İmralı haininin piyasada satılan 10’un üzerinde kitabına göz yumulurken,

Ahmet Şık’ın yayınlanmayan kitabına el konulunca,

Üstelik birinde varlığı hukuken ispatlanamayan bir örgüt,

Diğerinin ihanetine dünya şahit.

Birinin yazdıkları isyan,

Diğerinin yazdıkları ihanet, bölücülük, kendisi de katil.

İşte mırıldanmadan edemiyor insan;

“ADALETİN BU MU DÜNYA” 

ÖSYM şifresine ne demeli?

Cumhurbaşkanımız bile önce “ikna oldum” dedi. Başbakanımız da öyle görüş açıkladı. En samimi açıklama başkandan geldi; “işgüzarlık ettik, acemilik ettik”

Sonra “çevir kazı yanmasın” 

Tam o anda aklıma Anadolu’da söylenen bir söz gelmez mi?

 Neme lazım belki üstüne alınanlar olur da, biz o yüzden “Sözümüz  meclisten dışarı” diyerek başlayalım;

Acemi nalbantlar eskiden işi öğrenmek için çerçilerin eşeklerine (teşbihte hata olmaz) işgüzarca bir eda ile nal çakmayı teklif eder ve ücret istemezlermiş. O biçareler de çaresiz eşeklerini teslim ederlermiş. Ama nal çakıldıktan sonra biçare hayvanın ayağı yara bere içinde kalırmış. Çerçici eşeği iyileşene kadar acemi nalbandın evinde yer içer, yatarmış.

Tamam, acemi nalbant  nalbantlığı çerçicinin eşeğinde öğrenirmiş de,

İyi be kardeşim eşeğin nalı değil ki bu. Gençlerin istikbalinin ta kendisi.

“ADALETİN BU MU DÜNYA”

Kurt yanında yavrusu ile bir köy yakınından geçerken, köyün itleri kovalamaya başlar. Uzaklaşıp bir tepeye çıkınca yavru kurt sorar,

“Baba biz mi yiğidiz, it mi?” diye

Kurt “İt de kim oluyor, elbette biz” der.

Yavru kurt “niye biz kaçıyoruz da o kovalıyo?”

Kurt “Onun boynuna tasma vurup yalayanı var” der.

Kim mi daha yiğit?

Göreceğiz inşallah.

Her Gününüz Güzel Olsun.