Bugün 30 Ağustos Zaferi’nin 96. yıldönümüdür. 1922’den bugüne nerede ise bir asıra yakın zaman geçmiş. 96 senedir Cumhuriyet idaresi ile yönetilen Türk milleti, hala İstiklal Savaşı vermeye devam ediyor.
Yüzbinlerce şehit vererek istiklaline kavuşan bu yüce millet binlerce şehit vererek terör belası ile mücadele ediyor. Demek ki, bu eşsiz vatanın kaderi bu. Dünyada benzeri olmayan bu toprakları yurt edinmişiz. Hani derler ya, güzelle zenginin düşmanı çok olur. Bu sebepten bizim de başımız dert ve beladan kurtulmuyor. Devletimiz, milletimiz bu gerçeği bilerek ve daima bu risklere hazır olarak yaşamalıdır. Onun için 30 Ağustos istilacı güçlerin 9 Eylül 1922’de İzmir’de Yunan’ın denize döküldüğü bu vatanın düşman işgalinden kurtulduğu günün adıdır. Her Türk genci bunu adı gibi bilmek ve bu heyecanı daima canlı tutmak zorundadır.
30 Ağustos’u unutmak bu milletin kendisini unutması demektir.
İşte Türk milletinin Türk devletinin iç ve dış düşmanlarla olan mücadelesini görüyorsunuz.
Terör belasının yüreğimizi yakmadığı gün yok gibidir. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ve zaferi ile Türk yurdu olan Anadolumuz 950 senedir bu milletin vatanıdır. Kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Başka çaremiz yoktur. Çünkü Allah korusun bu vatan bölünüp parçalanırsa, 79 milyon nüfusu kabul edecek hiçbir devlet ve millet te yoktur.
Şunu da dünya bilmelidir ki, bu asil milleti bu vatandan silecek, yok edecek hiçbir güç yoktur. Tarih bunun şahididir. İstiklal harbi, Çanakkale, 30 Ağustos bunun kanıtıdır. Onun için acılar da çeksek, şehitler de versek zafer bizim olacaktır. Bizim olmak zorundadır. Milyonlarca vatan evladının kanı ile sulanmış bu vatanın toprakları, canlarımızla hamur olmuştur. Bunu bütün dünya bilmelidir ki, bu topraklardan bir çakıl taşını bile kimse alamayacaktır. Çünkü bunun bedeli can ve kandır.
Ne demiş büyük devlet adamı kahraman komutan Mustafa Kemal Atatürk, büyük taarruzda; “Ey yüce Türk milletinin asil evlatları. Bu savaş -istiklal harbi- ölüm kalım savaşıdır. Bu topraklar bir tek düşman kalmayıncaya kadar mücadele edilecektir ve mutlaka bu topraklar düşmandan temizlenecektir. Onun için başka çaremiz yoktur. Bu durumda hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Sathı müdafaa ise vatanın bütünüdür. Bunun için ben size düşmanla savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum. Ya istiklal, ya ölüm. Hüküm Allah’ın (el hükmü lillah) zafer bizimdir” komutunu alan kalbi iman yüklü askerler devleşiyor. Türk askeri coşkun sellerin engelleri, bentlerini aştığı gibi düşman ordusunu Afyon’dan İzmir’e kadar (yalınayak, baş açık, tahtadan tüfek, bamyadan fişek, kalbinde silahlarla ama iman dolu göğsü ile) kovalamış ve 9 Eylül 1922’de denize dökmüştür. Ey gençler, işte 30 Ağustos’un manası budur. Bu milletin tarihinde Ağustos ayının her günü bir zafer günü olmuştur. Onun için Ağustos ayı zaferlerle taçlanan kutlu bir aydır. Bizim için zafer ayıdır.
Bunu dile getiren milli şairimiz Mehmet Akif, ne diyor İstiklal Marşımızda;
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda,
Şüheda fışkıracak sıksan toprağı şüheda
Canı cananımı bütün varımı alsın da hüda
Etmesin beni tek vatanımdan cüda.
İşte budur Kuvayi Milliye ruhu. İşte budur Çanakkale ruhu. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. İman dolu göğsü küfre karşı çelik bir duvardır. Hiçbir güç bu seddi aşamaz. “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.” Bu azmin bu iradenin bu başarıyı sağlaması için tek bir şart var. O da birlik, beraberlik, kardeşlik içinde olmak. Bu şuuru daima canlı tutmaktır. Eğer sen ben deyip aradan vahdeti birliği kaldırırsak, bölünüp parçalanıp birbirimize düşersek, işte o zaman yandığımız gündür. Çünkü tefrika fitne girmeden bir millete düşman giremez. “Toplu vurdukça yürekler onu top indiremez” diye haykıran Akif bunu anlatıyor.
Atatürk bu vatanı, bu cumhuriyeti, bu bilince sahip gençlere emanet ediyor. Ne diyor?
“Ey Türk gençliği, birinci vazifen Türk istiklalini ve cumhuriyetini korumaktır. Bunu temin edecek kudret, damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.”
Yazımızı, sözlerin en güzeli olan Allah kelamı ile bitirelim.
“Allah’a ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin. Eğer Allah’a ve resulüne isyan eder, birbirinize düşerseniz, gücünüz kuvvetiniz gider, gevşersiniz. Sabırlı olun, Allah daima sabredenlerle beraberdir.” (Enfal 46)
“Ey inananlar, sizler Allah’a yardım eder, yani ona itaat ederseniz, Allah da size yardım eder. Ayaklarınızı yere sabitler de hiçbir düşman onu sökemez.” (Muhammed suresi, ayet 7)
Yine sizler, Allah yolunda vatan, millet, din uğrunda birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde inanarak mücadele ederseniz, Allah’ın yardımı daima sizinledir. Allah önünüzdeki engelleri kaldırır, yollarınızı size açar. Allah daima iyilik edenlerle beraberdir.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif’e sormuşlar: İkinci kez İstiklal Marşı yazmanız gerekirse, bundan daha iyi bir milli marş yazabilir misiniz? Koca Akif şu cevabı vermiş:
Milli marşlar büyük ızdırap çekilerek kan ve gözyaşı üzerine kazanılan zaferlerden sonra yazılırlar. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.
Allah bu milleti korusun.