24 Haziran seçim takvimi işlemekte, ülke genelinde siyasetin tansiyonu yükselmekte, siyasi partilerde heyecan dorukta...

Çünkü listeler yapıldı, YSK'na verildi, siyasi mitingler başladı.

-Ama sıralamalara itiraz edenler oldu.

-Ama yerini beğenmeyenler oldu.

-Ama listeye giremediği için kızanlar, beklediğini bulamayanlar, belki de küsenler oldu.

Oysaki:

-Eğer mevcut seçim sistemine itiraz edilmemiş ise...

-Eğer mevcut "Siyasi Partiler Yasası'na itiraz edilmemiş ise...

-Ve de özellikle bunun kavgası verilmemiş ise...

Parti içindeki siyasi ahlak:

-Parti disiplinine uymayı gerektirir.

-Partisine küsmemeyi gerektirir.

-Özellikle seçim döneminde, adaylara karşı hakaret dili kullanmamayı gerektirir.

-Ve de sıralamadaki yeri beğenmeyenlerce, bunu seçim döneminin sıcaklığında yüksek sesle dillendirmemeyi gerektirir.

* * *

Çünkü seçim dönemleri:

Siyasi tansiyonun yükseldiği, siyaset dilinin yaygınlaştığı, demokrasi tartışmalarının yoğunlaştığı, toplumsal hassasiyetin olgunlaştığı bir dönemdir.

Ve demokrasi tartışmalarının olabildiğince yükseldiği böyle bir dönemde yeni kimliklerin ortaya çıktığı, çıkarıldığı ve de çıkarılması gerektiği bir dönemdir.

Özellikle de birkaç dönem milletvekilliği yapıp da listeye giremediği için itiraz eden ya da partisine küskün davrananlar için söylenecek söz ise:

-Yalnız el kaldırıp el indirenler...

-Bir kanun teklifi bile vermeyenler...

-Bir yazılı ya da bir sözlü soru önergesi bile vermeyenler...

Ve meclisteki oylamalara bile yeteri kadar katılmayanlar milletvekili olmamalıdır denir.

Çünkü milletvekilliği bir meslek değildir. Kişisel güdülerin tatmin edildiği bir yer

değildir. Bir statü kazanma ve toplumsal bir itibar kazanma yeri hiç değildir.

* * *

Ve de özellikle bilinmelidir ki, 24 Haziran 2018 seçimleri:

Cumhuriyet döneminin gelmiş geçmiş en önemli seçimidir. Çünkü bu seçimle "Başkanlık Sistemi" bir kez daha oya sunulmuş olmaktadır.

Çünkü 24 Haziran'da:

-24 Haziran sonrasının Türkiye'si oylanacaktır.

-24 Haziran sonrası Türkiye'sinin bölgesel politikası oylanacaktır.

-24 Haziran sonrası Türkiye'sinin iç ve dış politikası oylanacaktır.

Özet olarak bu seçim, Türkiye'nin gelecek siyasal haritasını, bir ölçüde Türkiye'nin kaderini belirleyecektir.

Yani siyasal hassasiyetin olabildiğince yükseldiği ve de önemsendiği böyle bir dönemde, siyasi sorumluluğa bu pencereden bakılır olmalıdır.