Basında ve tüm söylemlerde "akil adamlar" diye ifade edildi. Ama doğrusu, "akil insanlar" idi. Çünkü "adam" sözü, bizde erkek için kullanılan bir terimdir.

Sonuçta günlerdir konuşulan "akil insanlar" belirlendi. Bölgelere göre listeler yapıldı. Başbakanla tanışıldı. Bilgilendirme toplantısı da yapıldı. Herhalde en kısa zamanda çalışmalar başlar gibi.

Ancak bu liste, pek de kabul görmedi. İçe de sinmedi. İçlerinde, kuşkusuz her kesimden onaylanacak kişiler vardır. Ama meclisten bir komisyon yerine iktidar tarafından seçilmiş oluşu, bu oluşumu baştan sulandırır oldu.

Nitekim hem siyasette hem basında büyük ölçüde eleştirildi. Yandaş kişiler denildi. İktidarın resmi olmayan sözcüleri denildi.

Eleştiriler büyük ölçüde haklı olmakla birlikte, şu soruları da bir soralım dedik.

-Uğur Mumcu'nun dediği gibi "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunan" bu ülkede,

-30 yıldır akan kanın siyasi malzeme yapıldığı,

-Toplumun büyük ölçüde yarıldığı,

-Akil bir grup oluştururken bile, yandaş oluşturulduğu bu ülkede, "akil insan" olur mu ya da olabilir mi diye sorduk kendimize.

Ve de herhalde olsa bile, olamaz dedik beyler. Çünkü:

-Etnik kimliği farklı ise, dinlemez bu toplum.

-İnanç kimliği farklı ise, yine dinlemez bu toplum.

-Üstün kimlik zihniyeti vardır bu toplumda beyler.

-Ülkedeki çirkin savaş "dursun" derken bile, "vursun" diyen derin bir anlayış girmiştir bu toplumun siyasetine.

-Bu toplum asla sivil düşünceye alışmamış, sivil yönetilmeye alıştırılmamış, sivil elbiseyi sivillik sanmış bir toplum.

-Bu toplum, anayasasını bile sürekli silah zoruyla değiştirebilmiş bir toplum.

-Bu toplumda karşı siyasi partiye oy verenler suçlanmış, hakaret edilmiş, göbeğini kaşıyanlar, bidon kafalılar denilmiştir.

-Yani, siyasal hoşgörü yoktur bu toplumda beyler.

-Yazarların ve şairlerin, türkülerin ve şarkıların bile paylaşıldığı bu toplumda,

-Siyasi kimliklerin neredeyse genetik özellik taşıdığı, ya da verasetle geçtiği bu toplumda "akil insan" olabilir mi beyler?

Her Salı günü siyasetin kılıçları çektiği, bıçakları bilediği bu toplumda,

-Birbirini vatan haini olarak suçlayan, halkı kışkırtan bir dille konuşan siyasetin olduğu bu toplumda,

-Futbol fanatiklerinin bile siyasi fanatiklerden daha edepli erkânlı olduğu bu toplumda "akil insan" olur mu? Ya da olabilir mi beyler?

Öyle bir siyasi refleks oluşturulmuş ki:

Karşısındakine en sivri dille hakaret, muteberlik ölçüsü olmuş bir toplum.

Ve bu tavır, siyasi söylemlerle belleklere ve beyinlere kazınmış bir toplum.

İktidarın attığı her adımı, her söylemi ülkeyi bölen; muhalefetin attığı her adımı, her söylemi engelleyen olarak gören bir toplum.

30 yıldır akan kanın durmasına, durduran bir çözüme evet diyecek bir anlayışın, zihinlerden silindiği bir toplum.

30 yıldır akan kanla beslenmiş, tüm siyasi söylemlerde kin ve nefret duygusuyla doldurulmuş bir toplum.

Hiçbir zaman birlikte yaşama koşullarının tartışılmadığı, bu tartışmaya alıştırılmadığı bir toplum.

Evet beyler, bu toplumda "akil insan" olmaz! Olsa da dinlemez bu toplum. Gelelim bu "akil insanlar" listesinin oluşumuna:

Gazetelerden alınan 27 kişinin büyük ölçüde iktidar yanlısı yazarlar olduğu bellidir.

Hele de yazdığı yazılardan, siyasal eğilimleri zaten bellidir. Ne kadar olumlu çalışma yapsalar da olumlu karşılanamayacağı bellidir.

Ayrıca seçilen 63 kişiden büyük çoğunluğun, iktidar yanlısı olduğu da bellidir.

Yapacakları çalışmada, iktidarın sivil sözcüleri olarak görüneceği de bellidir.

Kaldı ki bu 63 kişi, iktidar karşıtı cepheden de olsa ikna edilmesi gerekenler tarafından kabul görmeyecekleri de bellidir.

Kullanacakları konu "barış"tır ama dinleyici böyle anlamayacaktır. Yani bu kişilerin işinin çok zor olduğu da bellidir.

90 yıldır cumhuriyetin, 30 yıldır siyasetin çözemediği ya da çözmediği sorunun, "akil insanlar'la çözülemeyeceği de bellidir.

Çünkü bu sorun, iki aşiretin barıştırılması sorunu değildir; ülkenin bölünme riskini içinde taşıyan milli bir sorundur beyler.

Oysaki, öncelikli yapılması gereken siyasi bir mutabakatın sağlanması idi.