Uzmanlar, ahlâklı olmanın olmazsa olmaz değerlerinden biri olan dürüstlükle zekâ arasında bir ilişki olup olmadığını merak etmişler ve bir deney yapmışlar.

İlk olarak deneyde yer alacak insanlara dürüstlükten ne anladıkları sorularak zekâ düzeyleri, yaşları, dini eğilimleri, ekonomik, sosyal ve psikolojik durumları ayrıntılı olarak incelenmiş. Sonra da tek başlarına kapalı bir kabine alınarak –tabii ki gizli kamera çekiminde- masa üzerindeki tek zarı atmaları ve dışarı çıkınca zarın sonucunu söylemeleri istenmiş. Ayrıca da, zarda 1 atanlara 2,5 dolar, 2 atanlara 5, … 6 atanlara ise 15 dolar verileceği üstüne basılarak söylenmiş. Böylece deneye katılanlar zarın sonucuyla ilgili kişisel çıkar sağlamak adına yalan söylemeye teşvik edilmiş.

Gelelim sonuçlara. Zekâ testinde üst sıralarda olanların büyük çoğunluğunun çıkarlarına zarar vermeyi göze alarak zarın sonucunu doğru söyledikleri gözlenmiş. Yalan söyleyerek fazla para kazanma peşinde olanların büyük çoğunluğu ise zekâ düzeyi vasat ya da vasatın altında olanlarmış. Ayrıca da dürüstlüğün ekonomik durum, çalışıp çalışmama, dindar olup olmama gibi etkenlerin hiç birisiyle bağlantısı olmadığı ortaya çıkmış. Kişilerin kendi dürüstlüklerine dair söyledikleri şeylerin de sonuçlarla hiçbir bağlantısı görülmemiş. Deneklerin kadın ya da erkek olmaları da dürüstlük konusunda hiç mi hiç fark etmiyormuş.

Zeki insanların daha dürüst olmalarının nedeni olarak daha şüpheci olmaları ve detayları da hesaba katmaları olarak açıklanmış. Zeki insan, ahlâk dışı bir etkinlik yaptığında eninde sonunda bunun bedelini ödeyeceğini, ödemezse bile vicdanının peşini bırakmayacağını ve bir şekilde daha büyük bir zarar göreceğini düşünüyor. Ayrıca bu gruptaki insanlar bir olaya girmeden, ne gibi yan etkileri olabileceğini ve nasıl sonuçlar verebileceğini düşünebilecek öngörüye sahipler. Diğerleri yani düşük zekâlı olanlar ise öngörüye falan kafa yormuyor ama kendine son derece güveniyor (cahil cesareti) ve köylü kurnazlığına başvurarak, kazanacağını düşünüyor. Ancak zeki olmadığı için bazı verileri gözden kaçırıyor ve yakayı ele veriyor.

Yeri gelmişken söyleyeyim, biz toplum olarak “zeki” sözcüğünü de yanlış kullanıyoruz. Kendi çıkarları için başkalarını kullananları, dalavere çevirme becerisi yüksek olanları, yalan ve dolanlarla insanları etkileyip peşine sürükleyen uyanıkları, insanların manevi değerlerini kullanarak bir yerlere gelenleri zeki ve başarılı olarak tanımlıyoruz. Oysa bunlara “hilebaz” ya da “düzenbaz” sözcüğü daha iyi yakışır. Aşağıdaki örnek ise tam da bizim bu özelliğimizi çok güzel açıklıyor.

Bir iş yemeği sırasında Alman profesör bizim iş adamlarımızdan birine şunları söyler:

Sizin iş adamlarınızla bizimkiler arasında şöyle bir ayrım var: Sizden 10 kişi işe atılırken amaçları ertesi gün zengin olmaktır. Bunlardan 9’u batar ama 1’i bir şekilde başarır. Siz batan 9’u görmezsiniz ama başaran 1’i övüp durursunuz. Bizde ise 10 kişi işe atılırken 10 sene sonra başarılı olmak için plan yapar ve 10 sene sonra 9’u başarırken 1’i başarısız olur. Sizin o kadar bekleyip sonucu görme sabrınız yok.

En büyük ahlâk bilimdir, çünkü kesinlik ve gerçeklik vardır. Çıkar sağlamak adına attığın zardaki sayıyı değiştirdiğin anda ahlâkla olduğu kadar bilimle de bağını kesmiş olursun. Gerçek gerçektir, kimse değiştiremez ama çıkar uğruna başvurulan yalan, gündüz gözlerini kapatıp gecedir demekle aynı kapıya çıkar. Çünkü belirsizlik, yeterli bilgiye sahip olamamanın doğal bir sonucudur, yani bilgisizliğin diğer halidir.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

Demir gibi cahili, altın gibi bilginden daha kıymetli yapan şey, ahlâktır. Mevlana

Yalan zekâ işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer yalan söylemeye zekân yetmiyorsa, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. VİCTOR HUGO

Kalite, kimse bakmadığında da doğru olanı yapmaktır. HENRİ FORD

O kadar cahilsiniz ki, dinimiz var diye ahlâka ihtiyaç kalmadığını sanıyorsunuz. Nikola Tesla

Asıl yetimler anadan babadan değil, ilim ve ahlâktan yoksun olanlardır. Hz. Ali

Bir milletin ahlâkı dişleri gibidir. Çürüdüğü nispette acısını hisseder. Bernard Shaw

Din ve ahlâk duygularının zayıflaması, zekânın zayıflaması kadar tehlikelidir. Alexis Carel