Üzülerek söylemek zorundayım ki, Türk ve İslâm âlemi cehaletinin kurbanı oldu ve olmaya devam ediyor. Bir kişinin veya bir ülkenin sürünmesi için cahil olması yeter de artar bile. Cehalet karanlığı öyle bir karanlıktır ki, zır cahili ile profesörü aynıdır. Profesörü katmasam mesele yoktu. Çoğu buna itiraz edecek. Boşa itiraz etmeyin. Zır cahil zaten benim konum değil. Benim mevzu ettiğim zaten prof. olan cahillerdir. Nasıl oluyor?
Arz edeyim.
Bunlar belli konuda şartlanmıştır, kendilerini içinden çekip çıkaramadıkları saplantıları vardır.
Hâlbuki saplantılar ve şartlanmalar, belli kültür ve eğitim ile seviyesinden sonra kaybolması gerekirken, ne yazık ki Türk İslâm ülkelerinde ve geri kalmış ülkelerde bu saplantılar kaybolmuyor. Çünkü cahil toplumlarda bu saplantı ve şartlanmalar gelenekselleşiyor, toplumsallaşıyor. Binlerce cahilâne örneği yazmıyorum, size bırakıyorum.
*
1453 de İstanbul’un fethi, Avrupa’da Reform ve Rönesans’ın tetikleyicisi oldu. Biz İstanbul’u fethettik ve orada kaldık. Fakat Avrupa, 1453 den sonra ipek ve baharat yolunun Müslümanların eline geçmesi üzerine; madem dünya yuvarlaktır o halde, Hindistan’a ulaşmak için devamlı Batı’ya giderek doğu’ya ulaşmak mümkündür diye düşündü ve Atlas okyanusundan dünyaya açıldılar. Bu sayede sadece Amerika’yı keşfetmediler, yüzlerce icat ve keşif gerçekleştirdiler. Reform ve Rönesans devrimlerini yaşadılar. İlim ve fende yarış edercesine buluşlar yaptılar. Arkasından Sanayi Devrimi geldi. Arkası geldi de geldi. Keyfiyet(nitelik) yani bilim ve teknoloji yani AKIL; kemiyeti (Niceliği) yani şekilciliği, somutçuluğu, SURETİ öyle bir solladı ki; her yıl bizim gibi ülkelere tur bindirmeye başladı.
*
SONRA EMPERYALİST UYANIŞA GEÇTİLER.
Bazı hatalar yaptılar. Yaptılar ama İkinci Dünya Savaşı son hataları oldu. Bundan sonra tam mânâsıyla akıllandılar. Bu gün adına BM VE G8 dedikleri KOALİSYON ile şu kararı aldılar. Biz dünyanın birincil ülkeleriyiz. Halkımız birinci sınıf insandır. Diğerleri ikinci dünya ülkeleridir ve insanları ikinci sınıf insanlardır.
Toprağı, denizi ve kaynakları günden güne azalan dünyada, yakın gelecekte bizim insanlarımızın kalıcı olarak rahat ve huzurunu sağlamak güçleşecektir. İkinci Dünya ülkelerinin bizimle yarışmasına ve rekabet etme gücüne ulaşmasına izin vermemeliyiz, veremeyiz. Ekonomilerini geliştirmelerine izin vermemeliyiz. Bize rekabet etme imkânı olan ve olabilecek olan ülkelerde, terör, anarşi, bölücülük, yıkıcılık ve her türlü nifak hareketlerini desteklemeliyiz. Gerekirse, bölücü ve yıkıcı olayları biz yaratmalıyız. Zaten iki yalan, bir iftira icat ettin mi gerisi gelir dediler.
Zaten bu ülkelerde, halkının kültür seviyesi düşük. Dinî ve ırkî hisler galip. Kariyer ve kapasite hiç yok. Yani bu ülke halklarını birbirine düşürmek çok kolay olduğunu anladılar.
*
Diyeceksiniz ki bunları niye anlattın? Ahıska Türkleri ve Türk sürgünleri ile ne alâkası var? Evet dostlar. Çok alâkası var. Yerel basında kiralık ve satılık kalemlere bakın neler yazıyorlar? Emperyal ülkelerin (yani G8 in) ikinci dünya ülkeleri için yazdıklarına bakın. Ben Türkiye’yi ve Türk Milletlerine bakıyorum (Zaten hepsini takip etme şansım yok) Beni ilgilendiren Türkler, Türkiye ve Müslümanlardır.
Avrupa, Amerika, Çin, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya ve Rusya (yani G8 ler)
Türklerin lehine nerede ne kadar susuyorlar? Nerede ne kadar konuşuyorlar? Hangi konularda hiç ama hiç ağızlarını açmıyorlar biraz dikkat edin yeter.
Eğer bir şey Türklerin lehine ise görmezden, duymazdan geliyorlar. Eğer aleyhimize ise papağan gibi durmadan konuşuyorlar. Burada da yüzlerce örnekten bir tane vereceğim.
