Ailece televizyon karşısında çoğu zaman gözlerimiz yaşararak şehit cenazelerinin kaldırılmasını izlerken “işte yine bir gariban çocuğu”… Varoşlarda bir ev. Veya köyde bir ev. Etrafta sefil perişan insanlar. Sivas Şarkışla’daki gibi, ayakkabısının yırtığından ayak parmakları görünen gariban baba. Ama, sorulduğunda, mikrofon uzatıldığında,

-Vatan sağ olsun! İki oğlum daha var. Onlar da bu ülke için ölmeye hazır.

Genç eşi, acıyı yüreğine gömüyor; “Yiğidim. Ağlamayacağım! Ağlayıp da o alçakları sevindirmeyeceğim.” diyor.

Küçük çocuk kucakta. Bir  elinde babasının resmi. Diğer elinde Türk Bayrağı. Şehit düşmüş babasına selam verdiriliyor.

 Ne güzel manzaralar. Ailece bunları izlerken hep sormuşuzdur. Yahu bunların içinde şöyle sosyetik bir semtten olan yok mu? Bir Bakan, bir Milletvekili, bir yüksek bürokrat, bir zengin çocuğu yok mu? Hep mi fakir fukara çocukları? Bu tesadüf mü? Varsa bir örnek verir misiniz?  Yoksa Anadolu. Analar dolu. Osmanlıdan beri gönder savaşa ölsün. Aynen devam mı ediyor?

Hani nimet külfet dengesi denir ya. Canım zenginin, milletvekilinin, yok işte yüksek bürokratın çocuğu şehit olunca sevinecek misin? Haşa! Ölüme sevinenin vicdanı dumura uğramıştır. Ölüme sevinen en büyük alçaktır. Operasyonlarda öldürülen teröristin yakınları, anası, babası acı duymuyor mu? Çoğu kez onları görüp izleyemiyoruz. Ama, eminim ki onların da yüreğine ateş düşüyor. İnsan olan, bir parça vicdanı olan bundan üzüntü duymaz mı? Keşke otursak çözüm bulsak. Ne Kürt’ün anası ağlasa ne de Türk’ün.

Bu üzüntüler arasında çocuklarımızın nasıl şehit oldukları gözden kaçıyor. Örneğin birilerinin ihmali, düşüncesizliği, öngörüsüzlüğü, cahilliği yüzünden de çocuklarımız şehit olabiliyor kuşkusu var içimizde. Ancak, bu mütevazı Anadolu insanı, o durumu sorgulamayı bile zül sayıyor. “Oğlum şehit oldu. Bundan daha yüce bir makam var mı?” diyor. Avunuyor. Teselli buluyor.

Ancak, şu son Afyon olayında bir baba, “Ben şikayetçiyim. Oğlumu bile bile ölüme gönderen veya ihmal sonucunda ölümüne sebep olanlardan maddi ve manevi hesap soracağım.” diyor. Sormalı. Sorulmalı.

Bu gün, hamaset nutuklarıyla dolu şehit cenaze törenlerinin, giderek iç hesaplaşmalara dönüşmesi içimdeki en büyük korku.