3 Nisan’dan bugüne Macaristan seçimleri konuşulur oldu. Hem iktidar cephesinden hem de muhalefet cephesinden…

Adeta 2023 seçimlerine yönelik bir benzerlik kuruldu.

Çünkü Macaristan’ı 12 yıldır yöneten Orban’a karşı oluşturulan ve içinde sağ milliyetçiler, liberaller, yeşiller, sosyalistler ve sosyal demokratların bulunduğu 6’lı ittifak, Türkiye’yi 20 yıldır yöneten Erdoğan’a karşı oluşturulan 6’lı ittifaka çok benzetilmişti.

Oysaki:

Macaristan 10 milyon nüfusuyla Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyesi ve de “Parlamenter Cumhuriyet” olan bir Avrupa ülkesidir.

Türkiye ise 85 milyon nüfusu ile 61 yıldır AB kapısında üyelik için bekleyen, 2018’den itibaren “Başkanlık Sistemi” ile yönetilen bir NATO ülkesidir.

Ve ekonomisiyle, siyasetiyle, demografik yapısıyla Macaristan’dan farklı bir ülkedir. Ve de orada etnik bir sorun yoktur bizde vardır. Orada bir inanç sorunu yoktur bizde vardır. Orada bir laiklik sorunu yoktur bizde vardır.

***

Türkiye için elbette bu seçimden çıkarılacak dersler vardır.

Özellikle de anketlere bakıp, seçimi çantada keklik gören muhalefet blokunun Macaristan örneğinden çıkaracakları dersler vardır.

Çünkü benzer anketler Macaristan’da yapılmış, muhalefet kesin gözüyle bakmıştır.

Ama 3 Nisan’da yapılan genel seçimde, 12 yıldır iktidarda olan Başbakan Viktor Orban % 53 oy oranıyla 4’üncü kez seçimi kazanmış, 6’lı ittifak % 35 oy almıştır.

Ve de ülkemizde:

Yapılan anketleri ölçü alırsak % 20 kararsız seçmen görülmektedir.

Oysaki Türkiye “buğdaydan mercimeğe, mercimekten samana kadar her şeyi ithal eden bir ülke” ise…

Cumhuriyet’in laiklik ilkesi büyük bir tahribat yaşıyor ise…

Özelleştirme politikalarının sonucu olarak parasız eğitim, parasız sağlığın yerini paralı eğitim, paralı sağlık alıyor ise…

Kamu kaynakları, Cumhuriyet tarihinde görülmedik ölçüde paylaştırılıyor ise...

Ve de ülkede 8 milyonluk bir mülteci sorunu var ise…

Yani bunca yaşananlara karşın kararsız seçmen, bugüne kadar bir tavır oluşturamamış ise bu kararsız seçmen muhalefete eğilimli olamaz.

***

Genelde kararsız seçmen iktidar eğilimlidir.

Ama bugün iktidara küskün durmuştur.

Ve de muhalefete yeteri kadar güven duymamış ya da tüm siyasetten ümidini kesmiştir.

Macaristan’da muhalefet seçim sürecini, ülkeyi 12 yıldır yöneten “Orban karşıtlığı” üzerine inşa etmişti, Türkiye’de ise “Erdoğan karşıtlığı” üzerine bir görüntü verilmiştir.

Peki, Erdoğan karşıtlığı yeterli midir? Yeterli değildir. Çünkü böyle bir karşıtlık, özellikle karşı tarafta duygusal bir mağduriyet yaratır.

Yani toplumu, sabahtan akşama Erdoğan karşıtlığına kilitleyerek seçim kazanmak zordur.

Oysaki muhalefetin “Parlamenter sisteme geri döneceğiz”, “Başkanlık Sistemini kaldıracağız” gibi halka soyut gelen bazı tartışmaların ötesinde, toplumun önüne koyabileceği daha net projeler olmalıdır.

***

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” toplumu ikna etmeye yeterli değildir.

Daha açık ifade edersek “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”, muhalefet cephesinde yapıştırıcı bir güç olarak kullanılmıştır, ama vatandaşın gündeminde yoktur.

Ayrıca AKP’nin ana gövdesinde yer almış, Erdoğan’a büyük övgüler dizmiş, iktidarın siyasi ve ekonomik kararlarına yıllarca imza atmış Babacan ve Davutoğlu’nun, yollarını ayırdıktan sonra muhalefete katılımının bir getirisi olacağı da pek inandırıcı değildir.

Ve de muhalefetin aşırı Batı yanlısı, ABD yanlısı, NATO yanlısı olarak verdiği görüntü ise Türkiye’nin bugünkü sosyolojik haritasında muhalefet için bir dezavantajdır.

Ayrıca, 99 yıldır Atatürk’ün anlatılamadığı…

Emeği savunan siyasetlerin emekçiden oy alamadığı…

Yani böyle bir ülkede, sosyal demokrat siyasetlerin ittifakın belkemiğini ve motor gücünü oluşturduğu muhalefet cephesinin işi elbette zordur.

Bu nedenle muhalefet, kendisini daha net anlatabilmelidir.

Ekonomik yıkımın bedelini kim ödeyecektir?

Gelir dağılımı nasıl iyileştirilecektir?

Parasız sağlık, parasız eğitim nasıl sağlanacaktır?

Topluma güven veren bir yargı nasıl oluşturulacaktır?

İşsizlik, pahalılık nasıl önlenecektir?

Elbette bu sorular daha da çoğaltılabilir.

İşte muhalefet cephesi çok açık bir dille, sıradan insanın anlayacağı bir dille bu ve buna benzer sorulara çok açık ve net proje sunmalıdır.

Aksi durumda, seçimi kazanmak çantada keklik değildir.