Bütün bunlara;
XI-Ermenilerin, Türk Milletine karşı, 100 yıldır, hâlâ ve hâlâ tüm dünyada sürdürdükleri, manevi linç ve manevi soykırımı da eklerseniz, şu manzarayı görürsünüz:
Ermenilerin yaptığı ihanet ve isyan öyle sıradan basit bir isyan ve ihanet değildir. Velinimeti olan bir devlete ve can dostu komşusuna Ermenilerin bu ihaneti yüzünden;
(1) 1877 de (93 Harbinde ) Kafkasları ve Doğu Anadolu’da büyük bir bölgeyi kaybettirmiştik
(2) I.Dünya Harbini kaybettik.
Eğer Ermeniler ihanet ve isyan etmeyip, binyıllık iyi komşuluğu ve işbirliğini devam ettirselerdi, bu kadar toprak ve yüz binlerce insanımızı kaybetmezdik.
BU yaygın İHANETLER VE yaygın NANKÖRLÜK
ERMENİLERE NE KAZANDIRMIŞTIR?
Hiçbir Şey.
Bilakis yerlerinden ve yurtlarından olmuşlardır.
*
Herhalde bunun sorumlusu suçlusu, Osmanlı Devleti veya Türkler değildir. Ermeniler 800-900 sene Osmanlı ile birlikte yaşadıkları o zengin, asil ve elit hayatı kaybetmiştir. Millet-i Sâdıka olarak en yüksek mevkilere gelme haklarını kaybetmişlerdir. Bu günden sonra Ermeniler bir daha böyle yüksek mevkilere, şeref ve şana hiçbir ülkede kavuşamamışlardır.
Hâlbuki bu yurdu bizimle savunsalardı, düşmana uymasalardı, ırkçılık yapmasalardı, omuz omuza verseydik, belki bugün bir Japonya olurduk. Ermeniler, bu güne kadar en az iki cumhurbaşkanı, on başbakan ve yüzlerce bakan çıkarmış olurlardı. Ve eminim ki Türkiye şu anda G8 lerin baş aktörlerinden biri olurdu. Ne yazık ki, hâlâ suçlarını, ihanetlerini ve nankörlüklerini itiraf edip, özür dileme asaletini gösteremiyorlar.
Atasözümüz “Hatanın neresinden dönersen kârdır” der. En doğru ve hak yol Ermeniler, kendi huzur ve sükûnu için bölge barışı için hemen özür dilemelidirler.
Bunu insanlık, vicdan, barış ve dünya kamuoyu adına söylüyorum. Zira ispatı kabil olmayan bu saçma ve zırva yalanlar, öncelikle bu saçmalığı sürdüren Ermenilerin ve sonra bu ülkenin has vatandaşı Ermeni kardeşlerimizin huzurunu bozmaktan başka kimseye bir şey kazandırmayacaktır.
*
TÜRKLER KİN TUTMUYOR VE İNTİKAM PEŞİNDE DEĞİL
93 Harbinde (1877 de) Kafkasları ve Doğu Anadolu’yu ve 1914 de Birinci Dünya Savaşını kaybetmemize sebep olacak kadar bize büyük zarar veren Ermenilere karşı yine de hiçbir kinimiz yok. Ülkemiz Ermenileri ile zaten 100 yıldır kardeşçe yaşıyoruz. Hiçbir problemimiz yok. Kin tutan yok, intikam almak isteyen yok. Biz, Türkiye ERMENİLERİ ALEYHİNE, ne dünyada, ne de Türkiye’de zaten konuşmuyorduk. Ermeni ihanetleri veya vahşetleri diye hiçbir anma programımız olmadı. Ders kitaplarımızda bir tek kelime bile yoktu. Hep sustuk, sustuk, sustuk, sustuk.
AMA
.a. Soykırım zırvasından başka hiçbir işi gücü olmayan, Türkiye Ermenilerinin durumu bilmeyen, diaspora Ermenilerinin, hariçten gazel okumaları, soykırım yalanını inatla dünyaya yaymaya devam etmesi; kin ve nefret yaymaları, Türklere mânevi linç ve mânevi soykırım yapmaları;
.b. ASALA terör örgütünün 12 sene süren cinayetleri ve nihayet PKK içinde yuvalanan Ermeni teröristlerinin cinayetleri;
.c. Bu cinayetlerin hiç birinde Ermenistan’ın özür dileyici veya barışçı bir tavır göstermemesi;
Bizi bu gerçekleri yazmaya ve söylemeye mecbur etmiştir.
