Hükümetin komşularla sıfır sorun politikası gibi, Kürt açılımı ve Alevi açılımı adı altında yürütmeye çalıştığı politikalar da adeta iflas etti. Bu yazıda kuşkusuz bunların hepsine birden değinecek değilim. Ama kısaca söylemek gerekirse, komşularla sıfır sorun ve en günceli Suriye sorunu pek iç açıcı görünmüyor. Televizyonda malum yandaş medya mensubu bir gazeteci “Efendim muhalefette yanlış bir dış politika algısı var” diyor. Biz mi göremiyoruz veya yanlış görüyoruz. Onlar hangi gözlükle bakıyorlar ve son derece iyimser bakıyorlar anlayamıyorum. Yoksa hangi gözlükle bakıyorlarsa o gözlüğü bize versinler. Biz de o gözlükten bakalım.

Rahmetli Ecevit sağ değil ki, Türk dış politikasına uygun Suriye sorununu yorumlasın, yol göstersin. Sağlığında Irak konusunda bar bar bağırmıştı. Amerika Kuzey Irak’ta tampon bir bölge oluşturuyor. Bu bizim güvenliğimizi çok olumsuz etkileyecek demişti. Biz Amerika’yı tuttuk. Saddam’ı geriye ittik. Kuzey Irak o gün bu gündür, resmen olmasa da fiilen Kürtlerin. Şimdi Suriye’nin kuzeyini de buna eklersek alın size komşu Kürt Devleti. Sonra Türkiye ve İran’daki bölünmeler. Böylece büyük Kürdistan tamam. Vallahi benim etim ne budum ne? Ben böyle söylüyorsam hadi pek ciddiye almayın da yılların duayen gazetecisi Birand ağabeyimiz de bunu söylüyor. Yoksa durup dururken o, ağabeylerini niye kızdırsın ki.

Bir çıkmaz sokak da Alevi açılımı. Hükümetin bu konuda da tavrı net değil. İnsanlar bar bar bağırıyorlar. “Camiler, Sünni Müslümanların ibadet yeridir. Bizim ibadethanemiz Cemevleri’dir. Camide yapılan ibadetten de ayrı bir ibadettir.” diyorlar ama dinleyen yok. Fetva makamı (!) Diyanete soruyorlar. O da “islamda ibadethane camidir”  diyor. Yargıtaydan da kararı çıkardın mı oldu bitti. Hani AKP’nin inançlar konusundaki hassasiyeti. Başörtüsü ile Sünni inanç için sonuna kadar özgürlük. Ama, onun dışındakilere hayır. Özellikle de Aleviliğe karşı. Osmanlıda da bu hep böyle olmuştur. Alevi- Bektaşi inancına sahip insanlar hep takip edilmiştir. Ramazan geldi oruç tutar mı? Cuma ezanı okunuyor camiye gelir mi? Bunun dışında birçok azınlıkla ilgilenmiyordu. Sözgelimi şu bizim mahalledeki Ermeni Kirkor. Herkes bilir ki, Kirkor oruç da tutmaz namaz da kılmaz. Kimse de ona neden diye sormaz. Ama, iki ev ilerideki Alevi Rıza Baba gözetim altındadır. Gece sahurda ışıkları yandı mı yanmadı mı? Cumalara gelir mi gelmez mi? Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Birbirimiz aldatmayalım. Sahi şu Bektaşi fıkralarına gülersiniz de bir çok fıkrada Bektaşi Dedesinin hep kadıdan dayak yediğini görürsünüz. Sebebi de ya oruçtur, ya namazdır.

Artık, Alevi kardeşlerimize de inançlarını istedikleri gibi yaşama hakkını vermenin zamanı geldi.