Sürekli yapamasam da zaman zaman yürüyüşe çıkarım ve doğayla baş başa kendimi sorgulama ve gelişmeleri düşünüp yorumlama fırsatım olur. Eve dönüşümde, bedensel ve ruhsal yönden huzurla dolarım. Çünkü hem beden sağlığı yönünden yararlı bir şey yapmış, hem de zihinsel olarak birçok sorunu çözüp beynimi yeni bilgilere açmışımdır.

Geçenlerde gene böyle bir zaman diliminde hem yürüyüp hem de düşünürken, ister istemez biraz önümde benim gibi yürüyüşe gelen 3-4 kişilik bir grubun konuştuklarına kulak misafiri olmak durumunda kaldım. Güncel olayları konuşuyorlardı ve iktidar yanlısı olduğu her sözünden belli birisi aynen şunları söylüyordu:

-“Göreceksiniz; Reis, Kanal İstanbul’u bitirince 1(bir) dolar, 1(bir) TL’ye düşecek.”

Yanındaki ekip arkadaşlarından cılız bazı itirazlar yükseldi ama adam söylediklerinden öyle emindi ki, ısrarla hepsini bastırıp susmak zorunda bıraktı. Söyledikleri belli kanallarda söylenenlerle kelimesi kelimesine aynı olan sözcüklerdi. Akşam dersine iyi çalışarak bunları ezberlemiş, şimdi de bülbül gibi şakıyor, diğerlerine de ödevlerini doğru yapmadıkları için bir tür ceza veriyordu.

Birden bazı insanlarla niçin tartışılamayacağını o anda anladım. Bu kişiye ne söyleyip de fikrini değiştirebilir ve bunun böyle olmadığına ikna edebilirdiniz ki! O dersini çok sağlam yerden almış ve bunu yeterli görüp bilgi girişi musluğunu kapatmıştı. Onun için tek ve mutlak doğru, inandığı kişinin ağzından çıkanlardı. Beyninin öğrenme kapısı sadece tek bir kişiye açıktı; siz bunlara tek bir harf bile ekleyemezdiniz. Yeri ve zamanı geldiğinde o musluğu açıp ezberlediklerini papağan misali söyleyecek ama söylediklerinin anlamını ve mantığını yine bir papağan gibi hiç düşünmeyecekti.

Ben bunları düşünürken, aklıma söylenenlere tam da uyan şu kısa öykü geldi.

Adamın biri, akıl hastanesinde görev yapan tanıdık bir doktorla sohbet ederken, merak ettiği için sorar:

-"Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağına nasıl karar veriyorsunuz?" Doktor;

-"Önce bir küvetin tıpasını kapatıp su ile dolduruyoruz. Sonra da kişiye bir kaşık, bir fincan ve bir kova vererek küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.” der.

Sonra da adama dönerek:

-“Sahi, siz ne yapardınız?" sorusunu yöneltir.

NOT: Bu soruya lütfen sizler de yanıt veriniz.

Adam, kendinden gayet emin bir şekilde;

-"Ooo anladım! Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan daha büyük olduğu için boşaltma işlemi kısa sürer." deyince, doktor gülümseyerek şu yanıtı verir:

-"Yanılıyorsun dostum, kişi normal bir insansa küvetin tıpasını çeker."

SONUÇ: Akıl dediğin, sadece bize sunulanlara bağımlı kalmayıp, bunların dışında çözümler de arayıp bulabilme yeteneğidir.

Ne mutlu bunu yapabilenlere…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. MONTAİGNE

•Akıllı olmak bir şey değil, mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır. DESCARTES

•Beyin bir donanımdır, herkeste vardır; akıl bir yazılımdır, herkeste yoktur. MİANDJİ

•İsterseniz yanlış düşünün, ama her durumda kendi kafanızla düşünün. Doris LESSİNG

•Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur. HYMAN RICKOVER

•Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek ise tehlikelidir. İBN-İ SİNA

•Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir. Albert EİNSTEİN

•Düşünmek zor bir sanattır. Bu nedenle çoğunluk sürüyü takip eder. Gustav JUNG