Hangi (G-8) ülkesi çakma devlet ERMENİSTAN’ın, 24 sene evvel Azerbaycan’ın üçte birini işgal ettiğini andı, hatırlayan var mı? Hangisi kınadı duyan var mı?
Peki, Rum teröristlerinin yaptığı Türk soykırımını önlemek için 1974 de Kıbrıs’a KANUNÎ HAKKIMIZI KULLANARAK yaptığımız müdahaleyi papağan gibi kaç bin defa kınadılar saydınız mı?
*
Bugün ve da hazır bulunup kayıt yaptırın. 14 Kasım ve 15 Kasım da (Cuma ve Cumartesi) ÜNİVERSİTEMİZİN ORGANİZE ETTİĞİ, AHISKA TÜRKLERİNİN RUS VE ERMENİ ZÜLMÜ YÜZÜNDEN YAŞADIĞI GÖÇÜN 70 nci yılı ile ilgili sempozyum yapılacak. Yer, Anitta Otel. Saat sabah 09,00. Lütfen sabah 08.30 da hazır bulunun kayıt yapılacak. İki gün süren kapsamlı ve önemli bir sempozyum.
Bu anmaları lütfen ciddiye alın. Biz anmazsak kimse anmaz. (1) Bize algı şartlanması yaparak durmadan papağan gibi uydurma Ermeni soykırımını anarak öyle beyin yıkıyorlar ki, biz durmadan hayır soykırım yok, demekten ve savunma yapmaktan başka bir şey düşünemiyoruz. Amaç bu. Bizleri kendi istekleri doğrultusunda konuşturtmak ve düşündürtmek.
PEKİ, NE YAPACAĞIZ?
Kafkaslarda yaşayan Türk ve Müslüman kim varsa hepsine ama hepsine Ermeni ve Rus birlikte soykırım ve sürgün yapmıştır. Bunu bileceğiz. Kitaplar okuyup öğreneceğiz. Rakamlar net olmamakla beraber, AMERİKALI PROF. McCARTHY sadece Kafkaslarda iki milyon Müslüman öldürüldü. İki milyon Müslüman sürgün edildi diyor. (2) Bu rakama 1,5 milyon Kırım Türkünün ve Kırım Müslümanlarının sürgünü ve imhası dâhil değil. Tatar ve Kırgız sürgünleri dâhil değil.
Evet, dostlar, bir profesör taa Amerikan bağırıyor, biz buradan duymuyoruz. Olmaz böyle şey!
*
Algı operasyonlarına karşı bilgili ve şuurlu olacağız. Bunun yolu kitap okuyacağız. Yeter mi? Yetmez. Bu yolda çalışan derneklere, hem para hem bedenen yardım edeceğiz. Zahmet edip onlarla omuz omuza çalışacağız. Yan gelip yatarak, lânet okuyarak, kızarak değil. Elin oğlu çalıyor be, diyerek teslim olmayacağız. Biz de çalışacağız. Akıl ve bilim ile bilinçli ve organize olarak bu Emperyal yalanlara, algı operasyonlarına ve beyin yıkamalarına karşı birlik yapacağız. “SOYKIRIMI SEN YAPTIN ERMENİSTAN. SOYKIRIM SUÇLUSU ERMENİLER ÖZÜR DİLEYİN” diyeceksiniz. Rusya’yı, en az 20.000.000 Türk ve Müslüman’a yaptığı SOYKIRIM, SÜRGÜN VE VAHŞETLERİ İÇİN DURMADAN kınayacağız. Halen Çin’in yapmakta olduğu UYGUR KATLİAMLARINA sessiz kalmayacağız.
TALAT PAŞA kimdir bileceğiz. RABİA KADİR kimdir bileceğiz. BAHTİYAR VAHABZADE kimdir bileceğiz. Avrupalı artistleri değil bunları bileceğiz. ORHAN PAMUK gibilerin yalan yazdığını bileceğiz. Her yerde bunun yalan olduğunu anacağız. Susmayacağız, susmayacağız, susmayacağız.
*
Dizilerle ve hiçbir işe yaramaz basit konularla, çirkin ve seviyesiz siyaset oyunlarına takılıp kalmayacağız. BİZE yutturulan konuları değil bizim KENDİ MİLLİ MESELELERİMİZİ BİZ KENDİMİZ KONU EDECEĞİZ. Her yerde anacağız. Sosyalist erternasyonelde de anacağız, her 23 Nisanda da anacağız. Böyle anma toplantılarına katılacağız. Çalışacağız, çalışacağız. Bizim birbirimize ihtiyacımız var.

(1)ÜNİVERSİTEMİZE SONSUZ TEŞEKKÜRLER.
(2) Justin McCARTHY - ÖLÜM ve SÜRGÜN sayfa 78,79 -çeviren Bilge UMAR- İnkılâp Yayınevi- 1998