40 yıldır okuru olduğum Cumhuriyet gazetesinin, Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül, 26 Kasım’dan beridir Silivri’de tutuklular. Gazetecilik görevlerini yerine getirdikleri için.
Tek tek ayrı hücrelerdeler.
Sevdiklerinden, gazetelerinden ayrıldıkları, özgürlüklerinin kısıtlandığı yetmedi, bir de tek tek hücrelerde tecrit edilip, yalnızlığa mahkum edilerek işkenceleri katmerlendi.
Bunlar katil değil, ahlaksız değil, yalnızca gazeteci olarak görevlerini yapmış , habercilik yapmışlar.Yalnız bir suçları var, Ülkenin en üst makamında oturan Cumhurbaşkanının hoşuna gitmeyen bir haber yapmışlar. Ve Cumhurbaşkanı da “Bunun bedelini ödeyecekler, yok öyle” demiş. Ülkenin adalet kurumu da bu sözün gereğini yerine getirmiş!...
Bu ne acımasızlık, bu ne hoşgörüsüzlüktür? Bu kararı verenler, bu kararı isteyenler, nasıl bir yetişme sonucu, ne ara bu kadar acımasız olabilmişler. Şaşıp kalıyoruz.
Son 16 ay içinde Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile Adalet Bakanlığına 1300 başvuru olmuş, 900’ü kabul edilmiş. Bundan önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde, 5 yılda 139, ondan önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde 1 dava açılmış…
Diğer yandan, Rusya jetinin sınırlarımızı ihlalinden dolayı düşürülüşü ile ortaya çıkan kriz giderek büyürken , ekonominin aldığı darbe yanında, bir de savaş tehlikesi insanların psikolojisini iyice bozdu. Zaten bir Suriye krizimiz vardı…
Cumhuriyet kazanımları tek tek kaybedilip, şeriat devleti yolunda , Ortadoğu’nun az gelişmiş ülkeleri arasında yer almaya doğru hızla ilerlemekten korkarken, bir de dünyanın süper güçlerinden, (doğalgazımızın %55 ini aldığımız ) Rusya ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin bozulması ortama tuz biber ekti. Her ne kadar yöneticilerimiz, “Rusya doğalgazı keserse bizim halkımız çileye alışkındır” diye teselli bulsa da …
Güneydoğu illerinde adeta iç savaş yaşanmakta. Çatışmalar, sokağa çıkma yasağı derken , masum halk perişan. Bu arada Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 4 mezhebi simgeleyen “4 Ayaklı Minare”nin korunması için basın toplantısı yaptığı sırada katledildi…
Şehit vermediğimiz gün yok. Bunu o kadar doğal görmeye başladılar ki, AB Bakanı Volkan Bozkır terörle mücadeledeki kararlılıklarını göstermek için “şehitler veriyoruz, belki daha çok vereceğiz “ şeklinde bir cümle kurma acımasızlığını gösterebildi…
Yıllardır süren Suriye iç savaşı nedeni ile, Rusya ve bizimle aradaki gerginliği bahane eden NATO üyeleri bölgeye savaş gemileri ile uçaklarını yığınca 3. Dünya Savaşı, bir kıvılcıma bakar oldu…Irak’a gönderdiğimiz asker krizi de cabası…
Çıkara doymayan emperyal ülkeler ve diplomasiyi bilmeyen ülke yöneticileri yüzünden ne günler yaşıyoruz?...Bir karmaşadır gidiyor. Beterin beteri varmış…
Karamsarlık iyi bir şey değil, fakat bu karanlık günleri yaşarken, iyimser olmak da pek mümkün görünmüyor ne yazık ki…
10 Aralık 2015
NOT: Bu yazı kaleme alındıktan sonra, Can Dündar ile Erdem Gül’ün aynı hücreye alındıkları bilgisi kamuoyuna ulaştı.