1917 de Rusların Doğu Anadolu'dan çekilmesinden sonra resmen Osmanlı–Ermeni savaşları başlamış 3 Aralık 1920 Gümrü Antlaşması ile barış yapılmıştır. Bu barış antlaşmasına rağmen Ermenilerin suikast ve cinayetleri durmamıştır. Taşnak- Hınçak ve ASALA adları ile sürekli terör örgütleri kurarak katliamlarına devam etmişlerdir.(1) Bunları burada anlatacak değilim.
Ama
Bu ortamda kışkırtıcı Avrupa ne yapıyordu bunun bilinmesi lâzım.
*
AVRUPA NE YAPIYORDU?
Bu arada Anadolu’yu tamamen işgal etmek için bahane arayan ve bahane bulamazsa bahane yaratan İngiltere ve Fransa basını da Ermeniler katlediliyor yayınlarını basın yoluyla dünyaya servis ediyordu. I.Dünya Savaşında Osm.İmp.nun da içinde bulunduğu İttifak Devletlerine karşı, aleyhte propaganda yapmak için kurulmuş olan İngiliz Propaganda Bakanlığı (Wellington House) İngiliz gazete yazarlarından elli kişi ile toplantı yaparak, onlara, Türkler ve Almanlar aleyhine aklınıza gelen ne kadar vahşet senaryosu varsa yazın demiştir. Bu yayınları “MAVİ KİTAP” adıyla yayınlamış ve Amerikan halkını tahrik ederek Amerika’yı kendi saflarında savaşa sokmak istemişlerdir.
İkinci Dünya Savaşından sonra Alman Başbakanının teklifi üzerine, İngiltere “MAVİ KİTAP” için Almanlardan özür dilemiştir. Almanlar hakkındaki MAVİ KİTAP tedavülden kaldırılmıştır. Türkler suskun kaldığı için, Türkler aleyhine iftiralarla dolu MAVİ KİTAP hâlâ piyasadadır. Soykırım iddiacılarının temel dayanağı bu iftira kitabıdır.(2) Maalesef Türk Dışişleri Bakanlığı hâlâ bunun için bir girişimde bulunmamıştır. 1914 yıllında Ermenilere açılan “AĞLA ve ÖLDÜR HAKLISIN” yolu hâlâ açıktır.
*
Bu teşvik ve güvenle cesaret bulan Ermenilerin işlediği suçlar, basit ve bireysel suçlar da değildir. Planlı, örgütlü ve ülke genelinde yaygın olarak yapılan tamamen imha amaçlı, silâhlı öldürme, sindirme ve sürgün hareketleridir. Dünyanın bütün ülkelerinde böyle ağır ve millî ihanet suçları elbette ki eşdeğerde ağır cezalara müstahaktır. Ancak!...
Maalesef çok acı gerçektir ki, tarife gelmez derece, vahşiyâne cinayetler işledikleri halde Büyük Devletlerin baskısı yüzünden Osmanlı Devleti, Ermenileri cezalandıramamıştır. Nitekim son elli yıldır Türkiye’nin, ceza hukukuna ve cezaevinde mahkûm olan teröristlerin yaşam şartlarına kadar her şeye müdahale etmektedirler. Bu yüzden 1900 lü yıllarda; “Yok canım, Düveli Muazzama size niye karışsın? ” diye kimse gerçekleri saptırmasın. Ne yazık ki öyleydi.
*
Evet, hakikaten ne yazık ki öyleydi! Daha da beteri vardı. Zira Rusların işgali altında ki bölgede Ermenilerin yaptığı hiçbir zulme Osmanlının karışması mümkün değildi. Bizim bahsettiğimiz bu baskılar, bu müdahaleler, Osmanlı idaresindeki topraklarda direk yönetime ve yargıya yapılan baskılardır. Bu baskılar o kadar yoğundur ki, Osmanlı aciz kalmıştır. Daha doğrusu Osmanlı aciz olduğu için bu baskılara boyun eğmiştir. Ceza almayacaklarını bilen Ermeniler tüm Anadolu’da her yerde köylere kadar çete ve terör eylemleri yapıyor fakat ceza almıyorlardı.
Buna rağmen, tekrar ediyorum bu rağmen, Ermenilerin, 150 yıldır kin tutmayı nasıl becerdiklerini, nasıl bir zihniyetle, hâlâ cinayete, ihanete, doymadıklarını; inkârcı ve iftiracı tutumlarını inatla sürdürmelerini anlamak mümkün değil.(3) Bizim İslâmî ahlâkımız ve millî geleneklerimiz, tarihte böyle bir vukuat olmuşsa bile bunu, sürdürmeyi, evlâtlarımıza kin ve intikam aşılamayı,ayıp saymıştır. Biz o acıyı içimize gömeriz. Yeni nesle geçmişin çirkinliklerini aşılamayız. Bizim dedelerimiz bize bu vahşetleri anlamadı. Sadece o yörede yaşayan halk bunu andı ve bunu ulusal basın haber bile yapmadı. Doğu halkını yaşadığı zulmü batı halkı bilmiyor.
