, geçmişte.

30 Nisan 2011 Muş mitingi; “Biliyoruz ki Kılıçdaroğlu Alevilik kültürü ile yetişmiş bir insandır”

4 Mayıs 2011 Kastamonu Mitingi; “Alevilik kültüründen yetişmiştir, hani Alevilik var da kendisinde”

5 Mayıs 2011 Amasya Mitingi; “Malum Alevilik kültüründendir kendisi, Alevilik var da kendisinde”

8 Mayıs 2011 Kahramanmaraş Mitingi; “Herhalde Alevi olduğuna göre bunları iyi bilir”

10 Mayıs 2011 Afyon Mitingi; “Bu beyefendi Alevilik kültürünü de bilir, Alevi diyorlar onun için”

13 Mayıs 2011 Denizli Mitingi; “Hacı Bektaşi Veli’nin tavsiyesini ilettim, Alevilik kültüründen ya, rahatsız olmuş”

18 Mayıs 2011 Malatya Mitingi; “Kılıçdaroğlu hani sen Aleviydin, Alevilik kültüründen geliyordun”.

Elbette bu mitinglerin çoğunda radikal İslamcı gruplar buralarda Aleviliği yuhalıyor. AKP genel başkanı susun bile demiyor. Anlaşılan içi gıdıklanarak izlediğine göre, bir Alevi - Sünni geriliminin yaratılmasından medet umuyor. Türkiye halkı bu oyuna gelmez. Biz bu filmleri çok izledik.

Araştırmaların gösterdiğine göre ülkemiz insanının yaklaşık yüzde 90’ı Alevi - Sünni ilkel düşüncesini aşmıştır. Ülkesi için yararlı olanla, yararsız olanı, kendini düşünenle toplumu düşünenleri ayıracak olgunluğa erişmiştir.

İktidarın tedirginliği, toplumun bu bilince yaşayarak erişmiş olmasıdır. Her inancın kendine özgü saygınlığı vardır. Israrla üzerinde durulan Alevilik ise utanılacak ve özürlü bir inanç sistemi değildir.

Bu seçimlerin belirleyici etkeni, kişilerin etnik, dinsel doğuştan gelen kimlikleri değil, Cumhuriyetin değerleri, kazanımları, toplumsal birleştiricilik, yurtseverlik işin ehli olmak gibi değerler olacaktır.