Oturmaması ya da oturtulmaması gereken bir koltuğa oturtulan muhterem; DİPLOMAM VAR sanır(mış).
Bu tümceden ve bu mantıktan hareketle; “kim ya da hangi nesne; ne olursa, ne oldum sanır” çalışması yaptım.
Ortaya şöyle bir tablo çıktı…
* * *
Kamış, ses verince; NEY, oldum sanır…
Abdal, ata binince; BEY, oldum sanır…
Kupa, sarhoş elinde MEY, oldum sanır…
Cebir, zorba emrinde; REY, oldum sanır…
İp, elde gerilince; YAY, oldum sanır…
Sıpa, kısrak yanında; TAY, oldum sanır…
Gasp, haydutlar üleşince; PAY, oldum sanır…
Yolak, içinde su akınca; ÇAY, oldum sanır…
Hasbelkader bir yerlere gelen; HER BİR ŞEYİ BİLDİĞİNİ, sanır…
Topuk, Kırata kalkınca; BAŞ, oldum sanır…
Eğri, ahunun betinde; KAŞ, oldum sanır…
Gazel, dalda kalınca; YAŞ, oldum sanır…
Kum, harca girince; TAŞ, oldum sanır…
Kütük, çaya düşünce; SAL, oldum sanır…
Kök, yerden çıkınca; DAL, oldum sanır…
Hal, Çingene dilinde; FAL, oldum sanır…
Yal, kaba konunca; BAL, oldum sanır…
Tümsek, ovada yığılsa, DAĞ, oldum sanır…
Gün, miskine sorunca; ÇAĞ, oldum sanır…
Şalgam, aşa girince; YAĞ, oldum sanır…
Vaha, çölün içinde; BAĞ, oldum sanır…
Yablak, yüzüne gülünce; YAR, oldum sanır…
Kırağı, şafağa erince; KAR, oldum sanır…
Tef, Çingene kolunda; TAR, oldum sanır…
Kemik, itin ağzında; ZAR, oldum sanır…
Yonga, yosun içinde; KAV, oldum sanır…
Kumsal, dalga altında; TAV, oldum sanır…
Kıvılcım, yanan tende; LAV oldum sanır…
Ses, çalgı telinde; SAV; oldum sanır…
Tavuk, komşu gözünde; KAZ, oldum sanır…
Kıymık, suyun içinde; SAZ, oldum sanır…
Çile, derviş gönlünde; HAZ, oldum sanır,…
İnat, keçi huyunda; NAZ, oldum sanır…
Mıcır, kopsa kayadan; TOZ, oldum sanır…
Değnek, körün elinde; GÖZ, oldum sanır…
Yalan, çıkınca dilden; SÖZ, oldum sanır…
Kül, sönen ocakta; KÖZ, oldum sanır…
Kuytu, muhtaç anında; HAN, oldum sanır…
Leş, sırtlan karnında; CAN, oldum sanır…
Arka, köçek belinde; YAN, oldum sanır…
Ayıp, rezil dilinde ŞAN, oldum sanır…
Diken, bülbül konunca; GÜL, oldum sanır…
Gayret, namert işinde; ZÜL, oldum sanır…
Kömür, ateş görünce; KÜL oldum, sanır…
Aba, Yörük perinde; TÜL oldum, sanır…
Parmak, tetik çekince; KOL oldum, sanır…
Sağ, ayna önünde; SOL oldum, sanır…
Dar, cılız belinde; BOL oldum, sanır…
Kıl, sırat üstünde; YOL oldum, sanır…
Kertek, çerçeve üstünde HAT oldum, sanır…
Yama, fakir yeninde; KAT oldum, sanır…
Yavan, tatsız ağzında; TAT oldum, sanır…
Kişi eline davul alınca; KAM oldum, sanır…
Böyle eğitimsiz bir ülkede, herkes kendini; ADAM, sanır…
Nokta.