Ahilik Kültür Haftası’nda (17 – 23 Eylül tarihleri arası); Ahilik Felsefesi üzerine bir yazı yazıp, rahmetli babamdan sıkça dinlediğim ve bende derin izler bırakan;  dedemin çocukluk günlerinden kalan bir anıyı; sizlerle paylaşmak istiyordum.
Araya bazı güncel konular girince atlamışım.
Kusuruma bakmayın, kısmet bugüneymiş.
*    *    *
Ahilik Kültürü, atalarımızın geliştirmiş olduğu, bir esnaf lonca sistemidir. 
Cumhuriyet öncesinde Kırşehir, Ankara, Çorum, Çankırı,  Konya gibi şehirlerimizde oluşmuş, gelişmiş ve tüm Anadolu’ya yayılarak uygulanmıştır.
Ahilik kültürü; ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları olan, çok kapsamlı bir kültür ve de derin bir felsefedir…
Ahilik sistemi içerisinde örgütlenen esnaf; bu sistemin özüne uygun biçimde ekonomik ilişkilerini sürdürürken, usta/çırak ilişkilerinde de, bir eğitim kurumu gibi görev yapan sistemdir.
Ele, bele ve dile sahip olmak, Ahiliğin ön koşuludur. 
Ahilik sisteminde; töre, gelenek, görenek,  edep, adap gibi kavramlar çok önemlidir. 
Ahi olabilmenin ve sisteme kabul edilip, sistemin içinde kalabilmenin birinci koşulu; kişinin, iyilik, doğruluk, dürüstlük ve ahde vefa gibi kavramları, yaşamının her evresinde içtenlikle uygulaması ve sergilemesidir.
Özetle… Ahilik sistemi; “düzgün insan” niteliklerine sahip, “adam gibi, adam olan” olan insanları; kucaklayan, onları bağrına basan, onların maddi ve manevi sorunlarına yardımcı olan sanal bir kurumdur. 
Ahilik, öğretmensiz bir halk üniversitesidir.


… …
Ben,  Ahi babası Ahi Evran-ı Veli’nin felsefesine, yaşamımın son otuz beş yılı içersinde vakıf oldum.          
Şimdi geriye dönüp, şöyle bir mazime bakıyorum da; “Ahi” kavramından ve kültüründen bihaber olmama karşın; (hem meslek, hem sosyal yaşamımda)  üçüncü kişilerle olan ilişkilerimde ayırdında olmaksızın bu felsefeyi uygulamışım.       
 Ama benim kör olası şansım işte!… 
Çok ender, adam gibi adamlarla karşılaşmışım. Daha doğrusu  karşılaştığım, her iki ayaklı yaratığı,  “insan” sanmışım…
O nedenle de, mağdur olan, aldanan, sürekli kazık yiyen ben olmuşum. 
??!!...                                                                                                
Hay Allah!… Bakar mısınız şu işe… Ne anlatmak istiyorduk(!) lâfı yine nereye getirdik…
Yaramız depreşti yine… Neyse…biz konumuza dönelim…
*    *    *
Evet!… Ahilik; bir esnaf lonca sistemidir… Ahilik; esnaflar arası yardımlaşma ve dayanışmadır. Ama işin özünde  “Ahilik”; insanlıktır, iyi niyeti suiistimal etmemektir, dürüstlüktür, borca sadık olmaktır, yetim hakkı, kul hakkı yememektir, ahde vefadır… 
Ahilik; olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmaktır.
Rahmetli dedem, rahmetli babama, (sıkça)  anlatırmış… Nur içinde yatsın, rahmetli babam da (sıkça) bize anlatırdı…
… …
“… 1900’lü yıllar… Bir kunduracının yanına çırak olarak verilen dedem, 6 – 7 yaşlarında…
Bir gün akşama doğru (dedemin çıraklığını yaptığı dükkâna) bir müşteri geliyor…  
Ayak numarasını söyleyip, ayakkabı istiyor. Dedem istenen ayakkabıyı vermek üzere rafa yönelirken, ustası hemen müdahale ediyor. ‘… Kusura kalma efendi, o numara ayakkabı bizde yok, ama karşı komşumda var… İster buraya getirteyim, isterseniz siz gidip oradan alın…’
Dedem şaşkın…  (müşteri dükkândan çıkınca)  soruyor, ‘Usta, neden ‘yok’ deyip, komşuya gönderdin, rafta bir sürü var ya?…’
Ustası, dedemin sırtını sıvazlayıp yanıtlıyor; ‘Evlât, biz bu gün (Allah bereket versin) tam dört çift ayakkabı sattık, ama karşı komşumuz henüz siftah yapmadı; o nedenle O’na gönderdim…”
… …
Dedem, çocuklarına; çıraklığında aldığı en önemli dersin, bu olduğunu anlatmış yıllarca…
Babam da bize anlatırdı (sıkça)… 
Başka bir şey yazmama, başka bir şey eklememe gerek var mı?