Akil insanlar komisyonları çalışmalarına başladı. Bu komisyonlarda görev alanların nitelikleri ve geçmişleri tartışılabilir. Ama, yine de işin başında barış, huzur ve kardeşlikten bahsediliyorsa buna ne denir? Yıllardan bu yana kan akarken de hep içimiz yanmadı mı? Bu ülkeyi birlikte kurtardık. Birlikte huzur içinde yaşasak diye feryat etmedik mi? Bu ülkede anaların ağlamasını isteyenler kimler?

 

Yıllarca Türk’ün Türk’ten başka dostu yok dedik. Bunu söylerken Türk kavramına etnik bir mana mı yükledik? Cumhuriyet ile birlikte Hitlervari, “Türk olan şudur, kafatası ölçüleri budur” mu denildi? Hayır.

 

Akil insanlar komisyonu üyesi ünlü oyuncu Lale Mansur’un şu açıklamaları içimi kararttı doğrusu. Çözüm sürecinin başında hemen “Türkler Kürtlerle eşitlik istemiyor. Bu güne kadar ayrıcalıklı olan hep Türkler’di. Bu ayrıcalığı paylaşmak veya Kürtlerle aynı statüye gelmek istemiyorlar. Geçenlerde CHP’li bir vekil (Birgül Ayman Güler) ben kabul etmiyorum diyor. Tabii ki bunu anlıyorum. Bütün ayrıcalıklar sizdeydi. Bunu da paylaşmak istemiyorlar. Anlıyorum bunu. Türkler Kürtlerle eşit meşit olmak istemiyor”

 

Sürecin başında akil insan dediğiniz birisi böyle söylerse barışı, dostluğu ve kardeşliği nasıl tesis edeceğiz? Olayın başında siz-biz diye sınır koymuşuz.

 

Bunları okurken ve yazarken belleğimden çok insanlar geldi geçti. Yahu Allah aşkına böyle saçmalıklar olur mu? Kendini Türk kabul edenle Kürt, Çerkez veya Laz kabul eden insanlar arasında olmadık bir set koymak kime, neye yarar sağlar?

 

Çocukluğumda Mardin gibi, etnik ve dini zenginlikleri olan bir şehirde büyüdüm. İlkokul beşte sıra arkadaşım bir Süryani çocuğu idi. Bir simidi birlikte paylaşırdık. Başarılarımızda birlikte sevinir, başarısızlıklarımıza birlikte üzülürdük. Orada Kürt kökenli de vardı. Arap kökenli de. Çeçen kökenli de.

 

Süryani arkadaşım daha üst bir sosyo-ekonomik aileden geliyordu. Ailesi aldı İstanbul’a götürdü. Daha iyi okullarda okudu. Daha iyi bir üniversite bitirdi. Ben güya (bunu söylemek bile yersiz ama) Türk kökenliyim diyorum. Çünkü dedem şu, anne annem bu diyemediğim için böyle kabul ediyorum. Belki birkaç göbek öte gidebilsek, benim de bir tarafım Laz, bir tarafım Kürt veya Çerkez çıkabilir. Çıkabilir diyorum. Zira, Anadolu mozaik insanlar topluluğu. Ama buna neden gerek duyayım ki. Böyle olmam bana ne dezavantaj veya ne avantaj sağlar ki?

 

Arap kökenli arkadaşım Abdulkadir. 1960’lı yıllarda Mardin’de herkes Arapça veya Kürtçe konuşurdu. Ben de Arapça’yı öğrenmiştim. Soğuk günlerde okul yolunda hemen çantamı elimden alır. Hem kendi çantasını hem benim çantamı taşırdı. Bana göre iri kıyım bir çocuktu. Okuldan sonra evlerine gider annesinin yaptığı çiğ köfteleri, içli köfteleri yerdik. Beni kendi çocuklarından asla ayırmazlardı. Başka bir gün de -şimdi düşünüyorum da- Kürt kökenli bir arkadaşımızın evinde olurduk. Ben içlerinde Orta Anadolu kökenli birisi olarak bana nasıl yakınlık gösterirlerdi. Yemez yedirirlerdi.

 

Hayata atıldık. Ülkeyi yöneten insanlarımızın kökenleri ne diye düşünmedik. Oysa baktık ki, bugün hala saygı duyduğum Özal bir Kürt annenin çocuğuymuş. Yine çok takdir ettiğim Ecevit, baba tarafından Kürt olduğunu söylemişti. Benim sevgimde asla bir değişiklik olmadı. Burada saymaya kalkmanın bile densizlik olacağını düşündüğüm için fazla uzatmıyorum. Bu ülkeye hizmet etmiş nice Başbakanlar, Bakanlar, üst düzey Subaylar ve bürokrat var ki. Araştırdığınızda Kürt’ü de var, Lazı da var, Çerkezi de…var.

 

Hepimizin ortak kaderi fakirlik idi. Hepimiz de dişimizle tırnağımızla çalışarak bir yerlere geldik. Kimse de bana bu ülkenin has vatandaşısın, sen ayrıcalıklısın demedi. Bunları nereden çıkardık? Ayrışmadan medet umacağımıza birleşmeyi, bir olmayı öne çıkaralım. Bu ülke hepimize yeter. İhtilal dönemlerinde yanlışlıklar olmuşsa onlara birlikte lanet okuyalım.

 

Korkum bu işin sonunda Yugoslavya gibi bölünmemiz. İşte o zaman hepimiz için felaket olur. Bizi küçük lokmalara bölerlerse bundan emperyalist güçler kazançlı çıkar.

 

Akil insanlar lütfen farklılıklarımızı koruyarak, birlikte yaşamayı anlatın. Bölünmek kolay. Ama sonu kime ne fayda sağlar? Bunu anlatın.