Bir devleti devlet yapan, bir milleti millet yapan ana unsurlardan birisi de o milletin tarihinin eşsiz kahramanlıklarla dolu, kazanılan zaferler üzerine kurulmuş olmasıdır.
Hak ve adalet için zulüm karşısında hürriyet mücadelesi verilerek, canların ve şehit kanlarının o vatanı suladığı, vatan ve millet uğruna yapılan çetin uğraşlar sonucu elde edilen yaşama hakkıdır o kahramanlıklar.
Bizim Müslüman Türk milletinin 1400 senedir kutladığımız dini bayramlarımız (Ramazan, Kurban) gibi, kutlu günlerimiz varolduğu gibi, kutsal vatan savunmasını eşsiz zaferlerle taçlandırdığımız Cumhuriyet, 19 Mayıs, 23 Nisan, Kurtuluş günlerimiz ve 30 Ağustos gibi milli bayramlarımız da vardır.
Milli bayramlar, dini bayramların da mutlulukla kutlanmasının ana temelidir. Yani milli bayramlar olmazsa dini bayramlar da olamaz. Çünkü cumalar ve bayramlar hürriyetin simgesidir. Cum’a ve bayram namazı şartlarından birisi de hürriyettir.
Durup dururken bayram yapılmaz. O halde nedir 30 Ağustos?
Bugün 30 Ağustos 1922’de sona eren korkunç savaşın yüce Türk ordusunun istilacı Yunan ordusuna mutlak galip geldiği ve 9 Eylül’de Yunan’ın denize döküldüğü zaferin 92. yıldönümüdür.
30 Ağustos zaferini her vatanseverin adı gibi bilmesi ve yeni yetişen nesle bunu ayet gibi anlatması üzerine vazife olan bir hadisedir.
Ey yüce millet! İyi biliniz ve unutmayınız ki, 26 Ağustos 1071 Malazgirt meydan muharebesi ile ulu hakan Alparslan’ın, büyük Selçuklu hakanının Anadolu’nun kapılarını bu millete açmasıyla 950 senedir Anadolu Türk’ün ana yurdu olmuştur ve ebedi olarak, kıyamete kadar öyle kalacaktır. 30 Ağustos ruhu bunun teminatıdır.
Türkleri Anadolu’dan söküp atmak isteyen batılı emperyalistler 1914’te başlattıkları Anadolu’yu işgalleri ile bu milleti yok etmek istemişlerdir. Şöyle ki; bu milleti yok etme belgesi olan Sevr antlaşması melaneti ile Anadolu Türk yurdu düşmanlar tarafından resmen işgal edilmiş, bölgeleri paylaşılmıştır. Bu belge Osmanlı padişahına cebren kabul ettirilmiştir. Bu meşum belgeye göre;
1.Edirne’den İzmir’e kadar olan vilayetler, Ege kıyıları, Ege bölgesi Yunanlılara bırakılacaktır.
2.İstanbul İngilizlerin olacak.
3.Giresun, Trabzon, Artvin, Kars, Erzincan, Erzurum, Muş, Bitlis vilayetlerini içine alan bir Ermenistan devleti kurulacak.
4.Gaziantep, Mardin, Adana, Kahramanmaraş, Elazığ, Diyarbakır, Malatya ve Sivas Fransızların olacak.
5.Aydın, Afyon, Kütahya, Konya, Mersin ve Antalya İtalyanlara verilecektir.
6.Ankara, Yozgat, Çorum, Çankırı, Kastamonu, Sinop, Eskişehir ve Bursa ve geride kalan vilayetler bilahare paylaşılmak üzere himmetten Türklere bırakılacak, böylece bin senelik vatan toprakları paylaşılmıştı. Fakat düşmanın hesabı tutmadı. “Allah’a tuzak kuranlar mutlaka kurdukları tuzağa kendileri düşerler” (Enfal suresi ayet 30)
İslamın izzetini en anlamlı şekilde yücelten ve 1400 senedir İslam’ın bayraktarlığını yapan bu milleti ulu Allah koruyacaktır ve korudu.
19 Mayıs 1919’da büyük komutan Mustafa Kemal Paşa, Atatürk, bizzat padişahın verdiği görev dahilinde İstanbul’dan hareketle Samsun’a ayak bastı. Oradan Amasya, Sivas ve Erzurum kongreleri yapıldı. 7’den 70’e çaresizlik içinde olan yüce ulusun evlatlarından vatanlarına sahip çıkmaları istendi ve bu asil millet ölüm kalım savaşı olan “ya istiklal, ya ölüm” sloganı ile İstiklal Savaşını başlattı.
18 Mart 1918 Çanakkale’de devam eden korkunç savaşta sadece Çanakkale’de resmi 255 bin Türk askeri şehit oldu. 400 binden fazla İngiliz, Fransız, özellikle Anzak askerleri öldü. Metrekareye 6 bin merminin isabet ettiği korkunç savaşlar yapıldı. Türk ordusu 30 Ağustos 1922’de büyük taarruzla büyük zafer kazandı.
Tabiri caizse bütün donanıma sahip düşman ordusunu “tahtadan tüfek, bamyadan fişek” şeklinde anlatılan donanımsız Türk askeri iman ve azmi ile 9 Eylül 1922’de Yunan’ın İzmir’de denize dökülmesi ile son buldu.
Bu savaşta bu yüce asker 700 km.lik bir cephede savaştı. 7 düvele karşı koydu. 15 yaşındaki çocuklar cephelerde şehit oldu. Bebekler yetim, kadınlar dul kaldı. Açlık, yokluk, kıtlık, hastalık, düşman istilası bu milleti yedi bitirdi ama vatanını kurtardı.
Ey yüce milletin asil gençleri, unutmayınız ki bu savaş bitmiş değildir ve asla bitmeyecektir. Çünkü düşmanların emeli olduğu müddetçe bu savaş çeşitli şekil ve biçimlerde sürecektir.
Atatürk’ün ifadesi ile bu vatan yüce Türk gençliğine emanettir. Bu sorumluluk gençlerin omuzlarındadır. Gençler buna göre yetiştirilip hazırlanmalıdırlar. Biz buna 30 Ağustos ruhu diyoruz. Yaşasın Türk gençliği...
Türk tarihinde Ağustos ayı zafer ayıdır. Şöyle ki;
4 Ağustos 1578 Vadiüsseyl Zaferi. 6 Ağustos 1571 Magosa’nın Fethi. 8 Ağustos 1635 Revanın Fethi. 9 Ağustos 1915 Birinci Anafartalar Zaferi. 10 Ağustos 1915 Conkbayırı Zaferi. 11 Ağustos 1473 Otlukbeli Zaferi. 20 Ağustos 1543 Nicenin Fethi. 20 Ağustos 1915 ikinci Anafartalar Zaferi. 23 Ağustos 1514 Çaldıran Zaferi. 23 Ağustos 1921 Sakarya Zaferi. 24 Ağustos 1516 Mercidabık Zaferi. 25 Ağustos 1516 Halebin Fethi. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi. 27 Ağustos 1521 Belgratın Fethi. 27 Ağustos 1389 Kuvavın Zaferi. 29 Ağustos 1521 Belgratın Fethi. 29 Ağustos 1526 Mohaç Meydan Muharebesi. 30 Ağustos 1922 Büyük Zafer.
Allah bu millete bir daha istiklal harbi yaşatmasın.