Yeni bir yıla giriyoruz. Yeni yılın tüm insanlığa, ülkemize ve milletimize sağlık ve huzur getirmesi öncelikli dileğimizdir. Yıl değişimleri hüzünle karışık bir sevinç ve umuttur. Geçen yılda sevdiğimiz insanları kaybettik. Kuşkusuz bu bize hüzün veriyor. Ancak geçmişe takılıp kalmadan geleceğe de umutla bakmamız gerekiyor.

2019’a umutla bakmamızı gerektirecek çok husus var. 31 Mart 2019’da yerel seçimlerin yapılacak olması yeni yılın ilk aylarındaki önemli bir umut kaynağımız olabilir. Önümüzdeki 4-5 yılda şehrimizi, kasabamızı ve mahallemizi yönetecek yerel yöneticilerin belirlenmesi bizlerin oylarıyla gerçekleşecek. Bu seçimlerin barış ve huzur içinde geçmesi herkesin beklentisidir. Kazanan da kaybeden de içimizden birisi olacaktır. Kin ve düşmanlığa hiç yer yok. Çorum gibi orta ölçekte bir şehirde adaylar birbirini tanıyor. Bunun da ötesinde aynı mahallede oturuyor. Her gün şehirde bir yerde karşılaşıyor. Yarın da karşılaşacak. Öyle ise yerel seçimi varlık-yokluk mücadelesine dönüştürmenin bir anlamı yok.

Meselenin odağında kimin Çorum’a daha çok katkı sağlayacağının yer alması gerekiyor. Ben bu konudan biraz rahatsızlık duyuyorum. 1970 sonrasını aktif okuyan olarak izlediğimi hesaba katarsak Çorum’a çok şey yapılmadığını söyleyeceğim. Evet durun bakalım Çimento fabrikası Demokrat Partinin hediyesi. Bir de, nice mücadelelerden sonra ANAP iktidarında kurulup şimdi de satılan Çorum Şeker fabrikası… Onun dışındaki mucize Çorumlu girişimcinin eseridir. Bir zamanların Anadolu kaplanları içinde sayılan Çorum yok artık.

Şeker pancarı üretiminin köylünün elinden alınması büyük yıkımdır. Geçmişte yazdığım “Şekerin Tadı Kaçtı” başlıklı yazımda durumu biraz da nostaljik anlatmıştım. Şimdi üretici ne yapıyor? Onu merak ediyorum. Pancarın alternatifi tahıl ise, bunda da bir takım sıkıntılar var. Zaten ben beni bildim bileli buğday ve arpa taban fiyatları şöyle yüz güldüren miktarda olmamıştır. Olmaz da. Sebebi ekmeğin halkın temel beslenme maddesi olduğu için bilerek çok yüksek tutulmaması düşüncesi olduğunu yıllar önce bir milletvekili adayı Saathane yanındaki çay bahçesinde seçim öncesi konuşması yaparken söylemişti. Ege, Akdeniz ve Marmara Bölgelerindeki üreticiler taban fiyatı yüksek ürünler üretiyorlar. Bizim Bölgenin alternatifi oldukça az. 70’li yıllar haşhaş ekimi ABD ile aramızda krize yol açmıştı. Son zamanlarda soğan alternatif bir ürün olacak mı diye düşünürken soğanın başına gelmedik kalmadı.

Peki ne yapsın çiftçi? Efendim hayvancılık yapsın. Güzel ve de karlı olabilecek bir sektör. Çok sayıda köylüm, akrabam ve tanıdıklarımla konuşuyorum. Hemen hepsi, “saman yok. Samanı parayla alarak, son derece pahalı yemler yedirerek hayvancılık olmuyor” diyorlar.

Bunlar benim Çorum için gözlemlerim ve düşüncelerim. Muhterem hemşehrilerim! biraz gözümüzü açalım. Biz de bir şeyler isteyelim. Havaalanı ve hızlı tren projelerinden umduğumuzu bulabiliyor muyuz? Bunları değerlendirelim. Korkmayın bize kimse bölgecilik, şehircilik, ayrımcılık yapıyorsunuz diyemez. Diyecek olanlar geçmişe baksın. Arşivler, bu toprakların Balkan harplerinde, Kurtuluş Savaşında çok sayıda şehit verdiğini ortaya koyar.

Değerli okuyucularım, yeni yıl vesilesiyle benim Çorum hakkında söyleyeceklerim umarım içinizi karartmamıştır.

Yeni yılın şehrimize ve ülkemize sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum. Zaten Çorumumuzun güzelliği herkesin dilinde. Daha güzel, daha kalkınmış, daha huzurlu bir şehirde birlikte yaşamak. Bunlar da benim hepimiz adına umut ve dileklerim.

Mutlu yıllar!...