Şimdi soruyorum:
Aynı bu şartlarda Fransa Almanya ile savaş yaptığı zaman ‘strazburglular’ Strasbourglular, Almanlarla işbirliği yapsaydı, Fransa ne yapardı? Veya İspanya, Portekiz ve Fransa ittifak kurup İngiltere’ye saldırsa idi. İskoçlar İngiltere’ye saldıran düşmanla işbirliği yapsa idi ne olurdu? Kuzeyden bir cephe de İskoçlar açsa idi İngiltere hükümeti İskoçlara ne yapardı?
İddia ediyorum dünyada bu derece ağır bir suç işleyen zümreye en hafif cezayı veren Osmanlı Hükümetidir.
*
HÜKÜMET TEHCİRE MECBURDU YAPMASAYDI SUÇLU OLURDU
-1. Ermeniler yurdu işgal eden düşmanla işbirliği yapıyordu;
-2. Çeteci ve terörist Ermenilere yardım ve yataklık yapmalarını önlemek gerekiyordu;
-3. Birinci Dünya savaşı başlamıştır ve savaşın en şiddetli zamanıdır. Devlet ve Millet çok büyük sıkıntıdadır. Tam bu esnada dış güçlerin silahlandırdığı Ermeniler, Müslim tebaaya saldırılarını daha çok artırmışlardı. Bunun önlenmesi gerekiyordu.
-4. Devletin, Ermeni katliam ve soykırımlarını önleyemediğini gören Müslim halk, eline ne geçirdiyse, Ermeni çetecilere karşı kendini korumaya başlamıştır.
-5. Bu karşılıklı çatışma (Mukatele) tüm yurda yayılmaya başlamıştır. Durdurulması gerekiyordu.
Yıllardır süregelen savaşlar yüzünden cepheye asker bulamayan Osmanlı Devletinin bu iç çatışmayı önleyecek yeterli polisi ‘Zabitan gücü” yoktur. İşte tam bu ortamda DEVLET, karşılıklı öldürmeyi (mukateleyi) önleye bilmek için küçük kümeyi çatışma bölgesinden uzaklaştırmaya mecbur kalmıştır. Sevk edilen yer bir sürgün yeri veya başka bir ülke değildir. Yine Osmanlı toprağı olan nispeten daha sâkin bir bölgedir. Tehcir budur. Tehcirin asıl amacı geçici iskândır. Savaş bitince herkes yerine geri gelecektir. Bütün kayıtlar bu esasa göre titizlikle tutulur. Soykırım amacı olsa, herkesin nereden kalkıp, nereye gittiği, kaç kişi gittiği ve eşyalarına kadar kaydı tutulur muydu? (1) Nitekim 1923’ten sonra peyderpey on binlerce Ermeni ailesi geri gelmiştir. Türk halkı hepsini sevinçle kucaklamıştır.
NOT: O tarihlerde Osmanlı Devletinde bin kişilik, iki bin kişilik, beş bin kişilik hapishaneler yok. İki aile dahi kavga etse devlet ceza olarak onları zıt istikametlere sürerek cezalandırıyordu. Bu tür cezalar sadece Ermenilere değil, her suçlu kişi ve guruplara uygulanmıştır.
DEVLET, EĞER TEHCİR ETMESE İDİ SUÇLU OLURDU
Çünkü
ERMENİ TARAFI:
Nüfusu az ama silâhları çok ve modern.
Dış desteği çok, morali yüksek.
Bütün erkek nüfusu sağ ve yanlarında,
Osmanlı Devletinin yıkılacağına inanmış ve öldürücü son darbeyi vuracak olan düşmanla işbirliği içindeler ve onlara sonsuz güveniyorlar. Yeni bir devlet kuracağım hayâlinde.
MÜSLİM HALK TARAFI:
Nüfusu çok, silâhı yok
Balta bıçak, kazma ve küreği var
Moral sıfır, hiçbir desteği yok
Erkek nüfusunun yarısı şehit ve gazi, yarısı askerde
Devlet, devlet olarak büyük acziyet içinde
Ekonomi sıfır, halk sefil
Ülkesini savunma ve topraklarını korumak derdinde
Varın siz bu durumda ne kadar insan ölürdü, kim daha çok öldürürdü hesaplayın. …
KAYNAKLAR:
(1) –a-Yusuf HALAÇOĞLU SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA ERMENİ İDDİALARI Babıâli Kültür Yayınları 2010 ist. –b-Dünyanın En Büyük Yalanı: Soykırım- Selâhattin Aydemir- Truva Yayınları- 2013- İst.-c- Justin McCARTHY -ÖLÜM ve SÜRGÜN -çeviren Bilge UMAR- İnkılâp Yayınevi- 1998
(SÜRECEK)