Yarın 6 Mayıs… Vicdanlarda unutulmayan, belleklerde silinmeyen bir gün… 3 gencin idamıyla bir kuşağın imha edildiği bir gün…

O kuşak ki;

“Bağımsız Türkiye” dediler.

“6. Filoya hayır” dediler.

“NATO’ya hayır” dediler.

“Amerika defol” dediler.

“Sömürüye hayır” dediler.

“Eşitlik” dediler.

“Parasız Eğitim” dediler.

“Özgürlük” dediler.

“Ne ezen ne ezilen” dediler.

***

Ve o kuşak;

Emperyalizme karşı milli damarları uyarmak, milli uyanışı yükseltmek için Samsun’dan Anıtkabir’e “Mustafa Kemal Yürüyüşü” yaptılar.

Ve bu yürüyüş için yaptıkları çağrıda:

“Büyük Türk Milleti!

Atatürk için toplanalım!

Mustafa Kemal'in Milli Kurtuluş idealini yaşatmak için,

Mustafa Kemal devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için,

Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için,

Tam bağımsız gerçekten demokratik Türkiye için,

Gazi Mustafa Kemal'in Milli Kurtuluşçu saflarında toplanalım!

Yaşasın Türkiye! Yaşasın yarının bağımsız Türkiye'si için mücadele!” dediler.

Ama bu gençlik imha edildi. Ve bu gençliğin sembol isimlerinden 3 kişi, 6 Mayıs 1972 günü idam edildi: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan…

***

İşte şimdi bir sormak gerekir, nedir bu helalleşme çağrısı?

Çünkü son aylarda her nedense, hem iktidar cephesinden hem de muhalefet cephesinden bir helalleşme konuşulur oldu. Hem de yüksek sesle dillendirilir oldu.

Peki, olmalı mı? Evet, olmalı.

Ama önce bu çağrıyı yapan siyasetler, siyasi geçmişiyle yüzleşmeli, siyasi geçmişiyle helalleşmelidir.

Ve de eğer bir samimiyet varsa bu çağrıda, önce o kuşakla ve de özellikle bu üç gencin idamıyla yüzleşmelidir.

Çünkü:

O gün İsmet İnönü'nün, Bülent Ecevit'in ve M. Ali Aybar'ın tüm çabalarına rağmen, bu üç gencin idamına 450 milletvekilinden yalnız 48 ret oyu verilmişti.

O günün meclis aritmetiği, Süleyman Demirel'in Genel Başkanı olduğu AP'nin 260, İsmet İnönü'nün Genel Başkanı olduğu CHP'nin 144 ve diğer partilerin toplamı 46 olmak üzere 450 milletvekiliydi.

Ve o gün meclisi oluşturan sağ partiler, “üçe üç” diyerek intikamcı bir yaklaşım göstermişti.

Sonuçta İnönü, Ecevit ve Aybar'ın olağanüstü mücadelesine karşın Cumhuriyet Senatosu’nun onayından geçen idamlar, 6 Mayıs 1972 günü sabaha karşı infaz edilmişti.

***

Oysaki o kuşak:

Emperyal işgalle savaşarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, sömürgeleşmesine itiraz etmişti.

Küçük Amerika olacağız sevdasıyla Türkiye’nin, ABD’nin bölgedeki bir karakolu yapılmasına itiraz etmişti.

Onların itirazlarında, bugün bölgemizi kana bulayan ABD emperyalizminin kanlı politikaları vardı.

Onların itirazlarında, ABD emperyalizminin kanlı tarihinde Meksika’da, Küba’da, Nikaragua’da, Guatemala’da, Endonezya’da, Laos’ta, Kamboçya’da, Şili’de, İran’da, Arjantin’de yaptıkları ve yaptırdıkları katliamlar vardı.

Ve yakın tarihte Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Somali’de 10 binleri, 100 binleri, milyonları bulan insan katliamlarına bir “duruş” vardı.

Ve de onların itirazlarında, 4 milyon Koreliyi, bir milyondan fazla Vietnamlıyı öldüren Amerikan politikalarına bir “karşı koyuş” vardı.

İşte bu nedenlerle ABD emperyalizminin, Türkiye’ye yerleşmesine ve de yerleştirilmesine itiraz etmişlerdi.

İşte bu nedenlerle ABD üslerine, NATO üslerine “hayır” demişlerdi.

İşte böyle bir gençlik, önce birbirine düşman edildi ve de imha edildi.

Ama unutulmadı, unutturulamadı bu gençlik.