Gelin girmeyen ev olur da ölüm girmeyen ev olmaz derler büyükler.

 

Erkek çocuğu olmayan eve gelin girmez.

 

8 kızı olan ama erkek çocuğu olmayanlardan biri de mahalledeki Nuri Bey’di. Nuri Bey’in 3 hanımından 8 kızı vardı. Hep bir erkek evladım olsun diye evlenmişti 3 kadınla. İşte 8 kızı bu 3 hanımından olmuştu.

 

        Kızların yarısı başka evlere gelin gitmiş babasını sevindirmişlerdi. Evlenen kızlarından oğlan torunları da olmuştu, ama Nuri Bey yine de erkek evlat hasretiyle yanıp tutuşuyordu.

 

Nuri Bey hacca da gitmişti.

 

Nuri Bey’in hali vakti yerindeydi. Bağ, bahçe, tarla ve iyi bir un değirmeni vardı.  Hacca da gitmişti. Hanımları evlerinin bahçesinde her türlü meyveyi ve mevsimin sebzelerini yetiştiriyorlardı.

 

Evlerindeki 3 inekten de süt, yoğurt, yağ bile satıyorlardı.  Onları satmak için pazara gitmeye ihtiyaçları yoktu aslında. Nuri Bey de zaten pazar nedir bilmezdi. Tarlaları, değirmeni ona yetiyor da artıyordu bile.

 

        Hanımlar bahçede her şeyin en güzelini yetiştiriyor, sütün, yoğurdun, yağın âlâsını yapıyorlardı. Alıcılar eve geliyor, parasını peşin verip alıp gidiyorlardı.

 

Nuri Bey, Allah bir gün bana bir oğul verecek, diye bir ceviz beşik yaptırmaya karar verdi. Şehrin usta marangozuna 5 lira beh parası bile vermişti. Usta parayı almış çivi kutusunun altına koymuştu. (Çivi Kutusu: Marangozların 8-10 tane ufak gözü olan küçük kutusu)

 

Büyük sayılabilecek bir evleri vardı. Evin 3 yatak odası, kaynana odası ve çocukların odası vardı. Her akşam yatmadan önce kaynananın yatağı yapılır sonra da çocuklarınki yapılırdı. Odalarına çekilen kadınlar kendi yataklarını kendileri yaparlardı. Nuri Efendi eşlerinde sırasıyla yatardı.

 

 Beh parasını verdikten 3 sene sonra Nuri efendinin eşlerinin 2’si hamile kaldı. Yüce Allah’ın hikmetinden sual olunmaz, ilk eşi oğlan doğurdu, öteki eşi kız.

 

Dünyalar bütün ailenin oldu. Diğer hanımlar kıskandılar biraz da. Bu da erkek çocuğu doğuranın ilk eş olmasındandı.

 

        Nuri Bey hemen marangoza gitti beşik hazır mı, hazır değilse çabuk yap, diye. Usta daha eline bile almamıştı ceviz beşiği.

 

Evde bir sürü beşik vardı ama onlar oğlan CEVİZ BEŞİKTE BÜYÜSÜN istiyorlardı.  Ceviz beşik çocuğu nazardan korur diye inanılırdı. Aynı zamanda ceviz beşik çocuğu güçlü ve uzun ömürlü yapar diye düşünülürdü.

 

Ceviz ağacı uzun ömürlü ve verimli olur ya ondan dolayı cevizden yapılan beşiklerle ilgili böyle güzel düşüncelere sahipti insanlar.

 

        Nuri Efendi her hafta ustaya uğruyor, beşik ne oldu diye soruyordu ama bir türlü bir netice alamıyordu.

 

Günler günleri kovaladı, zaman geçti, oğlan büyüdü. Nuri Efendi artık ustanın yanına da gitmek istemiyordu. Kızıp, kötü bir söz söyleyip hatırına değmekten korkuyordu.

 

Oğlanın askerlik çağı geldi. Beşik te unutulup gitmişti. Nuri Bey’ler oğlanı askere gitmeden evlendirmeye karar verdiler. Düğünü yaptıktan bir süre sonra gelinleri hamile kalmıştı. Tecrübeli ihtiyar kadınlar, bu çocuk oğlan olacak diyorlardı.  Gelinin yedikleri ve aşerme halleri de bunu gösteriyordu.

 

Bu hal beşik sevdasını yeniden tazeledi. Nuri Bey ustaya gidip beşiği soruyor, ustam beh parası azsa ek vereyim veya bütün borcumu ödeyeyim diyordu ama usta Nuh diyor peygamber demiyor,  para istemem diyordu. Bazen de Nuri beyi dükkâna oturtuyor çay ısmarlıyordu. Hatta Gözün aydın diye torunundan söz de ediyordu.

 

Torun da doğdu ama git, gel bitmedi. Torunun oğlu oldu. Usta da, Nuri Bey de iyisinden ihtiyar oldular.

 

Nuri Bey bir gün bütün gücüyle ustaya yüklendi ve yap ya artık şu beşiği deyiverdi.

Usta, “Bak Nuri Ağabey, acele işi sevmem ben. Eğer acelen varsa beh paran çivi kutusunun altında duruyor.Hemen vereyim” diye ayağa kalktı.

Nuri Efendi, bir suphanallah çekti, otur, otur da şu beşiği 1-2 aya kadar bitir.  Şu torunumun yanağına olsun ceviz beşikte bir öpücük kondurayım. 5-6 yaşına gelince de bayramda elini öpmeye gelsin dedi.

 

Usta, “kurban var, ramazan var, sene de 2 bayram var, ne acelen var Nuri Ağabey”? dedi.

 

 İşte size sabır örneği bir hikâye.

Sabrın sonu selamettir.

 

Saygı ve sevgilerimle.