Türkiye’de 2020 verilerine göre 89 bin 445 cami var. İbadethane sayılıyor ve hepsinin elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri devlet tarafından karşılanıyor.

Türkiye’de 2019 verilerine göre 398 kilise, 38 sinagog, 3 havra var. İbadethane sayılıyor ve hepsinin elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri devlet tarafından karşılanıyor.

Türkiye’de 2013 verilerine göre 937 cem evi var. İbadethane sayılmıyor ve elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri devlet tarafından karşılanmıyor.

Türkiye’de 25 milyonu aşkın alevi yurttaş yaşıyor. Yaklaşık ülke nüfusunun üçte biri, cem evlerini ibadethane sayıyorlar, dinsel gereksinimlerini burada gideriyorlar. Cemlerini burada yapıyor, cenazelerini buradan kaldırıyorlar. “Eline, beline, diline” sahip olmayı “Edebi, erkanı” burada öğreniyorlar. “Doğru yola gelmenin” asilliği, “Yoldan çıkmanın” ayıp ve utancı burada öğretiliyor. Yoldan çıkan ise “Düşkün” sayılıyor. Düşkün olan cem evinin kapısından içeri giremiyor. Yani bir cani, ırz düşkünü, tecavüzcü, yalancı, yetim hakkı yiyen, hırsız... gibi kimseler “Düşkündür”. Yola giden ile yoldan çıkan aynı anda, aynı yerde alevi inancına göre saf tutamaz.

Cemevlerinde aşevleri vardır. Yoksul ve çaresizler burada doyurulur. Saz çalınır, dinlenir, deyişler söylenir. Müziğin, çalıp çağırmanın ayıp, günah sayıldığı, şeytan icadı sayıldığı dönemlerde, aksine cemevlerinde yüz yıllardır, saz çalınır, deyişler okunur. Kadın, erkek eşittir, semah birlikte dönülür.

Hacı Bektaşi Veli’ye sormuşlar; “Bu kadıncık ana eşiniz mi? Eşim değil, eşitimdir” Diye yanıt vermiştir.

Cemevlerinde Türkçe konuşulur. Sazıyla, sözüyle yüz yıllardır Türk Dilini yaşatan, geliştiren hiçbir dilin etkisinde kalmadan bugünlere getiren alevi halk ozanlarıdır, Türkmenlerdir. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Fuzuli, Nesimi, Aşık Veysel, Aşık Mahsuni Şerif... olmadan bir Türk Kültürü yarımdır, yavandır. Yılmaz Güney’siz, Kemal Sunal’sız...Türk sinemasında gülemezsin, düşünemezsin, dik duramazsın.

Türkiye’de aleviler, askere gider, gerekirse şehit olur, vergisini verir, oyunu kullanır. Ülke çıkarları ve yurt sevgisi en üst düzeydedir.

Ülkemizde Osmanlı Torunu olmakla övünenler, Osmanlı’cılık oynayanlar bir düşünseler, “Osmanlı’nın anası Şeyh Edebali’nin kızı Malhun Sultan aleviydi. Osman Gazinin Eşi ve Orhan Gazi’nin annesi alevi. Ahi Evran kurduğu ahilik sistemi ile Osmanlı’nın ekonomik düzenini dizayn etmişti. Osmanlı askeri düzeninde Yeniçerilerin varlığı yadsınabilir mi? Yeniceriler Bektaşi idi. 94. Alayın başında “Mürşit” alevi babasıdır. O ölünce yenisi Hacı Bektaş’tan gönderiliyordu” (Bekir Coskun’un açıklamalarına göre.)

Aleviler Cumhuriyetin kuruluşunda ve bu günlere gelmesinde de en önemli etkendir. Mustafa Kemal Atatürk Sivas, Erzurum Kongreleri dönüşünde, Kırşehir’de Hacı Bektaş Dergahına uğramış, Anadolu Alevilerinin eksiksiz destek verdiğini görmekten, memnun kalmıştır. Hasan İzzettin Dinamo’nun Kutsal İsyan Kitabındaki açıklamalara göre “Osmanlı sadrazamları gelirken, eşikten dışarı adımını atmayan, eşiğinde sadrazamlara el etek öptüren Cemalettin Efendi, Mustafa Kemal’in geldiğini duyunca, daha köyün girişinde karşılamış, tüm alevilerin desteğini belirtmiştir.”

Mustafa Kemal Hacı Bektaş’da bir gece kalmış gösterilen misafirperverlikten çok mutlu ayrılmıştır.

Ülkenin kader, kıvanç ve tasasında yeri olan alevilerin, ibadet yerleri cemevleridir. Mahkeme ve yargıtay kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kararları ortada olduğu halde, cem evleri ibadethane sayılmıyor. Tüm ibadethanelere tanınan giderlerin karşılanması cemevlerine uygulanmıyor.

Diyanetin bütcesi bütün bakanlılklardan fazladır. Yüzbinleri bulan din görevlisinin ücreti bu bütçeden karşılanırken, alevilerin cemevlerine bir kuruş verilmiyor. Alevilerin cumhuriyet kurulalı, ülkeye hiçbir maddi yükleri olmadı.

Yüzyıllardır süregelen bu ayrım son bulmalı, cemevleri de ibadethane olarak tanınmalı, tüm giderleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Eşit yurttaş olmak ve bunu istemekten daha doğal, daha masumca istek ne olabilir?