Avrupa Birliği (AB), 1951 yılında "Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu" olarak Fransa ve Almanya'nın önderliğinde kurulmuştu. 25 Mart 1957'de Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olarak genişlemiş, Avrupa Topluluğu olarak da isim almış ve bugün AB olarak 28 Avrupa ülkesinin üyesi olduğu ekonomik ve siyasal bir birliktir.
Türkiye 1959'da ortaklık başvurusu yapmış, 1963'te Ankara Anlaşması imzalanmış, 1987'de tam üyelik için başvuru yapılmış, 1996'da Gümrük Birliği imzalanmış, 1999'da aday ülke olarak kabul edilmiş, 2005'ten itibaren tam üyelik müzakerelerine başlanmıştır.
Ama konumuz bu değildir. Konumuz, İngiliz seçimleri ve referandumdan yola çıkarak Türkiye'nin seçim sonuçları ile siyasi liderlere bir gönderme yapmaktır.
* * *
CHP Genel Başkam Kemal Kılıçdaroğlu'nun manşet bir sözü olmuştu. "Bizde Japon kültürü olsaydı Bakanlar Kurulu'nda kimse kalmazdı" demişti.
Bu söz 21 Mart 2015 günü, İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü'nde halat kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon mühendis Kishi Ryoichi'nin, yazılı bir not bırakarak intihar etmesi ve yolsuzluğa bulaşmış AKP'li 4 bakanın istifa etmemesi üzerine söylenmişti.
Aslında buna eklenecek bir söz daha vardı, onu da biz ekleyelim:
"Bizde İngiliz siyasal ahlakı ve kültürü olsaydı siyasi parti lideri kalmazdı."
Çünkü 8 Mayıs 2015 günü İngiltere'de genel seçim yapılmıştı. Seçimde başarı gösteremeyen 3 muhalefet partisi lideri de sayım-dökümden hemen sonra istifa etmişlerdi.
* * *
Ve 23 Haziran 2016 Perşembe günü:
İngiltere'de AB için referandum (Brexit) yapıldı. AB'den ayrılalım diyenlerin oranı % 52, kalalım diyenlerin % 48 oldu. Sonuçta İngiliz halkı AB'den ayrılmaya karar verdi.
Sonuçlar açıklanır açıklanmaz İngiltere Başbakanı David William Cameron, İngiliz halkına hitaben istifa edeceğini açıkladı. Çünkü Cameron, AB'de kalınmasını istiyordu.
-"Ben de dâhil, kaybeden herkes, halkın kararına saygı duymalı" dedi.
-"AB'den ayrılma sürecini yeni bir başbakan yürütmeli" dedi.
-"Verilen karar, taze bir liderliğe ihtiyaç duyuyor" dedi.
Cameron, 2005'ten beri Muhafazakâr Parti lideri idi. Bu süre içinde iki genel seçim kazanmıştı.
* * *
Yakın tarihten başka örnekler de verelim:
-Sırp Demokrat Parti lideri Vojislav Kostunica 10 Mart 2014'te,
-Macaristan ana muhalefet partisi Sosyalist Parti lideri 29 Mayıs 2014'te,
-Hindistan Kongre partisi lideri Sonia Rahul Gandi 19 Mayıs 2014'te,
-İrlanda İşçi Partisi lideri Eamon Glimore 26 Mayıs 2014'te, seçim yenilgisi üzerine Genel Başkanlık'tan istifa etmişlerdi.
Elbette bu liste daha da çoğaltılabilir.
* * *
Peki, bizde örneği var mı?
Hayır, bizde böyle bir gelenek yoktur. Bizdeki liderlerde, başarısızlığı başarı sayan bir siyasi pişkinlik vardır. Bizdeki liderlerin ya ölmesi gerekir ya da kovulması gerekir. Bizdeki liderlere o koltuk tapuludur!
Daha öncesine gitmeye gerek yok, şu son iki yılda yapılan seçimler bile yeterlidir.
-İşte 30 Mart 2014 yerel seçimleri...
-İşte 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi...
-İşte 7 Haziran 2015 genel seçimi...
-İşte 1 Kasım 2015 genel seçimi ve de daha öncekileri...
"Ben başarısız oldum" diyerek var mı istifa eden parti lideri, yok!
2002'den bugüne 12 seçim oldu. Bunun 5 tanesi genel, 3 tanesi yerel seçim, 2 tanesi referandum ve 2 tanesi cumhurbaşkanlığı seçimi idi. 12 seçimde de hem CHP hem MHP başarı gösteremedi. Ama liderleri yerinden kalkmadı. Başarısızlığı bile sorgulamadı.
İşte bu görüntüdür ki, "Bizde İngiliz siyasi kültürü olsaydı her halde parti lideri kalmazdı" diyoruz.
Yine de belki bir gün, bu siyasi kültür bizde de gelişebilir diyelim.