Bildiğimiz gibi, "11 Mart 2014" tarihinde sabah gözlerimizi Berkin Elvan isimli bir çocuğun ölüm haberiyle açtık. Gezi eylemlerinde atılan gaz fişeği ile başından yaralanan Berkin Elvan, 269 gün süren yaşam mücadelesini kaybetmişti.
Ardından "12 Mart 2014" tarihinde Berkin Elvan için geniş kitlelerin katıldığı büyük bir cenaze töreni oldu. Ama gelin görün ki, cenaze töreni sonrasında öfke dinmedi. Herkes, yasalara saygılı ve cenaze törenine yaraşır şekilde davranış gösterip, evlerine dağılmadı. Sokaklar şiddetin yer aldığı olaylara sahne oldu yine...Çoğu eylemciler gibi genç olan güvenlik görevlileri, sert müdahale ile karşılık verdi...
Toplum olarak, yine birşeyleri başaramadık...Ardından alev alev tüm kentlere yayılan, şiddet eylemleri yine can aldı. Berkin Elvan isimli çocuğun acısı dinmeden toplum yeni ölümlerin acısıyla sarsıldı. Tunceli'de görevli bir polis memuru ve İstanbul'da Burak Can, isimli bir genç yaşamını yitirdi...
Neden hep aynı acıların ve dikenlerin üzerinden yürüyoruz? Geçmişte yaşanan ölümler, zulümler, işkenceler, şiddet, dehşet bize neden deneyim ve öğreti olarak dönmüyor... 80 milyona yaklaşan nüfusumuzla öfkeli, her an birbirini yok edecek kadar yumruğu sıkılı, patlamaya hazırız. Coşkuları ortaklaştıramadığımız gibi, acıları da ortaklaştıramıyoruz. Hemen ayrışan bir toplum olduk...
Bu olaylarda ölen gençlerin ölümü üzerine bu insanların; dinlerini, etnik kökenlerini,siyasi anlayışlarını soranların, önce durup, kendilerine, "ben insan mıyım" demeleri iyi olur... İnsan olmanın; iki ayak üzerinde durmaktan ve nefes alıp vermekten çok öte anlamlılık taşıdığını anladığımızda zaten bir çok değere ulaşmış olacağız...
"İnsan yaşamından" daha değerli ne olabilir ki.?
Ülkemiz geçmiş yıllarda bu tür acı ve kayıpları çok yaşadı. Görünen o ki, bu acıları geçmişte yaşayan bizler, genç kuşaklara daha çok anlatmalı ve yazmalıyız. Yeni acıların yaşanmaması için bir yararı olacağı umuduyla... Şimdi canlarını kaybeden biri henüz çocuk üç canı düşünelim; "Bu üç genç de yaşamın zor koşullarında yetişmiş, yani yaşamın kıyısında bir çok şeyi zor bulmuş yoksul aile çocukları... Sonra bu yoksul aile çocukları yine aynı sınftan ve zor koşullardan gelmiş gençlerle nefret ve öfke içinde karşı karşıya geririliyor. Bu geliş öfke ve hefret içinde oluyor ve birbirlerini yok ediyorlar. Yani; "sistem, yoksul çocuklarını yine yoksul çocuklarına yok ettiriyor." Bundan büyük oyun olur mu? Bizi yönetenler de, bu ateşi topluma yayıp, bu nefret üzerinden besleniyorlar... Bu oyunlar o kadar çok oynandı ki... Bugün bunları görecek kadar akıllı olmalıyız. ...Aklımız ve algılarımız üzerinde oyunlar oynanıyor. Bizi yönetenlerin; hergün öfkeli, nefret dolu,üstenci,buyurgan,kibirli,ayrıştırıcı,aşağılayıcı,ötekileştiren suçlayan konuşma dili , bizi bu noktaya getiren en büyük etken. Toplum,endişe, panik,kin,nefret ve en önemlisi de umutsuzluk içinde. Topluma, yeni umutlar, yeni bir toplum anlayışı gerekli.
Yeni bir toplum anlayışı oluşturmak mümkün mü?
Elbette mümkün, bu toplum ne kara dönemleri ardında bıraktı. Umut her zaman vardır... Nereden başlayacağız,nereden alacağız bu gücü? Bu gücün kaynağı, her zaman mucizelerle örülü yaşamın içinden geldi bile. Umudun sesi duyuldu...!!!! Hem de acının tam ortasından.
Umudun sesi,yürekleri evlat acısıyla yanıp, gözleri kan çanağına dönmüş,acıdan kavrulan iki babanın çığlığından duyuldu... Yaşamlarını yitiren, Berkin Elvan ve Burak Can 'ın babalarının telefon konuşmaları tüm topluma, özellikle siyasilere bir büyük ders niteliğinde. Acının içinden gelen umut çığlığı. Bundan iyi umut olur mu? Şimdi acılarımızı kaşıma zamanı değil, acılarımızı dinlendirme, zamanı. Buna çok gereksinim var. Bunca acı ve can kaybından sonra yeniden umudu var edip, hak ve özgürlükler için; cana kıymadan, yakmadan,yıkmadan,bir serçenin kanadına bile zarar vermeden, uygar bir şekilde yola devam etmeliyiz.
Bu ülkede; iktidar olmak, nefret söylemi, kavga, şiddet, yakıp-yıkmak, ölmek-öldürmek, seçim kazanmak değerli…
Değersiz olan tek şey; insan yaşamı…
Böyle bir ülkede kazanan da aslında kaybetmiş olmaz mı?
Ne yapalım mutlu insanların olmadığı bir ülkede kazanmayı!!!