Bizim dedelerimiz o acıları bize hissettirmemeyi bir insanlık vazifesi olarak kabul etti. Çünkü tüm dünya çocukları barış ve huzur içinde yaşasın kavgalar bitsin istediler. Cumhuriyet yönetimi de resmi devlet politikasında bu barışçı ve insanî yaklaşıma dikkat etmiştir. Biz kimseye düşman olarak yetiştirilmedik. Bunun ispatı ortadadır, tarih kitaplarımızda bize, Ermeni vahşetleri okutulmamıştır. Bize, bu ülkede yaşayan bu ülkenin vatandaşı olan Ermenileri rencide edecek bir tarih okutmadılar. Film yapmadılar. Piyes yapmadılar. Bu yüzdendir ki son 12-15 yıla kadar Türk Milleti acaba hakikaten Ermenilere soykırım mı yaptık diye şüphe ile bakıyordu. Çünkü kimse Ermenilerin Müslim Tebaaya yaptığı soykırım ve sürgünleri bilmiyordu. Bu sürgünleri ve vahşeti yaşayan muhacirler ve Doğu Anadolu illeri hariç.
Ne yazık ki, başta Fransa ve bazı ikiyüzlü Avrupa ülkeleri soykırım yalanını ders kitaplarına koyunca, Türkiye de koydu.
Şimdi soruyorum,
İyi mi oldu?
Ey barış ve demokrasi tellallığı yapan FRANSA ve diğerleri, siz barışa mı hizmet ediyorsunuz, savaşa mı?
*
Son yıllarda görülen o ki ikiyüzlü Avrupa iki yüz sene önceki kin ve intikam cadılığına tekrar başladı. Bakın iki yüz sene evvel planları ne idi? Buradan şimdiki planları ne olabilir lütfen anlayın. Yrd.Doç.İlknur POLAT 1990 da yazdığı kitabında (4) şöyle diyor:
“AZINLIK OKULLARININ GİZLİ MÜFREDATI
“Bu eserimde Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya gibi Yabancı Devletlerin, azınlıkları kullanarak, eğitim maskesi altında Osmanlı Devleti aleyhindeki çalışmalarını, azınlık okullarında planladıklarını ve yürüttükleri siyasi faaliyetleri konu ettim.
Bu okullar, siyasi amaçlı eğitim faaliyetlerinde bulunarak Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü hazırlayan ve hızlandıran önemli etkenlerden biridir. Bunların eğitiminin temelinde, Osmanlı İmparatorluğu üzerinde nüfuz sahibi olmak; eğitim, din, kültür ve politika da etkin olmak vardır.”……
“Bunun yanı sıra; ticaret, okul, kilise, misyoner bağlantısı, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi zayıflığı, Osmanlı’nın kendi zararına verdiği birçok imtiyaz ve kapitülâsyonları, yasal boşlukları da çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. Yalnız bulunduğu dönemi ve Osmanlı Devlet’ini etkilemekle kalmayan bu okulların siyasi faaliyetleri, birçok olayı olumsuz etkilemiş ve etkileri günümüze yansıyan sorunlara zemin hazırlamıştır.”

(1)Selâhattin Aydemir Dünyanın En Büyük Yalanı:Soykırım Sayfa.121-161 Truva. Yayınları- 2013
(2)8.Celal ÜLGEN/Coşkun ONGUN- ERMENİ İDDİALARI VE TARİHÎ GERÇEKLER – İstanbul Barosu Yayınlar Panel notları- s.24 Tebliği sunan Onur Öymen - 2009-
(3)Miralay Süleyman Şakir –CEPHEDEN HATIRALAR- (Altıncı Fırka Çanakkale Harbin’nde)- Yayıma hazırlayan Sermet AVŞAR-Hasan BABABAN –Vadi Yayınları2006. (Bu eserin kapağına bakın, Türklerin kin tutmadığını anlarsınız. )
(4)Yrd. Doç. Dr. İlknur POLAT HAYDAROĞLU- OSMANLI İMPARATORLUĞU’ nda YABANCI OKULLAR-Kültür Bakanlığı Kaynak Eserler / 47 1990- Ankara (SÜRECEK)